Tamer BÜKÜLEN

Tamer BÜKÜLEN

[email protected]

SÂMİHA AYVERDİ'NİN MANÂ İKLİMİ TESİRİ İLE HÂL DURAKLARINDA DÖRT NEFES

22 Mart 2021 - 12:52 - Güncelleme: 22 Mart 2022 - 17:31

SÂMİHA AYVERDİ’NİN MANÂ İKLİMİ TESİRİ İLE HÂL DURAKLARINDA DÖRT NEFES

22 Mart 1993 sonrası günler içinde günlerden bir gün…

Fatih semti ve Hırka-i Şerif.

Çemberlitaş tarafından gelip Edirnekapısı’na doğru uzanıp giden yol boyundaki ağaçlar yıllardır hüzünlü. Sâmiha Ayverdi’nin pek çoğuna dokunmuşlukları var. İşte her ağaca gösterilen o alâka şimdi yok ve ağaçlar her rüzgâr çıkışında inlemelerini ve her sakin günde düşünen bir derviş gibi hâllerini herkese duyurmak ister gibiler.
Peki, o dokunuş insan ruhuna olursa ne olur hiç düşündünüz mü?
İşte onun o dokunuşlarından dört çiçekli bir demet. Hisseden, dizi dibinde oturmuş manâ ikliminden rayihalar talep eden bir can. Çiçeklerin rengi onun gönlünden, vuslat hocalarından  Peygamberimiz ve Cemâlullah’a.

Şimdi dinlenmişliğe hasret bir duyguyla çiçeklerin nazenin ve dahi hoş kokulu hâlleriyle duraklarda biraz nefeslenelim.

Birinci durak gül:
Aşk gönlün amelidir ve sen sana arif olmadan hayata arif olamazsın.

İkinci durak sümbül:
Ben her daim yeniden doğarım
Ama kökümde yaşarım gönlümce.

Üçüncü durak hanımeli:
Biz gönlümüzü Allah için engin kılmazsak, imanımız dar bir alana sıkışır. Bu sıkışıklık ancak gönüllere tevhit nuru ile dolacak hikmetlerle genişlik kazanır ve yok olur. O engin gönlün ile işleri O’na bırak, olanlardan ve yapılanlardan kendine bir pay çıkarma. Dik dur. Nefsine haddini aştırma. Onu pek çok şeyini kaybetmiş biri gibi, iflâs elin ve ayağınla ez. Ancak O’nun kapılarını açarsan, seni senden alabilecek halk kapılarını kapayabilirsin.   

Dördüncü durak yasemin:
Ben Âdem’in mektebine yazıldım
Velim bir evliyadır bilirim tanırım
Nice hocalar gördüm teslim oldum
Marifet denizinde yok oldum
Öğrendim ilmin hakikatini bilindim
Eşyanın hakikati ile silkindim
Bildim arifin derdini
Hocam tuttu elimden
Gösterdi hiçlik merdini
Nokta koydu son cümleye
Bitirdi son dersini.

Şimdi gözlerinizi bir an için kapatın, bu dört çiçeği hayâl edin, koklayın ayrı ayrı ve her çiçeğe dokunduktan sonra yukarıdaki dört durakta tekrar nefeslenirken, manâlar belki daha da derin anlamlar kazanacak ve güzelleşecektir. Güzele ulaşmak herkes için bir haktır. Zira “Allah güzeldir ve güzeli sever.”

Sizi her an gönlümüz ile ziyaret ediyoruz ama şu an, eşyanın tabiatına uygun bir tarzda, Merkez Efendi Kabristanında dostlarınızın yanı başında bizi beklerken hayâl ediyor, selâmımızı veriyor ve ziyaretimizin kabûl görmesini niyaz ediyoruz. Anlayabildiklerimizin bir nişanesi olarak elimdeki hâl duraklarından bir çiçek demetini kabrinize bırakıyorum.

Yıllarca görüştüğümüz evinizin önünden geçerken mekânın etrafa yaydığı uhrevi rüzgârdan böyle etkilendik. Hasretin kalemlere doğruluk ve adaleti yazdırabilmesi için gayret kuşakları bellerden hiç çıkmasın. Sizin gibi gönüle sahip kalemler hep var olur dileriz. Eserlerinizin varlığı insansılara insanlık dersi için her an hazır ve nazır beklerken örnek kişilikleriniz her zaman örneğimiz olmalıdır.
Son sözü kendilerinin şu deyişi ile dile getirelim;
“Bilmem ki, aslında dost ve ikiz yaratılmış, şu birbirini tamamlayıcı madde ile manânın ne diye arasını açar, açar da kimsenin edemeyeceği düşmanlığı kendimize ederiz. Bu âlemde, kendi kendinin cahili olana, kendinden büyük düşman, kendi kendini bilene de, kendinden sadık dost varmıdır?”

Layık olanları unutmamak dileği ve umuduyla çünkü “unutmak değil, umut çaresizliğin çaresidir”.
Her kalemin kıymetini bilenlerden olalım.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum