KÜRESEL BİR ELEMAN AHMET ALTAN

Mehmet Beşeri, Ahmet Altan'ı anlattı.

KÜRESEL BİR ELEMAN AHMET ALTAN
03 Ocak 2016 - 14:30

KÜRESEL BİR ELEMAN AHMET ALTAN VE DİYARBAKIR YA DA TÜRKLER KÜRTLERİ NEREDE VE NE ZAMAN ÖLDÜRMÜŞLER?

Dünkü yazısının başlığı “NEDEN TÜRKLERİN KÜRTLERİ ÖLDÜRMESİ DOĞAL GELİYOR SİZE?” idi. Okuyunca bir kere daha bu adamın emperyalizmin ajanı olduğu konusunda hiçbir şüphem kalmadı.

Ulan ajan zepevenk, ulan emperyalizmin işbirlikçisi satılık kalem, ulan sülale boyu satılmış alçak, TÜRKLER NE ZAMAN KÜRTLERİ ÖLDÜRMÜŞLER Kİ ŞİMDİ DE ÖLDÜRSÜNLER ve bu iş bize doğal gelsin?

Yüzlerce yıl öncesine, Selçuklu ve Osmanlı dönemine gidelim. Selçuklu devleti Türklerin Kınık boyu tarafından kurulmuş olmasına rağmen, hızla Farslılaşmış, Türkleri devlet yönetiminden dıştalamış ve Türkmenlere zulüm eden bir yapıya dönüşmüştü. Nitekim Baba İshak isyanı bu zorba yönetime tepki olarak ortaya çıkmıştır. Bu isyan sırasında, Kürtler nerede idiler? Bir kısmı Farslılaşmış devletin yanında, bir kısmı ise isyancı Türkmenlerin arasında. Var mı? Türklerin Kürtleri öldürmesi gibi bir durum? Yok.

Osmanlı’da Selçuklu gibi Türk devleti olarak kurulmuştu. Ancak zamanla o da, tıpkı Selçuklu gibi Türk kimliğini yitirdi ve dönme devşirmelerin yönettiği bir yapıya dönüştü. Türkmenler en ufak bir hak taleplerinde ve sitemlerinde büyük şiddet görüyorlardı. Bu nedenle sık sık isyan ettiler. Onların bu isyanları sırasında Kürtler neredeydi? Nerede olacaklar, İdris Bitlisi ve Yavuz Selim işbirliği ile Türkleri öldürmekle meşguldüler.

Meşhur Hamidiye Alayları kimlerden oluşuyordu? Kürtlerden. Ne işe yarıyordu bunlar? Ermenileri, Süryanileri, Yezidileri ve en çok da Türkleri öldürmeye. Kürtler bizzat Osmanlının kendilerine vermiş olduğu yetki, para ve silah sayesinde, bölgede Ermenilerin, Süryanilerin ve Türkmenlerin malına, ırzına sahip oluyor, karşı çıkanı ise acımasızca öldürüyorlardı. Hele hele tehcir sırasında Kürtlerin Ermenilere yaptıkları tam bir faciadır. Uzağa gitmeye gerek yok, alın bir tane Ermeni’nin anısını okuyun yeter. Bulamazsanız Emine Uşaklıgil’i okuyun. Ona da erişemezseniz, İsmail Beşikçi’nin sitesine girin, orada yazılanları görün, okuyun, ondan sonra konuşun.

Özellikle bu süreçte, canlarını kurtarmak için yüz binlerce Türkmen, Ermeni, Süryani mecburen Kürtleştiler.

Devletin kayıtlarında sonradan “Kürtleşen” Türkmen boyları, Ermeniler, Süryaniler ve Yezidilerin isimleri tek tek yazılıdır.

Hırant Dink “Kürtleşen” ve “Türkleşen” Ermenilerin isimlerine ulaştığı ve bu durum Ermeni diasporasının işine gelmediği, aynı zamanda, Tehcir sırasında mallarını kaybedenlerin torunlarının, dedelerinin mallarını yeniden elde etmelerinin savunuculuğunu yaptığı için öldürülmüştür.

ŞİFRE&BİZİM ÖLÜLERİMİZ kitabımda, soyadı kanunu çıktığında hangi etnik kökenlilerin, hangi soyadlarını aldıklarını örnekleriyle ve belgeleriyle tek tek yazdım. Yanılma payımın % 1 olduğunu özellikle vurguladım. Şimdiye kadar bir tane dahi itiraz eden çıkmadı.

Yine defalarca BU DEVLET KİMİN diye yazılar yazdım, oranları verdim. Devletin kilit noktalarının cumhuriyetin kuruluşundan kısa bir süre sonra gayri Müslim kökenliler tarafından ele geçirildiğini örnekleriyle anlattım. Ne yazık ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti döneminde de, sebebi, haklılığı, haksızlığı ne olursa olsun, Dersim’de, Malatya’da, Çorum’da, Sivas’da, Maraş’ta, Gazi’de, Bingöl’de, Başbağlar’da öldürülenlerin Türkler olduğunu gösterdim ve yazdım.

PKK ortaya çıktığı ilk günden beri, önce Türk devrimcilerini hedef almış, bölgede “temizliği” yaptıktan sonra, bu sefer de sonradan “Kürtleşmiş” Türkleri öldürmeye başlamıştır. Yine, kendini “Kürt” sanıp, PKK’nın “özgürlükçülüğüne” kanıp, PKK saflarına tüm saflıkları ile katılan ve “hain” vb. suçlamalarla öldürülen Türk gencinin sayısı 20 bin civarındadır.

Yine, daha kısa bir süre önce CİZRE-NUSAYBİN olayları ile ilgili yazmış olduğum yazının ana teması VATANSIZ HALKA, HALKSIZ VATAN idi. Hayali “Kürdistan” topraklarının, aslında BÜYÜK ERMENİSTAN VE BÜYÜK İSRAİL hesabı yapanların hedefi olduğunu, bu hedefi güdenlerin, bu toprakları sorunsuz olarak ele geçirebilmeleri için buraların HIZLA İNSANSIZLAŞTIRILMASI PROJESİNİNİN HAYATA GEÇİRİLDİĞİNİ, bu plan için kurulmuş PKK ve Türkiye Cumhuriyeti içerisindeki Ermeni Yahudi unsurların işbirliği içerisinde bulunduklarını tek tek yazmıştım.
Şimdi bir kere daha yazıyorum: Öldürülenler sonradan “Kürtleşmiş” Türklerdir, bu bir.

İkincisi, TÜRKLERİN KÜRTLERİ ÖLDÜRDÜKLERİNİ söyleyen ve yazanlar ya salaktır, ya haindir, ya da bizzat bu projenin içinde yer alıyordur.

Üçüncüsü, bir de kendini “ezen ulusun devrimcisi” sayıp, “ezilen ulus Kürtleri” desteklemenin enternasyonalist bir görev olduğunu savunan safdillerimiz var. Yaşları neredeyse 65-70’e dayanmış bu insanlar demek ki şimdiye kadar “savundukları” Marksist-Leninst teoriyi de anlamamış, boşuna kürek çekmişler. Zaten dönüp dolaşıp, en sonunda celladına aşık olan kurbanlar gibi PKK’nın kuyruğuna takılmış olmaları bu durumu net bir şekilde göstermektedir.

Abe ablalarım, ağabeylerim, canlarım, ciğerlerim, Türk ulusu tarihin hangi döneminde EZEN ULUS olmuştur. Yukarıda Selçuklu ve Osmanlı’daki serencamı anlattım. Sanırım en ufak bir itiraz dahi edemezsiniz.

Cumhuriyet’te de Türklerin tıpkı Osmanlı’daki gibi devlete hâkim olmadıklarını, bilakis dış kapının dış mandalı muamelesi gördüklerini defalarca yazdım. Yani iş ölmeye, angarya çekmeye, vergi vermeye, askerlik yapmaya, hizmetkârlık etmeye geldiğinde, “aslan Türk”, “kaplan Türk” deyip sırtı sıvazlananların, sıra ülkeyi yönetmeye ve nimetlerinden faydalanmağa geldiğinde ise “hele yavrum sen biraz geri dur” denilip nasıl ötelendiklerini ve örselendiklerini bilmeyen mi var?

Bütün hayatı örselenmek ve ötelenmekle geçmiş olan bir milletin, kalkıp da başka bir milleti ezdiğini söylemek nasıl bir anlayıştır anlayabilmiş değilim.
O zaman işin doğrusunu bir kere daha söyleyeyim: Emperyalizm çağında dünya ikiye ayrılır: 1- Kapitalist, emperyalist ezen ulusların kampı; 2- Ezilen sömürge, yarı sömürge, “az gelişmiş”, vb. ulusların kampı.

Kürtler ve Türkler bu kamplaşmada hangi tarafta yer almaktadırlar?

Ezenlerin mi, ezilenlerin mi?

Ezilenlerin değil mi?

Hal böyleyken, ezilenlerin içinden bir kesimi “bu da ezenlerin” arasında diyerek, diğer ezilenlere hedef göstermek kimin işine yarar? Ezenlerin mi, ezilenlerin mi?

Tabii ki ezenlerin.

O halde sevgili dostlarım, arkadaşlarım, kardeşlerim, büyüklerim, küçüklerim, ağızlarından çıkan her söze, yazdıkları her kelimeye büyük dikkat göstermek zorundadırlar.

Böyle yapmaya devam etmek, tıpkı Ahmet Altan gibi tescilli hain, gönüllü işbirlikçi, satılmış kalemlerle aynı saflarda yer almak demektir.

Gönlüm razı değil.
03.OCAK.2015
MEHMET BEŞERİ

 

 


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum