Osman Özbaş: Saatli Cumhuriyet Takvimi

    Yazar ve sanatçılar yaşadıkları toplumun zenginliğidir

    "Eğer ufacık bir hayalin bile yoksa, Kendini başarıya adama" demiş  Albert Einstein. Hayalleri, inancı, onuru ve hedefleridir insanı insan yapan. İki ezan kadar bu kadar kısa olan hayat kantarında bunlardan biri eksik olduğunda sürekli hayıflanırız ve ne kadar mutluyuz desek de mutluluğu bir türlü tam anlamıyla yakalayamayız.

    Bu hayat serüveninde hayallerimiz ve hedeflerimizle güncelliği yakalamaya çalışır ve inandığımız yolda kendimize bir yön çizme gayretini gösteririz. Bu yön, bu duruş, sorumluluk ve görev anlayışı içerisinde birde toplumsal gelişmeleri eline fırçasını alıp resme, kalemini alıp yazıya döken hatta ileriki dönemlerde bunu profesyonelliğe dökerek ressam, yazar olan gönül elçileri vardır ki az gelişmiş toplumlar ve emperyalist egemen güçler tarafından hayatları boyunca bir tehlike görülürler. Kimi zaman toplum içerisinde kendini hayat kantarında bir türlü tartmayı bile becerememiş ama deyim yerindeyse bulunmaz hint kumaşı zannedenler tarafından sürekli birer hayalperest olarak görülürler. Üstüne üstlük, “Aman canım! Yazar mıymış neymiş bir kitap çıkarmış. Bu zamanda bilgisayar varken kitapta neyin nesiymiş. Bu çağda hayatta kitaba para vermem” sözleriyle havadan sudan sözlerle hakarete varan sözler duyarlar. Bir de egemen güçler ve temsilcileri vardır ki, bu kesim ise sürekli kendini kültür -sanata, yazara ve sanatçıya destek verdiğini dile getirir ama her ne hikmetse burunlarının dibindeki sanatçıları, yazarları ve yerel değerleri çoğu zaman görmezlikten gelirken popülist, arabesk toplum yaşantısının getirdiği şansla adını bir veya iki şarkıyla şöhret basamaklarına tırmanan şarkıcılara milyarlar harcarken bütçelerinden hayatını edebiyata, sanata adamış ama popülizmin oyuncağı olmayı reddetmiş gerçek halk sanatçılarını, yazarları görmezden gelirler. Bu yaşadığımız sürecin geçmişten günümüze kadar uzanan arabesk ve feodal yaşamın ciddi bir travması ve acısıdır aslında.

    “Yakaladın mı tık tık”, “hüp diye çekerim seni” ve sayısız sözleri bile ne anlama geldiğini bilmediğimiz ve öz Türkçe’nin katletildiği şarkıları renkli televizyon ekranlarında izlerken, günlük hayatımızda ise dilimizden düşürmezken bulunduğumuz ve yaşadığımız illerde, ilçelerde kitabı çıkan bir yazarın kaç kitabını alıp, ya da kaseti çıkmış olan kaç yerel ozanın, şarkıcının kasetini, albümünü alıp dinledik? Örneğin Manisa’da yaşayan dostlara soruyorum? Gerçek birer tarih ve kültür elçisi olan Bedriye Aksakal’ın, Ali Haydar Aksakal’ın kaç kitabını alıp okuduk veya yerel yöneticiler bu yaşayan kültür ve tarih elçilerimizin ve diğer adını burada yazamadıklarımın kaç kitabını alıp Manisalılara dağıtma lütfunda bulundular? Ya da bilmem kaçıncı kültür ve sanat yıllarını hatırlayıp bir teşekkür etmek için dahi olsa kaç sefer kapılarını çaldılar…

   Geçtiğimiz Hafta sonu işte Manisa’mızın bu yaşayan kültür elçilerinden biri olan Osman Özbaş’ın Saatli Cumhuriyet Takvimi kitabının tanıtım ve imza gününe katıldım. Katılım belki beklenenden azdı ama ben orada uzun zamandır toplumdaki yaşantımız içerisinde görmek istediğim karşılıksız birlik, beraberliği, dayanışmayı ve özveriyi gördüm. O ortamda bulunan hiçbir kimsenin gözleri tilki kurnazlığında, avını bekleyen çakallar edasında sırıtmıyor aksine yüzlerde o masumluk, fedakarlık ve bu saygıdeğer yazar için daha ne yapabiliriz düşüncesi yansıyordu. Yoğun hafta sonu programlarını erteleyerek ya da iptal ederek bu anlamlı buluşmaya katılarak destek sunan Manisa Valimiz Erdoğan Bektaş’a, Manisa Milletvekilimiz Doç. Dr. Selçuk Özdağ’a ve tüm gönül dostlarına teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. Bir edebiyat sevdalısı Gazeteci – Yazar meslektaşım Osman Özbaş’ın yeni kitabı için buradan tüm Milli Eğitim yetkililerine, belediyelere seslenmek istiyorum. Yakın tarihimize ışık tutan, araştırma değeri çok yüksek olan Saatli Cumhuriyet Takvimi mutlak suretle bir kaynak eser olarak okunmalı, okutulmalıdır. Manisa’nın öz ve öz evladı olan başarılı Yazar Osman Özbaş’ın 5. Yayınlanan kitabı olan bu esere sahip çıkılmalı, yazarların sadece İstanbul’dan çıkmadığı bilinciyle Anadolu’da başarıyla görevini yerine getiren tüm gazetecilere ve yazarlara destek olunmalıdır. Unutulmamalıdır ki yerel sanatçılar ve yazarlar yaşadıkları toplumların birer aynası, kültür ve tarih zenginliğidir. Bu duygu ve düşüncelerle tüm yönetim kademelerinde bulunan yetkililere kültüre, sanata, spora ama öncelikle de yerel eğerlerimize sahip çıkmaya davet ediyor, herkese sağlık, esenlik, mutluluk ve başarı dolu haftalar diliyorum