GEREKLİLİK KİPİNİN HİKÂYESİ - İdris ÖZLER

GEREKLİLİK KİPİNİN HİKÂYESİ - İdris ÖZLER
23 Kasım 2022 - 20:28
GEREKLİLİK KİPİNİN HİKÂYESİ
 
Zaman, merdivenini cumhuriyetimizin yüzüncü yılını dayamaktadır. Yirmi birinci yüz yılın ilk çeyreğini bitirmek üzeriyiz. Dünya hızla bilgi ve teknoloji çağına doğru koşmaktadır. Bu rekabete dayalı acımasız ilerleyiş içinde çağın dişlileriyle ezilmek istemiyorsak Türkiye’nin de bu yarışta var olduğunu ispatlamak zorundayız. Bunun için öğretmenlere ve eğitim kurumlarına büyük işler düşmektedir.

Cumhuriyetimizin 99. yılını kutladığımız şu yılda Atatürk’ün Onuncu Yıl Nutku’nda belirlemiş olduğu hedeflere ulaşıp ulaşamadığımız tartışılıyorsa 90 yılın hesabını iyi yapmamız gerekir. Dünün imkânsızlıklarına ve günün mazeretlerine sığınmak kolaydır. Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençliğin kusursuz yetiştirilmesi gerekir. Gençliğin tamamını kucaklayan, onları dış tehlikelerden koruyan bir sistem geliştirilmelidir. Gelişmekte olan bir ülke olarak başarısızlığa tahammülümüz olmamalı. Özellikle unutulmamalıdır ki eğitimde başarısızlığı affetmek geleceği mahvetmek anlamına gelir.

Hamasi nutuklar atarak, ayağı yere basmayan hedefler belirlemek her hayal kuran insan için çok kolaydır.  Biz bu hedefleri uygulayabildiğimiz oranda gerçekçi olabiliriz. Sokaklarda her türlü olumsuzluğun kucağında olan ve sahiplenemediğimiz gençler için Cumhuriyetin 100. yılının bir önemi yoktur. Her türlü kötü alışkanlığı edinmiş,  sadece tüketen, yarın endişesi taşımayan bireylerin sayısı gün geçtikçe artıyorsa çağdaş eğitimin masumiyetinden söz etmemiz mümkün değildir. Bu gençlerin topluma kazandırılmasında çağdaş eğitime ve öğretmenlere büyük sorumluluklar düşmektedir.

Bu nedenle geleceğimizin teminatı olan öğretmenlerin çok iyi yetiştirilmesi gerekmektedir. Öğretmen adaylarının daha sonra okullarda kullanabilecekleri bilgiler verilmeli, her türlü yeniliği eğitim sisteminde uygulayabilecek şekilde yetiştirilmelidir. Eğitim fakültelerinde gereken yönlendirme yapılmalı her türlü şartta başarılı olma bilinci aşılanmalıdır. Bunun yanında her meslekte olduğu maddi ve manevi ihtiyaçları giderilen bireylerin başarılı olduğu unutulmamalıdır.

Eğitim sistemimizin seçmene göre değil çağın gereksinimlerine göre değişen standartlarının belirlenmesi gerekmektedir. Çünkü eğitimde uygulanılan bir hatanın sonucunu en erken on yıl sonra görebilmekteyiz.  Eğitimde verilen her taviz kaliteyi olumsuz yönde etkilemektedir. Kalitesiz yetiştirilen her birey kalitesiz gelecek demektir.

Eğitimin zamanı ve zemini yoktur. Toplumda her ferdin belli bir sorumluluğu olduğunu aşılamak çağdaş eğitimin amacı olmalıdır. Sorumluluktan kaçan, yapma ve üretme cesareti olmayan bir neslin ülkemizi daha iyi bir geleceğe götürmesi beklenemez. Eğitimde sadece genci yetiştirmek yeterli değildir. Eğitim, gencin ulaşabileceği her alanı etkisi altına almalıdır. Bu nedenle başta aileler olmak üzere eğitim kurumlarıyla çevre işbirliği halinde olmalıdır.

Belki bugün bize benzemeyen, bizim gibi düşünmeyen, bizim gibi giyinmeyen, bizim gibi tepki göstermeyen gençliğin varlığı kabullenemeyebiliriz. Ancak unutmayalım ki onlar uzaydan gelmediler. Bizim evlatlarımız ve içimizden çıktılar. Bizim izin verdiğimiz ölçüde bozulup izin verdiğimiz ölçüde düzeldiler. Utanacağımız bir nesil istemiyorsak okul-öğretmen-aile- çevre ilişkisi çok iyi kurulmalı toplumun her ferdi eğitimde sorumluluk bilincine sahip olmalıdır. Bugün Kabotaj Bayramı hariç önemli gün ve haftalarda, bayramlarda her türlü sorumluluğu öğretmene yüklemek öğretmene olan güvenin göstergesi değil bazılarının sorumluluktan kaçtığının göstergesidir.

Goggleyle  her şeyi öğrenen günümüz gençliğine bir şeyler öğretmek imkânsızdır. Ekranlar, kitle iletişim araçları, sosyal paylaşım sitelerinin etkisi benim etkimden çok fazladır. Onların öğretmeni olmak çok zordur. Her şeyi emek harcamadan hazır bulan gençliğe okumayı,  araştırmayı, sorumluluğu öğretmek imkânsız gibi görünmektedir.

Şartlar, zaman ve çevre ne olursa olsun Türk halkının bütün kadrolarıyla el ele verip her türlü zorluğun üstesinden geleceğine inanıyorum. Cumhuriyetin 99 yılına kolay ulaşılmadı ve nice 90. yıllara ulaşmak da kolay olmayacaktır. Sorunlardan korkarak onların varlığını inkâr etmek yerine bu sorunları kabul edip mantıklı çözüm yolları aramak en doğrusudur. Bundan sonra çağdaş eğitimi ve öğretmeni anlatan yazılarda “ama keşke, eğer, ancak … ”edatlarıyla gereklilik kipinde cümleler kullanmak istemiyorsak eğitim kurumlarıyla öğretmene gereken destek verilmelidir ki yeni nesil onların eseri olabilsin.

Atatürk çizgisinde çağdaş bir öğretmen için; “Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı, insan haklarına saygılı, Demokratik, millî değerlerine sahip, insana saygılı vb... Hedefler belirlemek yeterli değildir. Önemli olan bu hedeflerin benimsenip uygulanabilmesidir. Uygulama alanının halk; uygulatıcısının öğretmen olduğu unutulmamalıdır.

Eğitim sistemleri uygulanırken asla kaliteden ödün verilmemelidir. Eğitimde kaliteyi arttırmak için öğretmenlerin periyodik dönemlerde seviye tespit sınavlarına tabi tutulması zorundadır. Yetersiz bulunan öğretmenlerin hizmet içi kurslarla yeterli hale getirilmelidir. Çünkü Türkiye’nin geleceği riske atılacak kadar önemsiz değildir.

İdris ÖZLER
Türk Dili ve Edebiyatı Öğrt.
Yatağan Anadolu Lisesi

 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum