Doğu Türkistan'daki Kumul Müslümanları ile İstanbul'un Bağı
Doğu Türkistan’daki Kumul Müslümanları ile İstanbul’un Bağı
Mehmet Akif Erdoğru
Doğu Türkistan hakkında Osmanlı idaresinin bilgi aldığı kaynaklardan biri, Mekke ve Medine’ye hacca giden Doğu Türkistanlı Müslüman hacılardı. Bu hacılar hilafet merkezi olduğu için İstanbul’a uğrarlar; halifeye bağlılıklarını bildirirler ve bazı taleplerde bulunurlardı. Özellikle II. Abdülhamid döneminde Doğu Türkistanlı Müslüman hacılar, Müslüman din adamı yetiştirmek için Doğu Türkistan’dan talebelerin İstanbul’da dini eğitim almalarını isterlerdi. 1905’te Doğu Türkistan’ın Kumul şehri müftüsü Abdullah bin Mesud da İstanbul’u ziyaret ederek hacca gidenlerden biriydi. Kendisinden Çin Türkistanı ile ilgili bilgiler alındı. Ona göre Çin Türkistanı denilen yer, Kumul (Hami), Turfan ve Nilka beyliklerinden ibaret bir yerdi. Bunlar içinde en büyük beylik Kumul’du ve Çin hükümeti, Kumul’un idaresini Abdullah beyin evlatlarından Şah Maksud bin Taceddin’e vermişti. Turfan (Turfan kadısı Hoca Abdullah) ve Kumul (Kumul kadısı Şehrullah) da ayrıca birer kadı da bulunuyordu. Bu bölgelerin sekenesi Müslüman (nüfusun ¼) ve Çinliydi. Ecnebi yoktu. Gulca’da II. Abdülhamid’in adını taşıyan Mekteb-i Hamidi-i Çin’de İslamiyet’i ve Osmanlılara öğretmek için, Gulca ve Kaşgar’dan, Abdülkadir Mesud, İbrahim ve Muhammed Seyyid isimli üç erkek talebenin İstanbul’da Hamidiye Mekteb-i Ali’sinde din eğitimi almaları talep edildi. Gulca’daki Hamidi Mektebinin müdürü olan Muhammed Masum da İstanbul’da Mercan Mekteb-i Mülkiyesinde eğitim almıştı. Bu öğrencilerin masraflarının bir kısmı da Gulca ve Kaşgar beldeleri ayanından olan Bahaeddin Bay tarafından karşılandı. Müftü Abdullah Bey, İstanbul’da Osmanlı idarecilerine Kumul Müslümanları ve şehri hakkında kısa bilgiler verdi. Bu bilgiler, şüphesiz, Ortaçağ Arap ve Fars coğrafyacılarının verdiği bilgilere benzer. Kumul’un coğrafyası ve nüfusu, Müslümanların sayısı, cami ve mescitlerin sayısı, evler, 1904 Japon-Rus savaşı ve idare biçimleri hakkındadır. Müftünün verdiği en ilgi çekici bilgi, II. Abdülhamid’in halife olarak tüm doğu Türkistan Müslümanları arasında kabul edildiğidir. Abdülhamid’in İslamcılık siyasetinden dolayı, Doğu Türkistan Müslümanları Osmanlı idaresine epeyce teveccüh ettikleri anlaşılıyor.
Kumul Müftüsü Abdullah bin Mesud’un Kumul şehri hakkında verdiği bilgiler
‘Çin memalikinde Kumul vilayetinden ifa-yı hacc-ı şerif içün payitaht-ı saltanat-ı seniyyelerine gelen şehr-i mezkûr müftisi Abdullah bin Mesud Efendi dailerinin ifadesinin tercemesidir.
Kumul şehri Çin memleketinin vasatında olup Gulca ve Kaşgar’dan kırk elli gün uzak ve Çin’in içerü taraflarındadır. Şehrimizin bulunduğu mevki latif ve sahra üzerinde olup arazisi pek de dağlık değildir. Şehrin nüfusu kırk bin olup bunlardan on bin aile Müslümandır. İslamlar ekseriyetle ziraatla meşguldürler. Putperestler ticaretle iştigal ederler. Şehrimizde beheri bin kişi istiab eder cesamette büyük kubbeli yarım kargir minareli üç büyük cami-i şerif ile üç yüze karib küçük mescitler vardır. Ahali-i Müslime beş vakti camilerde ve mescitlerde eda ederler ve her namazdan sonra imam-i Müslimin halifemiz efendimize dua eylemek mecburi adettir. Halife-i Müslimin Sultan Abdülhamid Han efendimizin namını bütün Çin memalikinde bulunan Müslümanlar bilirler ve abdest almayan adam halifemiz efendimiz namını ağzına alamaz. Memleketimizde her nevi mahsul olur. Fakat pirinç yoktur. Füsul-ı erbaa (dört mevsim) bir senede hükmünü tamamıyla icra eder. Memleketimizin havası latif ve mutedildir. Haneler birer kat ve kerpiçten mamuldür. Çin İmparatorları üç yüz seneden beri Kumul şehrine bir Müslüman vali bir de putperest vali tayin etmişlerdir. Hala öyle idare olunur. Müslüman vali Müslümanlara, putperest vali de putperestlere hükümet eder. Vergimiz yoktur. Yalnız her hane halkı ayda beş gün valinin ziraat hizmetini ifa eylemesi mecburidir. Çin Müslümanlarıyla Çin putperestleri, Moskofları katiyen sevmezler ve Moskoflardan nefret ve ikrah ederler. Çin garbi vilayetlerinin umum valisi kendi idaresi dâhilinde bulunan valilere biz memleketimizden çıkmadan yirmi gün evvel tahriren haber gönderip Japonyalıların Moskofları her gün fena halde bozmakta olduklarının umum Müslüman ve putperestlere ilan olunmasını ve halkın sürur ve şenlik etmesini emretmiştir. Bundan yirmi sene evvel Müslümanlarla Çinliler ve putperestler arasında vuku bulan münazaat ve karışıklıkta yazma kitaplarımız zayi olduğundan bizim taraflardan Hicaz’a gidip gelenler marifetiyle matbu ve elyazması kitaplar celpetmiş idik. Kumul şehrinde üç medresemiz vardır. Bunların beherinde yüzer talebe vardır. Talebe, geceleri de medresede yatarlar. Medreselerde okunan ulum-ı diniyye kitapları şunlardır: Şerhu vikaye-i Hidaye, Şerhü Monla Cami, Buhari-i şerif, Mesabihi’l-şerif, Sarf, Avamil, Nahiv, Kafiye, Tefsir-i Kadı Beydavi, Tefsir-i Ruhü’l-beyan, Tefsir-i Hüseyni. Talebe medreselerde yirm iyirmi beş sene tahsil ederler. Memleketimiz ahalisi hususiyle kaviyyü’l-bünye olup, tul ömür ile muammer olurlar. Ekseriya sekseni mütecaviz sinde bulunurlar. Müskirat İslamlar tarafından bir katre bile kullanılmaz ve şayet bir Müslüman ağzına bir damla müskirat aldığı haber alınırsa pek ağır ceza olunur. Putperestler ise hemen cümlesi işret ederler. Mükeyyifattan yalnız nargile kullanılır. Bunu da ancak yüzde bir Müslüman içer. Bu ifadeyi veren müfti Abdullah bin Mesud Efendi, atmış beş yaşındadır (Osmanlı arşivi, Y.PRK. MŞ. 8/11)’.
FACEBOOK YORUMLAR