MEB'DE SKANDAL TOPLANTI

MILLI EĞITIM BAKANI AVCI, GÜNDEMDE OLMAMASINA RAĞMEN DÜN BASININ KARŞISINA ÇIKTI. YANINDA KENDISINE ORTAK TALEPLERINI ILETMEK IÇIN GELEN ÖZDER VE TÖDER TEMSILCILERINI ALAN AVCI, KAPATMA HAZIRLIĞINA ILIŞKIN AÇIKLAMA YAPTI.

MEB'DE SKANDAL TOPLANTI
27 Kasım 2013 - 12:09

27 Kasım 2013

MEB, skandal bir basın toplantısına imza attı. Bakan Nabi Avcı, kendisiyle görüşmeye gelen dershane yöneticileriyle basının karşısına çıktı. Ancak dershanecilerin de haberi olmadığı toplantıya, aralarında Zaman’ın da olduğu bazı basın kuruluşları çağrılmadı. Bu tavır, 28 Şubat’taki akreditasyon uygulamalarını hatırlattı.

Dershanelerin kapatılması projesiyle eleştirilerin odağında yer alan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), dün tartışmalı uygulamalara imza attı. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya hazırladıkları ortak metni iletmek için giden dershane yöneticileri, bir anda bakanın yanında basın mensuplarının karşısına çıkmak zorunda kaldı. Zaman’a konuşan bir dershene yöneticisi, tepkisini “Böyle bir basın toplantısı olacağından bizim de haberimiz yoktu. Bir oldubittiyle karşılaştık.” sözleriyle dile getirdi.

Diğer şoke eden uygulama medyaya yönelik oldu. Avcı’nın bazı dershane gruplarıyla düzenlediği toplantı sonrası yaptığı basın açıklamasına, dershanelerin kanun zoruyla bu şekilde kapatılmaması yönünde yayın yapan Zaman Gazetesi, Samanyolu Haber, Bugün Gazetesi, Kanaltürk, Bugün TV çağrılmadı. MEB, ajanslar arasında da ayrıma gitti. Anadolu Ajansı (AA) toplantıya çağrılırken Cihan Haber Ajansı (CİHAN), DHA, İHA ve ANKA davet edilenler arasında kendine yer bulamadı. Gece yarısı davetinde liste dışı bırakılan medya organları, böyle bir organizasyon olduğu haberleri yayılmaya başlayınca toplantının ortasına veya sonuna yetişebildi. 28 Şubat’ta medyaya uygulanan akreditasyonu akıllara getiren yöntem, pek çok soru işaretine yol açtı. “Basın oldubittisi” ve “Baskın basın toplantısı” yorumlarını beraberinde getirdi.

Bu uygulamanın arka planında MEB Basın Müşavirliği yetkililerinin önceki gün gece bazı basın kuruluşlarını arayarak Avcı’nın sabah önemli açıklamalar yapacağını iletmesi olduğu öğrenildi. Basın kuruluşlarına, ‘size özel olacak’ mesajı verildi ve canlı yayın araçlarını Bakanlık önünde bulundurmaları istendi. Davet edilen basın kuruluşlarından da bu bilgiyi saklı tutmaları talep edildi. Dün de Avcı’nın açıklamalarının canlı yayınlamaya başlanması üzerine pek çok basın kuruluşunda şaşkınlık yaşandı.

AA, dün saat 11.00 civarında Bakan Avcı’nın bazı dershane sahipleriyle basın açıklaması yapacağına dair bir haber geçti. Bunun üzerine Basın Müşavirliği’ni arayan gazetecilere ‘açıklama olabilir de olmayabilir de’ türünden netlik taşımayan cevaplar verildi. Milli Eğitim Bakanı’nın yapacağı basın açıklamasının sadece dakikalar kala AA üzerinden duyurulması, MEB’in çalışma yöntemini bilen eğitim muhabirleri arasında da şaşkınlık oluşturdu. Zira Bakanlık, Avcı’nın programlarını bir gün öncesinden mail ve SMS yoluyla bütün gazetecilere duyuruyordu. Ayrıca basın kuruluşları bir gün öncesinden haberdar ediliyordu. Bu kez eğitim muhabirlerine mail yoluyla haber verilmediği gibi duyum alıp bakanlığa soranlara da net bilgi aktarılmadı. Bu sebeple bazı muhabirler Avcı’nın açıklamalarının son bölümüne yetişebildi. Canlı yayını vermek isteyen pek çok ulusal ve yerel kanal da AA’ya abone olmadığı için Nabi Avcı’nın açıklamalarını yayınlayamadı.     

     MEB’in basına yönelik ayrımcı tavrı, Türkiye’nin 28 Şubat’tan tanıdığı ve basın tarihine kara leke olarak geçen akreditasyon uygulamalarını hatırlattı. Basına karşı uygulanan tavır, gazeteciler arasında tepki ve infiale yol açtı. Bakanlık yetkilileri, pek çok soru işaretine yol açan medyaya yönelik uygulamaya ilişkin sorulara da cevap vermedi.

Avcı’yla görüşen isimlerden 4 yıl talebi

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ile bir araya gelen TÖDER ve ÖZDER temsilcileri, haberleri olmadan bakanla basın açıklamasına katılmak zorunda kaldı. TÖDER Başkan Yardımcısı İbrahim Taşel, dershaneciliğin Türkiye’de bir ihtiyaç olduğunu en belirgin bir şekilde görüşmede ifade ettiklerini söyledi. Taşel, “2 yıllık bir süre sınırlamasının doğru olmayacağını, bu kurumların MEB’e hizmet edecek kalıcı okullar olmasını, en azından bu geçiş sürecinde öğretim süreci 4 yıldan eksik olmamak kaydıyla, devam etmesini istedik.” dedi. ÖZDER Genel Başkanı Ahmet Akça da, “Matematik kursu yasak, Türkçe kursu yasak gibi bir yaklaşımın doğru olmadığını, dershanelerin dönüşümüyle ilgili de zorlayıcı değil, teşvikle bu işin yapılması gerektiğini teklifimizde sunduk.” diye konuştu.

ANKARA ZAMAN

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum