İlk devşirme atletimiz: Ömer Besim Koşalay

Seçici gözler, 13 Ağustos’a kadar Londra’daki Dünya Atletizm Şampiyonası’nda olacak. Türkiye de bu yıl rekor katılımla pistte. 27 atletimiz yarışıyor, 10’u devşirme ve bazıları favoriler arasında. “Devşirmeli mi, devşirmemeli mi” konusu yine gündemde. HT Pazar'dan Ece Ulusum, Afrika kökenli ilk devşirme atletimiz Ömer Besim Koşalay'ı yazdı

İlk devşirme atletimiz: Ömer Besim Koşalay
06 Ağustos 2017 - 09:36

Sultan Abdülmecid Yıldız Sarayı’nda dolaşırken bir at tarafından ansızın ısırılır. Yaralıya serum verilmesi gerekmektedir ancak sarayda bulunamaz. Saray tabibi, Nişantaşı’nda bir eczane söyleyip etrafındakilere “Koşun, hemen yetiştirin” der. Faytonlar yola çıkar ama sarayda kâtiplik yapan Ömer Besim fırlayıp herkesten önce getirir... Koşarak!

Ben bu satırları yazarken, Kenyalı milli atletimiz Polat Kemboi Arıkan, Londra’da erkekler 10 bin metre final koşusuna hazırlanıyor. Dünya Atletizm Şampiyonası’ndaki milli sporcularımızın kadınlarda 7’de 2’si, erkeklerde 20’de 8’i devşirme. Türkiye’nin ilk devşirme atletiyse tam bir efsane.

BİR DE VAKTİNDE YÜRÜSEYDİ!

1980’lerde yayımlanan Popüler Tarih Dergisi’nde yazılana göre, Sultan Abdülmecid bu olay üzerine Ömer Besim’e bir madalya verir. O genç kâtip, daha sonra Cumhuriyet’in ilk yıllarında ülkemizi dünyada temsil eden ilk devşirme atlet Ömer Besim Koşalay’dır. Ömer Besim’e bu soyadını da hızından hareketle dönemin TBMM Başkanı Kazım Özalp verir. Hayatında da bunun gibi daha ne acayip olaylar vardır...

Ailesi Afrika kökenli olan Ömer Besim, 1899’da İstanbul’un Aksaray semtinde dünyaya gelmiş. Bırakın koşmayı, 6 yaşına kadar yürüyememiş. Yani Forrest Gump’ın çocukluğu gibi... Ayakları açıldıktan sonraysa yerinde hiç durmamış. Gerçekten! Her yere koşarak gidiyormuş. Hatta babasının bir gün “Ya vaktinde yürüseydi, neler olurdu?” dediği bile rivayet edilir.

SON DURAK ATLETİZM

Hatırlayan, bilen var mı emin değilim ama Meydan Larousse Ansiklopedisi’nde adına ayrılan sayfada Ömer Besim Koşalay’ın birçok spor dalında kazandığı başarılar uzun uzun anlatılıyor. Atlet olmadan önce çok sayıda spor dalıyla ilgilenmiş. Başta ‘A milli’ sporumuz güreşi denemiş, dahası 1917’de 52 kiloda İstanbul Şampiyonu olmuş. Güreşten sonra da ‘B milli’ futbola meraklanmış. Önce Vefa, ardından da Galatasaray’da sol açık olmuş, ki şu anda da Sarı-Kırmızılılar’da o mevkiye adam aranıyor galiba... (Ve Londra’dan sonra Usain Bolt’un bonservisi elinde!)

Ancak Ömer Besim’i bu da kesmemiş, Galatasaray’da 23 yaşında atletizme başlamış. Daha ilk yılında, 1922’de 1500 metrede Türkiye rekorunu kırmış. Sonraki 13 yılda pistte ve krosta 6 branş, 29 rekor.... Bu rekorlardan 4’ü Milli Takım forması altında... O vakit gazeteler “Rekor kırma rekorunu da kırdı” diye başlıklar atmış.

KOŞALAY’IN KIRMIZI EŞOFMANI

Ömer Besim’in Türk sporuna attığı imza bunlarla sınırlı değil. Hababam Sınıfı’nda Badi Ekrem’in üzerinde ikonlaşmış, pazarda bile bu adla satılan “kırmızı eşofman” konseptini ülkeye getirip ilk giyen de Ömer Besim Koşalay. Anlatılanlara göre 1924 Olimpiyat Oyunları’na katılan Koşalay, Paris sokaklarında dolaşırken bir mağazada eşofmanları görür. Türkiye’de bulunmayan bir modelin kırmızısını alır. Ülkeye döndükten sonra antrenmanlarda giyer, zamanla onunla özdeşleşir. Böylece yurtdışına giden eşe dosta kırmızı eşofman sipariş edilmeye başlanır. Bu sebeple, yaşama gözlerini yumduğu 1956 yılından bu yana “Ömer Besim Koşalay Kırmızı Eşofman Kros Yarışları” düzenleniyor.

Bu konuya bir parantez açalım. Bir zamanlar çok ilgi olan etkinlik şimdilerde unutulmaya yüz tuttu, çünkü Atletizim Federasyonu bu yarışı kros klasmanından çıkarıp Milli Takım seçmelerinde yetkinliğini de kaldırdı. Geçen yıl İstanbul’da Olimpiyat Stadı’nda 61’incisi düzenlenen yarışta 4 kişi vardı. Kadınlar grubunda 1 yarışmacı olduğundan, tek başına koşup madalyasını aldı. Böyle uzun bir hikâyesi olan etkinlikleri unutmakta üstümüze yok!

 

GALATASARAY’DA YÖNETİCİ

Paris’ten sonra olimpiyatlara odaklanan Koşalay, 1928’de Amsterdam Olimpiyatları’na da katıldı. Ancak bu sefer işler iyi gitmedi. 800 metre seçmelerinde İngiliz atlet Douglas Lowe ile yarışırken ağır bir sakatlık geçirdi. Lowe, o eski model çivili ayakkabısıyla sözde yanlışlıkla Ömer Besim’in ayağına basınca yarıştan çekilmesine neden oldu. Ve İngiliz atlet altın madalyayı kaptı. O dönemde “Koşalay sakatlamasaydı altın madalyayı kesin alırdı” diye epey konuşulmuş, yazılıp çizilmiş. Bizimki de “Ülkemi temsil ederken yaralandım. Bu onur bana yeter” demiş. Ama uzun süre bu olayı unutamamış olacak ki Ömer Besim iyileşirken ayağındaki yaranın kabuklarını bir kibrit kutusunda saklamış...

Milli atlet bir süre daha koşmaya devam etse de performansı eskisi gibi olmadı. 1935’te emekli oldu. Yine de spordan uzaklaşmadı. 1936 Berlin Olimpiyatları’nı bu sefer Cumhuriyet Gazetesi muhabiri olarak izleyen Ömer Besim, böylece gazeteciliğe adım attı. Diğer yandan Galatasaray Spor Kulübü’nün amatör spor dalları başkaptanlığını yaptı, yönetim kurullarında görev aldı. Ama ah işte, Amsterdam’da o altını da alabilseydi!

‘İSTER DEVŞİRME DEYİN, İSTER İTHAL, İSTER YERLİ...’

Geçen olimpiyatlardan sonra Avrupa basını da devşirme sporcu konusunu epey eşeledi. Yazılarda çoğu kez varılan sonuç ilginç: Afrika asıllı sporcuların Avrupa’da yarışmalara katılması ve kahir ekseriyetle de kazanmaları, Avrupalı sporcuların moralini bozduyormuş. Şu an Dünya Atletizm Şampiyonası’nı Londra’da takip eden HT Spor’dan Murat Ağca, “Atletizm bireysel bir spor ve en iyi zamanı yapanlar şampiyonalara katılma hakkı elde ediyor. Orada da en iyi dereceyi elde eden kazanıyor. Bu nedenle devşirme sporcuların kimsenin önünü kestiğini düşünmüyorum” diyor. “Türkiye’de yetişen bir sporcu eğer başka ülkeden gelen sporcudan daha iyi bir derece yaparsa, zaten kimse onun yerini alamaz.” Eski Gençlik ve Spor Genel Müdürü, HT Spor yazarı Mehmet Atalay da “İster devşirme deyin, ister ithal, isterseniz yerli... Hangi sporcuyla olursa olsun elde edilen başarı çok büyüktür ve alkışlanır. Türk bayrağının ve İstiklal Marşı’nın gövde gösterisidir” şeklinde değerlendiriyor konuyu.

Daha sonra doping gerekçesiyle geri alınan madalyalar hariç, Dünya Atletizm Şampiyonası’nda bugüne kadar 2 madalya kazandık. 2003’te 1500 metrede Süreyya Ayhan gümüş madalya, aynı yıl Güney Afrika asıllı milli atletimiz Karin Melis Mey uzun atlamada bronz madalya aldı.

ŞAMPİYONADA ONLARI İZLEYECEĞİZ

Dünya Atletizm Şampiyonası’nda yer alan devşirme sporcularımızın da ilginç hikâyeleri var. Kimisi kilolu ya da yeteneksiz diye kendi ülkesinde takımdan kovulmuş, kimisi de kaderini ezip geçmek zorunda kalmış. İşte onlardan bazılarının hikâyesi ve başarıları...

JAK ALİ HARVEY

Eski adı Jacques Harvey. 1989’da Jamaika’da doğdu. Anne ve babası şiddetli geçimsizlikten boşandı. Küçücükken bile atlet olmayı hayal eden Harvey’in önündeki en büyük engel babasıydı, çünkü din adamı olmasını istiyordu. Ama vazgeçmedi, 19 yaşında evden çıkıp koşmaya başladı, bir daha da dönmedi. Jak Ali, 2012’de ENKA Türkiye’ye getirdi ve milli atletimiz oldu. Harvey halen, 100 metrede 9.92 ve 4x100’deki 38.31’lik derecesiyle Türkiye rekorlarının sahibi.

RAMİL GULİYEV

Usain Bolt’un katılmayacağı 200 metrede koşacak Ramil Guliyev, en büyük madalya umutlarımız arasında. 200 metrede Bolt’tan sonra en hızlı atlet. Gelişi Türkiye ile Azerbaycan arasında gerginlik yaratsa da Fenerbahçe 2010’da Guliyev’i kadrosuna kattı. 2011’de Türk vatandaşlığına geçti. Rusya ve Katar’dan da vatandaşlık teklifi gelmişti, onun tercihi Türkiye oldu. Uluslararası atletizm federasyonlarına şikâyetler edildi, hatta başka bir ülke adına yarışırsa vatandaşlıktan çıkarılacağı söylendi. Bu gerginlikler başta hızını kesti, Türkiye adına 2012 Dünya Şampiyonası veya Londra Olimpiyatları’nda yer alamadı ama bu yıl 9.97’lik derece ile 100 metreyi 10 saniyenin altında koşan üçüncü beyaz atlet oydu. Ayrıca 200 metre Avrupa gençler rekoru ve 60 metrede ulusal gençler rekorunun da sahibi...

YASMANİ C. ESCOBAR

Küba asıllı atletin hikâyesi antrenörünün onu “Yeteneksiz” diyerek takımdan atmasıyla başladı. Gece gündüz çalışıp kendine yurtdışında bir kariyer yaptı. ENKA’ya bağlı Escobar, 2015’te Türk vatandaşı olarak katıldığı ilk dünya şampiyonasında 400 metre engellide rekorla finale kaldı. 2016 Avrupa Atletizm Şampiyonası’nda erkekler 400 metre engelli finalinde altın madalyanın sahibi oldu. 2016 Yaz Olimpiyatları’nda, 400 metre engellide üçüncü olup bronz madalya kazandı.

YASEMİN CAN

Kenyalı Vivian Jemutai oldu Yasemin Can. Kilolu diye takımdan dışlanan sporcu ENKA’dan Önder Bilen’in keşfi... Can, bu yıl Avrupa Salon Şampiyonası’ndaki 8:43.46’lık 3000 metre performansıyla gümüş madalya kazandı. Sporcu bu derecesiyle kadınlar 3000 metre salonda Türkiye rekorunun da yeni sahibi oldu.

POLAT KEMBOİ ARIKAN

Kenyalı sporcu 2011’de Türk vatandaşlığına geçti. Uluslararası turnuvalarda yarışmak için 2 yıl beklemesi gerekirken Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği’nin izniyle, 2012 Dünya Salon Atletizm Şampiyonası’nda Türkiye adına yarıştı. Türk olmaktan gurur duyduğunu sıklıkla söyleyen atlet Londra’da bizi temsil ediyor.

Kaynak:http://www.haberturk.com/spor/diger/haber/1588575-ilk-devsirme-atletimiz-omer-besim-kosalay

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum