Dört sultana tek düğün

Osmanlı'da sultanlara şehzadeler kadar önem verilir, evlenirlerken muhteşem düğünler yapılırdı. Ancak Osmanlı'nın son döneminde mali sıkıntılar başgösterince düğün masrafları da ağır gelmeye başladı. Sultan 2. Abdülhamit ziyafet masrafını azaltabilmek için dört sultanı aynı anda evlendirdi

Dört sultana tek düğün
11 Mart 2012 - 21:52

EMETİ SARUHAN
Osmanlı'da erkek çocuk soyun devamı açısından önemliydi. Ancak kız çocukları da makbuldü ve el üstünde tutulurlardı. Sultanlara şehzadeler kadar değer verilir, iyi bir eğitim almaları sağlanır, hayatı boyunca ihtiyaçları devlet tarafından karşılanırdı. 19. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu'nun hem ekonomik, hem de siyasi alanda çok zor günler geçirdiği bir dönemdi. Bu durum harem hayatını da oldukça etkiledi. Akademisyen-yazar Cevdet Kırpık, yaptığı çalışmada 19. Yüzyılda padişahların, sultanların ve damatların hayatlarının nasıl değiştiğini birinci el kaynaklardan, dönemi yaşamış kişilerin hatıralarından faydalanarak hazırladığı Haremin Son Yüzyılı kitabında anlatıyor. Şehzadelere uygulanan Kafes uygulamasının ve devamında evlenme yasağının kalkmasıyla sultan ve buna bağlı olarak damat sayısının arttığı bu dönemde sultanlarla ilgili bilgilere çok az ulaşılabiliyor. Çok daha az bilinen konu ise gelir ve giderleri. Damatlarla ilgili bilinenler ise sultanlardan çok daha az.

ŞEHZADELER KADAR İYİ EĞİTİM ALIRLARDI

Sultanların doğumu her evde olduğu gibi sarayda da sevinçle karşılanıyordu. Annelerin yanı sıra Daye ya da Taya denilen süt anneler ilk bakım ve eğitimle uğraşırlardı. Okul yaşına geldiklerinde şehzadeler gibi hocalar tutulur ve ciddi bir eğitim alırlardı. Dersler, sahasında uzman hocalar tarafından verilmekte yapılan sınavlarla sultanların öğrenme düzeyleri ölçülmekteydi. 2. Abdülhamit döneminde sultanların bir kısmı padişah tarafından kurulan özel bir okula devam ettiler. Mehmed Reşad döneminde ilk kez diplomalı bir hoca Safiye Ünüvar saraya gelerek sultanlara Kur'anı Kerim, Ulum-ı Diniye, Kıraat, İmla, Hesap, Hendese, Terbiye-i Bedeniye gibi dersler verdi. Müzik alanında ise meşhur ve genellikle yabancı müzisyenler hoca olarak tutulurdu. Sultanlar yabancı müzik konusunda bir hayli iyiydiler. Şadiye Sultan Meşhur Prof. Hege'den piyano dersi alıyordu. Böylece hem zarif hem bilgili, hem Türk İslam, hem de Batı kültürünü bilen genç kızlar yetişmekteydi. Sultanlar saray, köşk, yahut sahilhane denilen gösterişli meskenlerde yaşar ve tüm ihtiyaçları devlet tarafından karşılanırdı.

SULTANIN ÜSTÜNE GÜL KOKLANMAZ

İslami usuller ile gelenekler etrafında şekillenen sultan ailesi kuruluşundan işleyiş tarzına ve sona erişine kadar kendine özgü özelliklere sahipti. Damadın uyması gereken kuralların ilki tek eşliliğe rıza göstermesiydi. Padişah, şehzadeler ya da herhangi bir Müslüman birden çok evlilik yapabilirken, damat olan şahıs birden çok evlilik yapamaz, cariye temin edip odalık tutamazdı. Hatta sultanla evleneceği zaman evliyse eşini boşamak zorunda kalırdı. Bu kural imparatorluğun sonuna kadar geçerli oldu. Böylece evin tek kadını olan sultan kocasını başka kadınlarla paylaşmazdı. İslam hukuku açısından böyle bir yasak yoktu ancak fiilen buna izin verilmemekteydi. Damadın sultanı hoşnut etmesi esastı.

VEZİRLİK DAMADA BONUS

Sultanlar 15. Yüzyılın sonlarına kadar hem üst düzey devlet adamlarıyla hem de komşu devlet ya da beyliklerin hanedan üyeleriyle evlendirilmekteydi. 15. Yüzyıl sonlarında ise daha sadık olacakları düşüncesiyle devşirme kökenli devlet adamlarıyla, onların oğullarıyla ya da arada sırada hanedan içinden kişilerle evlendirilir oldular. II. Beyazıd padişah olunca devşirme kökenli damatlarının çoğu vezirliğe yükseltildi. Bu Yavuz ve Kanuni döneminde de devam etti. Öyleki Süleyman'ın dokuz sadrazamından sadece 3'ü damat değildi. Padişah, seçim yaparken daha çok sarayın siyasi gücü üzerinde olumlu etki yapacak kişileri ya da onların oğullarını tercih ederdi. Seçilecek damadın kimliği yaşı, fiziki ve kişisel özellikleri bakımından sultana uygunluğundan ziyade devlete ve padişaha daha iyi hizmet edip edemeyeceği gibi hususlar ön plana çıkmaktaydı. Hanedanın şan ve şerefine uygun bir damadın bulunması her dönemde kaygı endişe ve mutluluğu bir arada barındırırdı.

DAMAT FERİT'İ MEDİHA SULTAN SEÇTİ

Damat tespiti için tek yöntem yoktu. Padişah damadı doğrudan doğruya belirleyebileceği gibi damat bulunması için sadrazamı görevlendirebilir ya da güvenilir birini aracı olarak koyabilirdi. Nadir de olsa evlenmek istediği kişiyi seçen, bunu padişaha iletip evlenme talebinde bulunan sultanlar da vardı. 2. Abdülhamit'in Mediha Sultan'ın evlendirilmesi için sadrazamdan bulmasını istediği damat adayında aranan özellikler şöyleydi: Soy itibariyle Osmanlı devlet adamlarından olmak, Güzel ahlak sahibi olmak, Asla kadın yüzü görmemiş olmak, Yaşı otuzdan aşağı kırktan yukarı olmamak. Bu özellikleri padişah belirlemiş olabileceği gibi sultan belirleyip padişaha iletmiş de olabilirdi. İstenen özellikler göz önüne alınarak araştırmalar yapıldı. En son Şura-yı Devlet üyelerinden merhum İzzettin Efendi'nin oğlu Ferit akla geldi. Böylece geleceğin meşhur Damat Ferit'i hanedana katıldı. Mediha Sultan'ın bu şartları Damat Ferit'i işaret etmek için koyduğu da düşünülür.

BOŞANMAK SULTANIN HAKKI

Ancak her zaman talip olunan damat adayı evlenmeyi istemeyebilirdi. Nitekim 2. Abdülhamid kızlarından birini Tunus'lu Hayreddin Paşa'nın oğlu Tahir Bey'le evlendirmek istiyor ve onu yakından takip ediyordu. Padişahın yaverleri arasına yükseltilmesine rağmen Tahir Bey evliliğe bir türlü yanaşmadı. Bunu da sakal bırakarak gösterdi. Çünkü damatların sakal bırakmama adeti vardı. Anlaşmazlık halinde ise ayrılığı sadece sultan talep edebilirdi. Hukuken değil ama fiilen damadın evliliği bitirme hakkı yoktu.

DÖRT NİKAH BİR ARADA

Nikahlar normal bir Müslümanın nikahından farklı değildi. Ancak düğünler hanedanın şanına uygun şekilde yapılırdı. Sultan düğünleri ve çeyizleri için küçümsenemeyecek meblağlara ihtiyaç vardı.

19. Yüzyılın ikinci yarısından itibarense Osmanlı ekonomik sıkıntı içindeydi. Devletin en kudretli zamanlarında bile bir arada düğünler yapılırdı ancak artık bu mecburi olarak yapılıyordu. 2. Abdülhamid Saliha, Nazime, Esma ve Zekiye Sultanların düğünlerinin ileride başkaca masarif ihtiyarına mahal kalmamak için bir arada yapılmasını istedi. Böylece sarayda ve saray dışındaki yüzlerce davetliye verilen yemek sadece bir kere verilmiş oldu.

 

Beş gün süren düğün

2. Abdülhamit'in kızı Naime Sultan'ın düğünü hanedanın en uzun süren düğünü olmuştu. Pazar günü başlayan düğün diğerleri gibi Perşembe günü bitmişti. İlk günden son güne kadar çeşitli ziyafetler verildi. Naciye Sultan ve Enver Paşa düğünü ise aynı gün başlamış ve bitmişti. "Enver Paşa'nın eşi Emine Naciye Sultan, Enver Paşa'yı nasıl seçtiğini şu şekilde dile getirmektedir: "Günün birinde Enver Bey'in beni, Sultan Reşat'tan istemesi üzerine annem odama geldi ve bana dedi ki: Kızım artık sen büyüdün. Seni Abdürrahim Efendi'den başka birkaç kişi daha istiyor. Bunların arasında hürriyet kahramanı Enver Bey de var. İşte hepsinin isimleri ve resimleri... Bak düşün ve karar ver." Diğer düğünlerden farklı olarak bu düğünün yemek menüsü bilinmektedir. Çorba, börek, balık, terbiyeli kuzu, zeytinyağlı enginar, mantarlı tavuk, pilav, zerde, baklava, keşkül, dondurma, meyve, şekerleme...

 

 

: 11.03.2012-yenişafak gaz.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum