Enver Paşa'nın Hanımı Naciye Sultan'ın Anıları Yeniden Yayınlandı

"Acı Zamanlar" adıyla Burak Yayınevi tarafından 1990'da yayınlanan Naciye Sultan'ın hanımının hatıraları torunu Burak Enver tarafından düzenlenerek "Enver Paşa’nın Eşi Naciye Sultan’ın Hatıraları" adıyla yeniden yayınlandı.

Enver Paşa'nın Hanımı Naciye Sultan'ın Anıları Yeniden Yayınlandı
26 Kasım 2023 - 10:58 - Güncelleme: 26 Kasım 2023 - 11:12
Dünyanın en güzel şehirleri bir yana vatanım bir yana

Yazan: R. Rüveyda Okumuş

 
II. Abdülmecid’in torunu olarak dünyaya gelen ancak uzun yıllar sürgün gittiği yurt dışında yaşayan Naciye Sultan, Türkiye’ye döndükten sonra hatıraları gazetede yayımlanmıştı. Naciye Sultan’ın gazetede tefrika edilen hatıraları 3. kuşak torunu Burak Enver tarafından yayına hazırlandı ve Kronik Kitap’tan okurlara sunuldu. Naciye Sultan, “Dünyanın birçok güzel şehirlerini görmüş, oralarda yaşamış iyi ve kötü günler geçirmiştim. Fakat memlekete dönmenin hazzı bambaşka” derken vatan hasretini ise, “Bu hasret hiç bitmeyecek sanıyordum” sözleriyle anlatıyor.
 

Osmanlı devletinin dağılış sürecinde pek çok tarihi olaya tanıklık eden Naciye Sultan’ın hatıraları 15 Aralık 1952 ile 21 Ocak 1953 tarihleri arasında Vatan Gazetesi’nde “Hayatım- Naciye Enver Paşa’nın Hatıraları” adıyla otuz altı sayı olarak tefrika edilmiştir. Uzun yıllar sürgün hayatından sonra 1952’de yurda dönen Naciye Sultan, yakın dostlarından Rezzan Yalman’ın gerçekleştirdiği bu söyleşiyle ilk defa Türk basınına konuşmuştu. Naciye Sultan’ın gazetede tefrika edilen hatıraları 3. kuşak torunu Burak Enver tarafından yayına hazırlandı ve Kronik Kitap’tan okurlara sunuldu.

Naciye Sultan gerek hanedana mensup bir Sultan, gerekse Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili Enver Paşa’nın eşi olması hasebiyle yakın tarihte adından sıklıkla söz edilen tarihi bir figür öne çıkmaktadır. Naciye Sultan’ın hatıralarında ailesi, çocukluğu, saray yaşamı, Enver Paşa ile evliliği, çocukları, şahsi hayatı ve sürgün yıllarına dair duygu dolu anlatımlar yer alıyor.
Aralarında dağlar, yollar, düşmanlar ve kurşunlar olsa da devlerin aşkı büyüktü: Enver Paşa ile Naciye Sultan | Independent Türkçe

Sultan Abdülmecid’in torunu

Yirmi sekiz yıl yurt dışında sürgün hayatı yaşayan Naciye Sultan, 16 Haziran 1952 tarihinde Hanedanın kadın üyelerinin ülkeye girişine izin veren kanununun kabul edilmesinin ardından 4 Ağustos 1952’de yurda dönmüştür. Ailesi, çocukları ve torunlarına kavuşan Naciye Sultan hatıralarında “Ddünyanın birçok güzel şehirlerini görmüş, oralarda yaşamış iyi ve kötü günler geçirmiştim. Fakat memlekete dönmenin hazzı bambaşka...” diyordu.

Naciye Sultan 24 Kasım 1896’da Sultan Abdülmecid’in oğlu Şehzade Selim Süleyman Efendi ile Ayşe Tarzıter Hanım’ın kızı olarak Feriye Sarayı’nda dünyaya geldi. Çocukluk yıllarını kendisinden yaşça büyük olan şehzade Abdulhalim Efendi ve ana-baba bir kardeşi olan şehzade Mehmed Şerafeddin Efendi ile Feriye Sarayı’nda geçirdi. Naciye Sultan sarayda özel hocalardan eğitim aldı. Aynîzâde Tahsin Efendi, Hafız İhsan Efendi, Halid Ziya (Uşaklıgil) Bey’den Türkçe, Udî Andon’dan alaturka müzik, Albert Braun’dan keman, Paul Lange ve Géza Hegyei’den piyano derslerine devam etti. Fevkalade güzel piyano çaldığı bilinen Naciye Sultan hatıralarında Hegyei’den ve piyano derslerinden şöyle söz eder.

“Piyano hocam Hege ile çalışmayı çok severdim. Hele onunla çifte piyanoda çalmak benim için ayrı bir zevkti. Çocukluğum çok neşeli ve bahtiyar geçmiştir. Buna rağmen her nedense Hege benim için Niçin Mahzunsun isimli bir Berceuse bestelemiştir, bunu bana ithaf etmişti. Bu notayı pek kıymetli bir hatıra olarak hâlâ saklarım.”

Saray hayatında büyüyen bir kız çocuğu

Sarayın kapalı hayat tarzı içinde büyüyen Naciye Sultan zaman zaman tertip edilen musiki ve saz âlemleri, donanma eğlenceleri, Hırka-ı Şerif ziyaretleri, muayede (bayramlaşma) merasimlerinin hem hanedan üyelerinin birbirlerini görmelerini sağlayan hem de sakin ve monoton geçen saray yaşamına renk katan özel günler olduğunu söylemektedir.

Temmuz 1909’da babası şehzade Süleyman Efendi’yi kaybeden Naciye Sultan, amcası Sultan Mehmed Reşad’ın şefkati ve himayesinde büyüdü. Evlilik yaşına erişen Naciye Sultan’a amcasının oğlu Şehzade Abdürrahim Efendi, Enver Bey ve başka talipliler çıkmaya başladı. Taliplileri arasından resmini gördüğü ve gayet beğendiği binbaşı Enver Bey’i seçmesinde, onun şanının ve hürriyet kahramanı olarak anılmasının çok büyük bir etkisi vardı. Enver Paşa’nın kendisine talip olmasından duyduğu memnuniyeti ise şöyle ifade ediyordu: “Memlekette baştanbaşa başka bir hava yaratmış olan bir insandı. Ona bir kahraman gözüyle bakıyordum. Hayatını böyle bir kimse ile birleştirmek her hayalperest genç kızın rüyası olabilir. Kendisinin hayat arkadaşı olarak beni seçmiş olması hem gururumu okşuyor hem de bana içimdeki hürriyet sevdasına yeni ufuklar açabilecek olan bir hayat yaşatacağını düşünerek seviniyordum”
Kronik Kitap Enver Paşa'nın Eşi Naciye Sultan'ın Hatıraları / Hazırlayan: Burak Enver Fiyatı, Yorumları - Trendyol
Enver Paşa ile görkemli bir düğünle evleniyor

Naciye Sultan ve Enver Paşa görkemli bir düğün merasimi ile 5 Mart 1914’de evlenerek Kuruçeşme’de bulunan yalılarında yaşamaya başladı. Birbirlerine yazdıkları mektuplarda ve hatıralarda Enver Paşa ile Naciye Sultan’ın arasındaki büyük aşkın izini sürmek mümkündür. Naciye Sultan hatıralarında Enver Paşa’nın sevgi dolu bir eş ve vatanperver bir asker olduğunu şu satırlarla ifade ediyordu:

“Enver Paşa kendisi için değil, evvelâ memleket sonra da benim için yaşadı. Bunu söylemekle kendime bir pâye vermek istemiyorum. Bu adam kiminle evlenmiş olsaydı, muhakkak surette sevdiği ve beraber yaşadığı kadını bahtiyar ederdi. Dünyada Enver Paşa kadar memlekete ve ailesine bağlı az erkek vardır. En meyus zamanlarında bile eve geldiği vakit dışarıdaki dağdağalı ve üzüntülü havayı beraberinde getirmezdi. Herkes tarafından mağrur ve haşin olarak tanınan kocam, dünyanın en munis ve mütevazı insanıydı. Azametten çok uzaktı. Belki bilmeyerek ve istemeyerek, memleket hesabına birtakım politika hataları yapmış olabilir, fakat vatanına âşıktı, kendine göre kurduğu ve doğru bulduğu bir ideal için sonuna kadar çalışmıştır.”

Çocuklarıyla İstanbul’dan ayrıldı

Birinci Dünya Savaşı devam ettiği günlerde 17 Mayıs 1917’de Naciye Sultan ilk çocuğu Mahpeyker Hanım Sultan’ı, 14 Temmuz 1919’da da ikinci kızı Türkan Hanım Sultan’ı kucağına aldı. Birinci Dünya Savaşı’ndan Osmanlı Devleti’nin müttefiklerle birlikte yenik çıkması üzerine 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı. Enver Paşa ve İttihatçı arkadaşları Kasım 1918’de İstanbul’dan ayrıldı. Bir yıl sonra eşinin hasretine ve İstanbul’daki işgal kuvvetlerinin artan baskısına daha fazla dayanamayan Naciye Sultan, zorlu bir yolculuğun ardından Berlin’e gitti. Yaklaşık üç sene kadar burada kendisine göz kulak olmak vazifesiyle görevlendirilen kayınbiraderi Kâmil Bey ve çocuklarıyla birlikte yaşadı. Enver Paşa, Berlin’den Moskova’ya geçti ve ardından Orta Asya Türklerinin bağımsızlık mücadelesine destek oldu. Naciye Sultan, Ruslar’a karşı Türkistan’da bağımsızlık mücadelesi veren Enver Paşa’dan ayrı olduğu süre zarfında kendisiyle mektuplaşarak haber almaya çalışmakla ve eşinin dönmesini hasretle bekleyerek geçirdi.

Enver Paşa oğlunu göremeden şehit düştü

Enver Paşa'nın Dâmâd-ı Şehriyârî Oluşu - Akademik Tarih

Naciye Sultan’ın ve Enver Paşa’nın tek oğlu Ali Enver Eylül 1921’de Berlin’de dünyaya geldi. Naciye Sultan oğlunun doğum haberini ve fotoğrafını mektupla Enver Paşa’ya haber vermiş o da çok sevindiğini ve yakında döneceğini bildirmişti. Fakat bu hadiseden yaklaşık bir sene sonra 4 Ağustos 1922’de bugün Tacikistan sınırları içinde kalan Belcuvan bölgesindeki Abıderya Köyü yakınlarında Çegan Tepesi’nde Bolşevik Ruslara karşı giriştiği bir çatışmada Enver Paşa şehit düştü.
Enver Paşa’nın şehit olduğu haberine ilk başta inanmayan ancak hadisenin hakikati aşikâr olunca büyük bir üzüntü yaşayan Naciye Sultan hatıralarında “Cemal Paşa’nın yaveri İsmet Bey bana geldi ve bütün acı hakikati anlattı. Söylediklerine bir türlü inanamıyordum. Fakat bana Enver Paşa’nın koynunda buldukları mektup ve resimleri gösterdi. Bunların üzerinde kurumuş kan lekeleri vardı. Kolunda daima taşıdığı Kur’an-ı Kerim ise Moskova Müzesi’nde kalmıştır… İsmet Bey’in getirdiği resimleri gördükten sonra felaketime inandım.” diyordu.

ACI ZAMANLAR - ENVER PAŞA'NIN EŞİ NACİYE SULTAN'IN HATIRALARI, NACİYE SULTAN - İkinci El Kitap - kitantik | #193181100213

Eşinin vasiyetini dinledi ve evlendi

Naciye Sultan, Enver Paşa’nın şehadetinden sonra onun vasiyeti üzerine kardeşi Mehmet Kâmil Killigil ile 1924’de evlendi. Ömrünün sonuna kadar İstanbul’da kalma hayalleri kurarken, Mart 1924’te hanedanın sürgün edilmesi kararıyla birlikte çok sevdiği vatanından yeniden ayrılmak zorunda kaldı. Naciye Sultan da diğer hanedan üyeleri gibi eşi Kâmil Bey ve çocuklarıyla birlikte yurtdışına çıktı. 1926’da Paris’te Rana Eldem adından bir kızı oldu. Naciye Sultan’ın çocukları yüksek tahsillerinin ardından evlendiler ve çıkan özel bir kanunla 1939’dan sonra yurda dönebildi. Neredeyse ömrünün yarısı sürgünde geçiren Naciye Sultan, vatanından ve evlatlarından ayrı kalmanın hasretini derinden yaşadığını, onlara kavuşmanın en büyük mutluluğu olduğu hatıralarında şu satırlarla dile getirmişti:

“İnsan kalbinin tahammül edemeyeceği hiçbir felaket yoktur. Ben ömrümde çok acı çektim. Çok mustarip oldum. Bütün bu hatıralar kalbimde yaşamaktadır. Fakat memlekete dönebilmek, vatanıma, anneme, çocuklarına kavuşmak benim için o kadar büyük bir saadet olmuştur ki bana bütün çektiklerimi unutturmuştur desem yalan olmaz.”


Yazı ilk olarak 26/11/2023 Pazar Yeni Şafak Pazar Ekinde yayınlanmıştır.
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum