Prof. Dr. Ali AKAR yazdı: "1 KASIM 1928-1 KASIM 2020: HARF İNKILABININ 92. YILI"

Prof. Dr. Ali AKAR yazdı: "1 KASIM 1928-1 KASIM 2020: HARF İNKILABININ 92. YILI"
01 Kasım 2020 - 15:04
1 KASIM 1928-1 KASIM 2020: HARF İNKILABININ 92. YILI

90 yıl önce bugün, yani 1 Kasım 1928’de 1353 Sayılı Kanunla 29 harften oluşan Latin Harfli Türk Alfabesi kabul edildi. Tarih boyunca Köktürk, Uygur, Arap, Kiril başta olmak üzere kültür ve dil değerlerini asla inkâr edemeyeceğimiz çeşitli yazı sistemleri kullandık. Bunlar içinde Türkçenin fonetik yapısına en uygun yazı sistemi hiç kuşkusuz yeni alfabemizdir. Kutlu olsun!

Bu bağlamda, Türklerin kullandıkları alfabeleri kısaca hatırlatmakta fayda olduğunu düşünüyorum.

KÖKTÜRK ALFABESİ

Millî alfabemizdir. Muhtemelen Türk damgalarından geliştirilen bu yazı sistemi bütün kuzey Avrasya’ya, Kafkasya’ya yayılmıştır. Hatta Anadolu’da bile yer yer damga düzeyinde izlerine rastlanır. Köktürk yazısı, M. 6-8. yüzyıllar arasında Yenisey havzası ve Moğolistan’daki Türkçe yazıtlarda kullanılmıştır. Harf sayısı 60 ila 35 arasında değişmektedir. Bu alfabeyle yazılan en büyük anıtlar, Tonyukuk, Köl Tigin, Bilge Kağan, Taryat, Tes, Şine Us yazıtlarıdır. Bir taş alfabesi olan Köktürk yazı sistemi Türklerin, 8. yüzyılın ikinci yarısında Manihaizm’i ve Budizm’i kabul etmelerinden sonra yerini Uygur alfabesine bırakmıştır.

Köktürk alfabesi ünsüzler yönünden zengin bir yazı sistemidir. Ünsüz harflerden çoğunun hem ince hem de kalın şekilleri vardır. Alfabede 4 ünlü vardır ve bu sayı o dönemdeki diğer alfabelere göre oldukça ileri bir düzeydir. Fakat Türkçedeki temel 8 ünlünün bu alfabede 4 işaretle karşılanması okuma sorunları doğurmuştur. Çünkü o/u, ö/ü, a/e, ı/i setleri birer işaretle gösterilmiştir.

UYGUR ALFABESİ

8. yüzyılda Uygurların Manihaizm’i ve Budizm’i kabul etmelerinden sonra Soğd alfabesinden geliştirilmiş bir yazı sistemidir. Harf sayısı 18-22 arasında değişir. Kâğıda yazılması, harflerin bitiştirilmesi yönüyle işlevsel bir alfabe olmuştur. İslamiyet’i kabul ettikten sonra da yüzyıllar boyunca kullanılan bu alfabe, Türklerde yazı kültürünün yerleşmesine önemli katkı sağlamıştır. Temürlüler ve Osmanlı saraylarında bilinen bir yazıydı. Kutadgu Bilig ve Atebetü’l-Hakayık’ın bazı nüshaları bu yazıyla yazılmıştır.

ARAP ALFABESİ

10. yüzyılda Türklerin Müslümanlığı kabul etmesiyle kabul edilen Sami esaslı alfabedir. Kağıda yazılması, harflerin bitiştirilmesi yönüyle Uygur alfabesine benzer. Fakat harf sayısı ondan daha fazladır. 28 harf vardır. Farslar bu alfabeye ç, j, p harflerini de eklemişlerdir. Türkler, Farsların ekledikleri bu seti kabul etmişler, Selçuklu, Osmanlı, Temürlüler, Altınordu, Memluk Türk devletlerinde yüzyıllar boyunca kullanılan bu alfabe, Türk dili ve kültürünün Ortaçağda gelişmesi ve yaygınlaşmasına önemli katkı sağlamış bir alfabedir. Türkiye’de 1928’e kadar, diğer Türk bölgelerinde kademeli olarak 20. yüzyılın başına kadar kullanılmıştır.

Arap alfabesi de Uygur alfabesi gibi ünlüler bakımından son derece zayıftı. o, ö, u, ü, v sesleri için vav (ﻭ) harfi; I, i, y sesleri için ise ya ( ﻯ), g, k, ñ ve bazı durumlarda n sesleri için kef ( ﻙ) harfi kullanılmaktaydı. Ünsüzlerde de sorun vardı; örn. bizim z ile telaffuz ettiğimiz zalim, zayıf, zevk, zikir kelimelerindeki z’ler dört farklı (ﻅ ,ﺽ ,ﺯ ,ﺫ ) yazılıyordu. Buna benzer çok çeşitli fonetik sorunlar, bu alfabenin ıslahı üzerinde tartışmalar başlatmıştır. Bu konuda ilk çalışma Hindistan Türk hükümdarı Babür tarafından yapılmıştır. Babür, Hatt-ı Babürî adlı bir alfabe oluşturmuştur. Ondan yüzyıllar sonra Enver Paşa da Hatt-ı Cedid, Ordu Elifbası adlı çalışmalarıyla alfabede reform denemeleri yapmıştır.

Tanzimat’ın ilanından sonra başlayan dil tartışmaları çerçevesinde alfabenin de ıslahı yahut değiştirilmesi neredeyse 90 yıl boyuncu tartışılmıştır. Hatta II. Abdülhamit, bu alfabeyle okuma-yazma öğretmenin zorluğundan şikâyetçi olmuştur.

Cumhuriyet’i kuran aydınların da gündeminde dil ve alfabe tartışmaları hiç eksik olmamıştır. İşte, Tanzimat ve Meşrutiyet döneminde yapılan tartışmaların sonucu olarak 1 Kasım 1928’de Latin esaslı yeni Türk alfabesi kabul edilmiştir.

KİRİL ALFABESİ

Rusların alfabesidir. 1917’de SSCB’nin kurulması ve Rusların Ortaasya ve Kafkasları işgal etmeleriyle bölgeyi kültürel olarak etkileri altına almalarından sonra bu bölgelerde yaşayan Türkler tarafından 1930’lardan sonra kullanılmış bir alfabedir. 1990’larda SSCB’nin çökmesiyle Azerbaycan, Özbekistan ve Türkmenistan Latin alfabesine geçmişler; Kazakistan geçme aşamasına gelmiştir. Ortaasya Türk cumhuriyetlerinde 70 yıl kullanılan bu alfabeyle önemli bir Türkçe metin birikimi olmuştur. Slav dilleri için oluşturulan bu alfabede de Türkçenin fonetiğini yansıtmaktan uzaktır.

YENİ TÜRK ALFABESİ

1 Kasım 1928’de kabul edilen Latin esaslı yeni Türk alfabesi fonetik bir alfabedir. Türkçenin 8 ünlüsünü karşılamaktadır. Yalnızca ağızlarda duyulan damak n’si (ñ) ile kapalı e sesi alfabede yer almamaktadır. Ünlü ve ünsüzleri karşılaması, söylendiği gibi yazılması yönünden öğretimi ve yaygınlaşması kolay bir yazı sistemidir.

ORTAK TÜRK ALFABESİ

Türk Cumhuriyetleri bağımsızlarını kazandıktan sonra 1992 yılında Türkiye’de yapılan bir toplantıda 34 Harfli Ortak Türk Alfabesi, Türk dünyasında kullanılması tavsiye edilen genel bir yazı sistemi olarak kabul edilmiştir. Latin esaslı bu alfabede, Türk alfabesine ek olarak birkaç harf daha ilave edilmiştir.

SONUÇ

Yazı, dil değildir. Latin ve Sami esaslı yazı, M.Ö. Sümer ve Mısır uygarlıklarında oluşturulmuş, Fenikeliler tarafından fonetik yapıya kavuşturulmuş, birtakım işaretlerden oluşan teknolojik bir icattır. Bu yüzden kutsal bir şey değildir.

Alfabe için temel ölçüt; kolaylık, öğretilebilirlik ve işlevselliktir. Şu anda kullandığımız alfabe en işlevsel ve fonetik bir yazı sistemidir.
Prof. Dr. Ali Akar

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum