Güller devşirir eller

Türkiye’nin gül vadisi Isparta, bugünlerde tatlı bir telaşla gül hasadına hazırlanıyor. Yüzlerce ailenin binlerce dönüm arazide yaptığı bir uğraş olan ‘gül hasat mevsimi’ her sene uluslararası düzeyde organize edilen Gül Festivali ile kutlanıyor. Bu yıl da 2-4 Haziran tarihleri arasında yapılacak.

Güller devşirir eller
15 Mayıs 2023 - 13:00

Güller devşirir eller

Yazan: R. Rüveyda Okumuş

Behçet Kemal Çağlar, 1949’da Isparta’yı ziyaretinde gördüğü gül tarlaları ve gül çiçeklerinin toplanmasını Şadırvan dergisinde şöyle anlatıyor:

“...Gül tarlalarını ziyaret etmek için en uygun zaman sabahın ilk saatleridir. Üzüm bağlarındaki asmalar gibi sıra sıra, demet demet gül fidancıkları. Küçük güllerin üstündeki iri sabah çiylerinde gül suyu hali var. Pembe, al, mor, güller ufak ufak, katmer katmer ve gonca gonca. Uzaktaki bağ evinin çardağındaki fıskiyeye ulaşsak yüzümüze gül suyu serpilecek sanıyoruz. Güneş Davraz’ın eteğinden başını çıkarmak üzere. Gül tarlalarında kızlar, kadınlar ellerinde hasır sepetlerle gül topluyorlar… Yaprakların dibinden ustaca tutuldu mu gül kendini avuç içine bırakıveriyor. Bir dalda yedi sekiz gonca birden açmış bulunuyor. Bu dallar kışın budanıp kazılan cetvellere sıralanıyor, üzerlerine yedi sekiz santim toprak örtülüyor. Nisan’da fışkırdığı, fidanlaştığı görülüyor. Altı senede bir fidanlar kökünden budanıyor, bahara yeniden şıvga salıyor. Ertesi yılda da gül vermeye başlıyor. Isparta her yıl, ortalama yarım milyon kilo gül veriyor. Ali köyünün üstünden yükselen güneşin ilk ışıkları güllerin üzerindeki çiğleri düşürüyor, onları pırlantalar gibi pırıldatıyor...Gülleri, üstlerindeki sabah çiyi kurumadan toplayıp acele inbiğe götürmek en iyi gül yağı almanın tek çaresidir.”

Türkiye’nin gül vadisi Isparta bugünlerde tatlı bir telaşla gül hasadına hazırlanıyor. Mayıs ayında çiçek açmaya başlayan Isparta gülü haziran ayının ortalarına kadar toplanıyor. Yaklaşık bir ay boyunca gül bahçelerinin doyumsuz manzarası ve daldaki taze gül çiçeklerinin eşsiz rayihası Isparta’da görülmeye değer.

Ülkemizin gül bahçesi Isparta’da yüzlerce ailenin binlerce dönüm arazide yaptığı bir uğraş olan gül hasat mevsimi her sene uluslararası düzeyde organize edilen Gül Festivali ile kutlanıyor. Bu yıl 2-4 Haziran 2023 tarihleri arasında Gül Festivali’nin yapılacağı duyuruldu. Festival kapsamında Isparta’ya gelen yerli ve yabancı turistler sergi, konser, atölye ve yarışmaların olduğu çeşitli etkinliklere katılıyor. En önemlisi sabah gün doğarken gül bahçelerinde yeni açmış taze gül çiçeklerini dalından topluyor. İmbik sisteminin kullanıldığı geleneksel gül suyu üretimini deneyimleme imkânı buluyorlar. Gülden üretilen reçel, şerbet, lokum gibi lezzetleri tadarken halis gül suyunun nefis kokusuyla şehrin çarşısından hediyelik gül ürünlerini temin ediyorlar.

YÜZDE 85 ISPARTA’DAN

Dünya gül yağı üretimi ve ticaretinin yaklaşık yüzde 50’si Türkiye’den ve yüzde 40’ı Bulgaristan’dan karşılanıyor. Türkiye’deki toplam yağ gülü üretim alanının 33 bin dekarı ve 15 bin ton yağ gülü üretimi ile Türkiye’deki yağ gülü üretiminin yüzde 85’i Isparta’da gerçekleştiriliyor. Üretimin geri kalan kısmı ise Burdur, Afyon ve Denizli illerini içine alan göller bölgesinde yapılıyor. Gülden elde edilen uçucu yağların en büyük alıcıları Avrupa’da bulunan kozmetik ve parfümeri şirketleri. Dünyada gül ürünleri alımında önde gelen başlıca ülkeler ise Fransa, ABD, Almanya, İngiltere, İsviçre ve İspanya olarak sıralanmaktadır. Bu ülkelerin dışında, Hong Kong ve Japonya gibi uzak doğu ülkeleri de dünya gül yağı ihracatının önemli duraklarından.

Gül yağı elde etme işlemi köylerde geleneksel yöntemler kullanılarak imbikle üretim yapılmakla birlikte toplanan gül çiçeklerinden çoğunlukla fabrikalarda endüstriyel distilasyon tekniğiyle istihsal gerçekleştiriliyor. Isparta’da gülün 1890’larda başlayan hikayesi neredeyse bir buçuk asırdır kesintisiz devam ediyor.

Bugün Isparta (yağ) gülü olarak bilinen pembe renkli, yarı katmerli, kuvvetli kokulu, kışa dayanıklı gül cinsi (Rosa Damascena Miller) gül yağı elde etmek için yetiştirilir. Gül çiçeklerinden gül yağı ve gül suyunun yanı sıra gül reçeli, gül şerbeti, gül sirkesi, gül likörü yapılıyor. Gül yaprakları kurutularak gül çayı hazırlanıyor. Gül fidanlarının düzgün ve ince sürgünleri baston, şemsiye sapı vb. ürünlerle mobilya yapımında kullanılıyor.

Gülün yeri hep ayrı olmuş

Gül çiçeklerinin yetiştirilip gül suyu ve gül yağı elde edilmesinden, kültür, sanat, edebiyat, mimari ve günlük hayata yansımalarına kadar geçmişten bugüne medeniyet tarihimiz içinde gülün yeri dikkate değer. Osmanlı’da gülün çeşitli türleri süs bitkisi olarak bahçelerde yetiştirildiği gibi yağ güllerinden gül yağı ve gül suyu üretimi yapılmaktaydı. Gül yetiştiriciliği Edirne’de Eski Saray’da bulunan gül bahçelerinde İstanbul’da da Topkapı Sarayı’nın Gülhane Bahçesi’nde yapılmakta olup sarayın gül suyu ve gül yağı ihtiyacı karşılanmaktaydı. Edirne halkı da gül yetiştiriciliğiyle uğraşmakta ve üretilen gül yağı İstanbul başta olmak üzere diğer Osmanlı şehirlerinde satılmaktaydı. Evliya Çelebi, seyahatnamesinde Edirne’nin gül bahçelerinden, çarşı ve pazarlarında satılan gül suyunun nefasetinden övgüyle bahsetmektedir. 17. yüzyıldan itibaren Edirne’deki gül bahçeleri Bulgaristan’ın Filibe, Karlova, Kızanlık ve Eski Zağra bölgelerine yayılır ve buralarda da gül yetiştiriciliği yapılmaya başlanır.

Gül bahçeleri el değiştirir

1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda (93 Harbi) Osmanlı’nın Balkan topraklarının bir kısmı işgale uğrar. Filibe, Karlova ve Eski Zağra’da bölgesinde yaşayan Türkler bu işgalle birlikte Anadolu’ya göç eder. Türklerin gül bahçeleri Bulgarların eline geçer ve 1909’da da Osmanlı’nın gül yağı üretiminin yapıldığı en önemli coğrafya olan Bulgaristan bağımsızlığını ilan eder. Anadolu’ya gelen Balkan muhacirleri öteden beri bildikleri gül yetiştiriciliğini devam ettirmeleri için devlet tarafından teşvik edilir. 19. yüzyılın ikinci yarısında Bursa, Aydın, Konya, Adana, Diyarbakır gibi Anadolu vilayetlerine yerleştirilen muhacirler Ziraat Nezareti’nin öncülüğünde temin edilen gül fidanlarını dikerek gül tarımı yaygınlaştırır. Osmanlı Arşiv belgelerinden öğrendiğimize göre Isparta ve Burdur çevresinde de gül yetiştiriciliği hemen hemen bu tarihlerde başlar. Isparta’da Müftüzade İsmail Hakkı Efendi’nin şahsi teşebbüsüyle gül yetiştiriciliğinin başladığı kabul görmektedir. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte -Isparta ve çevresi hariç- Anadolu’daki gül yetiştiriciliği ivme kaybeder. Gülün Isparta’da 1890’larda başlayan hikayesi neredeyse bir buçuk asırdır kesintisiz devam ediyor.

Osmanlı mutfağındaki yeri

Osmanlı saray mutfağında yapılan çeşitli yemek ve tatlılarda gül suyu olmazsa olmazlardandı. Sarayın mutfak masrafları ve kullanılan malzemelerin kaydedildiği defterlerde gül suyu ve çeşitli gül ürünleri (reçel, şerbet, şurup) kaydedilmiştir. Sarayda icra edilen düğün, bayram, elçi kabulü vesilesiyle yapılan törenlerde, ziyafetlerle, Hırka-ı Şerif ziyareti, Mevlid kandili gibi dini merasimlerde zarif gülabdanlarla gül suyu ikramı saray teşrifatında önemli bir yere sahipti. Osmanlı tıbbında gülün önemli bir şifa kaynağı olduğu bilinmekteydi. Tıp ile ilgili Osmanlı hekimlerinin yazdıkları kitaplarda gülün tedavi edici etkisinden bahsetmişlerdir. Güllerin imbiklerde damıtılması ile elde edilen gül suyu pek çok derde deva idi. Gülsuyunun ele dökülüp koklanması ile oluşan rayihanın ferahlatıcı, rahatlatıcı ve serinletici etkisi hemen fark edilirdi. Osmanlı hekimlerine göre gülsuyu; ruhu ve bedeni kuvvetlendirirdi. Çeşitli deri hastalıkları, baş ağrısını, hazımsızlık, mide bulantısı ve kusmayı dindirir, göz kanlanmalarını ve ağrılarını geçirir, dişetlerini güçlendirirdi. Bu sebeple Osmanlı hekimleri şifa taşıyan gülsuyunu reçetelerinde sıklıkla kullanırlardı. Gülün şeker ya da balla karıştırılmasıyla elde edilen gül macunu, şerbeti ve şurubu da pek çok hastalığı tedavi amacıyla kullanılmaktaydı.

Divan şairlerine ilham vermiş

Gül çiçeklerin şahıdır. Divan edebiyatında sevgilinin sembolü olarak karşımıza çıkan gül şairlerin en büyük ilham kaynağıydı. Öteden beri gazellere, kasidelere, şarkılara, şiirlere ve türkülere çiçekler içinde en çok gül konu olmuştur. Gül ile bülbülün aşkı dillere destandır. Fuzuli, Baki, Hayali, Nedim, Necati, Nev’i gibi meşhur divan şairleri gül redifli kaside ve gazeller kaleme almışlardır. Örneğin Baki, şiirlerinde baharı tasvir ederken bilhassa gülden bahseder. Bahar mevsimini “gül devri” olarak telakki eder. Divanlarda geçen ve gül bahçesinde yetişen gül çiçeği her yönüyle Hz. Peygamber’e benzetilir. Gül kokusu beyitlerde Hz. Muhammed’in (sav)teri olarak teşbih edilmiştir. Süleyman Çelebi Mevlid’inde “Terlese güller olurdu her yeri, hoş direrlerdi terinden gülleri” diyor. Fuzuli de Su Kasidesi’nde Hz. Peygamber’in, yüzünün güzelliğini ve gül bahçesinin eşsiz bir gülü olduğunu anlatır. Gül hem çiçek olarak hem bir motif olarak Osmanlı’dan günümüze asırlardan beri kültür hayatımızda şiirden musikiye, süslemeden işlemeye, mimariden minyatüre, bahçelerde, mutfaklarda hiçbir zaman eksik olmayan müstesna bir çiçek vesselam.
Yazı ilk olarak 14 Mayıs 2023 tarihinde https://www.yenisafak.com/hayat/guller-devsirir-eller-4530313 sitesinde yayınlanmıştır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum