'Seyahatnâme'de Osmanlı zihniyet dünyası var

Yeliz Özay Diniz, ‘Evliyâ Çelebi’nin Acayip ve Garip Dünyası’ adlı kitabında Evliyâ Çelebi’nin kurmacayla gerçeklerin iç içe geçtiği ‘Seyahatnâme’sini inceledi. KARAR’a konuşan Diniz, “Seyahatnâme, Osmanlı zihniyetinin edebî düzlemde muazzam bir örneğidir. Birçok anlatı türü ve farklı söylem biçimlerini içermesiyle de edebiyat ve kültür araştırmaları için ayrıcalıklı bir eser” diyor.

'Seyahatnâme'de Osmanlı zihniyet dünyası var
29 Nisan 2017 - 12:23

Evliyâ Çelebi’nin ‘Seyahatnâmesi’ üzerine akademik çalışmalara doktora eğitimi görürken başlayan Yeliz Özay Diniz, bu süreçte eserin anlatı dünyasını cezbedici buldu. Genelindeki anlatım özelliklerine dair de aklında birçok soru oluştu. Bu meraktan hareketle doktora tez çalışmasını yapmak üzere ‘Seyahatnâme’ye odaklandı. Evliyâ’nın eserinde yineleyerek vurguladığı kimi başlıklarla, okurun dikkatini özellikle bazı anlatı kategorilerine çektiğini fark etti. Bu kategorilerden biri de yapıtın kurmaca boyutunu ve Evliyâ’nın ‘hikâye anlatıcı’lığını çarpıcı biçimde öne çıkaran ‘acayib ü garayib’ yani ‘acayiplikler ve gariplikler’e dair anlatılardı. Diniz, ‘Evliyâ Çelebi’nin Acayip ve Garip Dünyası’ adlı kitabında, Evliyâ Çelebi’nin 17’nci yüzyılda Osmanlı’nın düşünce yapısına, toplumsal ve kültürel yaşamına ışık tutan eseri ‘Seyahatnâme’yi değerlendiriyor.

Evliyâ Çelebi’nin hikâyeciliğini nasıl yorumlarsınız?

Evliyâ Çelebi’yi sözlü kültürden beslenen ve aynı zamanda sözlü kültürü besleyen bir ‘hikâye anlatıcısı’ olarak değerlendiriyorum. Osmanlı kültürünün bir ‘sohbet’ yani ‘meclis’ kültürü oluşunu göz önünde bulundurduğumuzda, Evliyâ’nın, seyahatleri sırasında bulunduğu meclislerde, bütün dikkatleri üzerinde toplayacak biçimde her konuda anlatacak bir hikâyesi vardır. Böylesine zengin bir repertuara sahip olması, onun hevesli ve sürekli gözlem gücünden, buna eşlik eden keskin bir hafızadan ve son derece zekice kurgulanmış eğlenceli bir söylemi sunma becerisindendir.

Seyahatnâme, onun seyahatlere çıkmadan önceki yaşamından parçalarla beraber 51 senelik seyahat anılarını, dönemin sosyo-kültürel tarihini ve efsanelerini anlatıyor... Evliyâ Çelebi’nin bunu yapmasındaki amaç neydi?

Kendisini ‘seyyah-ı âlem ve nedim-i beniâdem’ (dünya gezgini ve insanoğlunun dostu) olarak nitelendiren Evliyâ, bir yandan onlarca yıla yayılan seyahatlerinin kaydını sunarken, eş zamanlı olarak kendi yaşam öyküsünü de aktarır. Dolayısıyla anlatılan birçok mekânın, olgunun ve olayın belgesel nitelikteki bilgisi, anlatıcısının o anki bakış açısıyla oluşturulmuş bir hikâyeyle sarmalanmış ve zenginleştirilmiştir. Bu noktada, ‘Seyahatnâme’ Osmanlı zihniyetinin edebî düzlemde muazzam bir örneği olarak karşımıza çıkar; birçok anlatı türünü ve farklı söylem biçimlerini içermesiyle de hem edebiyat hem de kültür araştırmaları için ayrıcalıklı bir eser.

17-04/29/kar02-kapak.jpg

Seyahatnâme’deki gerçek ile kurmaca bölümleri arasındaki ayrım nasıl yapılıyor?

Açıkçası özellikle edebiyat ve kültür araştırmacıları olarak böyle bir ayrım yapma çabasının ‘Seyahatnâme’deki zihniyeti anlamamızı engellediği kanaatindeyim. Çünkü bizim ‘tarihsel’ ve ‘sanatsal’ gerçeklik arasında kurduğumuz karşıtlık, 17’nci yüzyıl Osmanlı kültürü için geçerli değil. Buradan hareketle, Evliyâ’nın içinde yaşadığı toplumda, gerçek ve kurmacanın, belgesel nitelikteki bilgi ile hikmetin -eğer ayrılıyorsa- birbirinden hangi sınırlarla ayrıldığını bilmemiz gerekir. Dönemin bilgi aktarış geleneğinde mitolojik, efsanevi ya da rivayete dayalı anlatılarla gerçekliğe dayalı bilgiler aynı düzlemde sunulmaktadır. Her hikâye anlatıcısı gibi Evliyâ Çelebi de bilgiyle yaşantı arasına mesafe koymaz; mimari yapılar ya da coğrafi yerlerle ilgili bilgi aktarırken belgesel özelliklerin yanında insan yaşantısıyla ilişki kuran ve sözlü bellekte hâlâ işlevi olan hikâyeleri de beraberinde sunar.

Evliyâ Çelebi seyahatlerine başlayınca, onu sizce en çok şaşırtan nedir? Var mı böyle anısı?

Evliyâ Çelebi, ‘acayip ve garip’ başlığı altında anlattığı birçok hikâyeyi ‘şaşkınlık’ duygusunu vurgulayıp paylaşmak için aktarıyor.  Bu anlatıların içinden birini seçip en şaşırtıcı gözlem ya da deneyimi diye tespit etmek çok güç. Yine de bazı başlıkları öne çıkarmak gerekirse, yabancı kültürlere dair ilk kez karşılaştığı inanç ve ritüellere karşı duyduğu şaşkınlık ve sorgulama hevesi doğrudan bir okur olarak size yansıyor. Bunun yanında sanat ve teknolojiye dair yeniliklerle karşılaştığındaki samimi heyecanı ve hayranlığı da kaydetmeye en çok değer gördüğü anlatılardan oldukları izlenimini veriyor.

EĞLENDİRİCİ ÜSLUBU ‘MUCİZELER’DE

Cadılar, sihir, tılsımlar, ucubeler... Evliyâ, neden kurmacaya başvuruyor?

Seyahatnâme’de özellikle ‘acayip ve garip’ başlığı altında toplanan rüya alametleri, tılsımlar, sihir ve simyayla ilgili olağanüstülük ve mucize hikâyeleri, Evliyâ’nın eğlendirici üslubunun en çok öne çıktığı anlatılardır. Bunun nedeni, belki de hikâye anlatıcısının artık kurmacanın özgürleştirici alanına girmiş olması, okurunun da bu anlatılarda kendisinden edebî yaratıcılığını ispatlayacağı türden bir aktarım beklediğini düşünmesindendir. Anlatıcı ve okurun ortak hedefi, bu oyundan mümkün olduğunca keyif almaktır. Bununla birlikte, Evliyâ Çelebi, her ne kadar hikâye anlatıcılığının sınırlarını zorlayan türden kurmacalarla bu anlatıları aktarsa da ne ‘tılsım’, ne ‘sihirbaz’lar ne ‘cadı’lar ne de ‘ucube’ler onun döneminde gerçeklik dışına itmiştir.

RÜYA ANLATILARI KÜLTÜRÜN BİR PARÇASI

Rüyaların ve kehanetlerin Osmanlı toplumundaki önemi nedir; yaşam tarzını veya kişisel amaçları belirler mi?

Rüya anlatılarını Osmanlı kültür hayatının ve Osmanlı edebiyatının doğal bir parçası olarak değerlendirebiliriz. Özellikle biyografi yazımında bir anlatım aracı olan rüyaların hem anlatımı hem de yorumlanmasında, edebî zevk ve incelikle işlenmiş son derece sıkı kurgularla karşılaşmaktayız. Rüya anlatılarının yapılacak bir savaşa ya da fethe dair bütün bir devleti ilgilendirecek tarihî dönüm noktalarıyla ilgili kaygı ve beklentileri dile getirmenin yanında, tek bir insanın özel yaşamındaki kişisel korku ve özlemlerini de yansıtması -tarihsel kayıt diye kabul edilen belgelerde nadir ulaşılabilecek- ‘insan’ hikâyesiyle yüzleşmemizi sağlar.

Alıntı:http://www.karar.com/hayat-haberleri/celebinin-alametleri-doktora-tezinde-464821

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum