HACER TOMURCAK: KAHVE

Birçok hikâye yazıldı onun hakkında. Hangi hikâye doğru olursa olsun bilinen tek gerçek şu ki bu büyülü içecek 1500’lü yıllarda İstanbul’a gelip saray mutfaklarının efendisi olmuştur.

HACER TOMURCAK: KAHVE
16 Haziran 2013 - 21:24

                                                               KAHVE

 

Bir bitkinin kalbi olan çekirdeğinden çekirdek olarak doğdu. Şekline bakınca aldanıp sanırsın bir küçük yürek. Ortasındaki çizgi bırakmış derin bir iz. Bir elmanın olduk yarısı…

 

Habeşistan’dan başlayıp yolculuğa, ilerleyip an be an Yemen’den geçerek İstanbul’a geldi, büyülü bu çekirdek…  Adına dediler kahve diğerleri bahane…

 

Kara altın da oldu, Siyah inci de. Müslüman şarabı da dendi. Mırra da…

 

Birçok hikâye yazıldı onun hakkında. Hangi hikâye doğru olursa olsun bilinen tek gerçek şu ki bu büyülü içecek 1500’lü yıllarda İstanbul’a gelip saray mutfaklarının efendisi olmuştur.

 

Mehmet Efendi bu çekirdeği tavalarda kavurup dibeklerde dövdükten sonra, mangal ateşi üzerinde, güğüm ve cezvelerde pişirerek TÜRK KAHVESİ teriminin doğmasına vesile oldu.

 

Burada kaldı mı? Tabi ki kalmadı. Adına türküler yakıldı. Söylendi. Ağlandı…

 

Kaldır kolun oynasın / Sür cezveler kaynasın / Havva'mı seven oğlan / Gençliğine doymasın. Kahve yemenden gelir / Kahve güğüm neylesin / Kahveyi kaynatırlar. Örneklerinde olduğu gibi sürüp gitti bu macera.

 

Kahve, Keyif veren içkidir. Kahve, muhabbetin bahanesidir. Kahve, şekerlidir, ortadır,  sadedir, süvaridir, illa acıdır dost sözü gibidir.

 

Önceleri saraydaki üst düzey görevlilerin, devlet adamlarının ve halkın ileri gelenlerinin tükettiği gizemli bir içecek iken zamanla bütün halka mal olmuştur.

 

En itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram edilmiştir kahve. Kahve, hediyedir yarenlere. Kahve, barış elçisidir düşmanlıklara.

 

Sevgiliye sunulmuş bir fincan muhabbettir. Gönül eğlemek isteyenlere vesiledir. Hakikatte yeri olmasa da bilinmeyenden haber veren günahkârdır.

 

Öyle özdeşleşmiş ki bizimle, kırk yıllık hatırı koymuşlar acı bir kahveye… Unutulmaya acısı diye…

 

Kültürümüze o kadar sinmiş ki bu özlemli tat sabah kahvesinden önce yenilen yemeğe altlık manasında kahve altı denilmiş. Günün en önemli yemeğinin adı buradan dönüşmüştür.

 

Bunca serüvenin ardından, Türk kahvesi her mutfağın başköşesine kurulmuş, en kıymetli misafirlerin ağız tadı, hoş sohbeti olmuştur.

                                                                               HACER TOMURCAK 04 / 06 / 2013

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum