Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

SEZAİ KARAKOÇ'A DAİR…

07 Kasım 2011 - 08:30 - Güncelleme: 17 Ekim 2020 - 16:55

                SEZAİ KARAKOÇ’A DAİR…

         NACİ YENGİN

              Her ne kadar basına az yansısa ve insanlardan uzak tutulmaya çalışılsa da o yine de Sezai Karakoç’tur!

     Sezai Karakoç isinin geçtiği her satır ilgimi çeker ve merak uyandırır bende.

            2011yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü, edebiyat dalında Sezai Karakoç’a verildi.

            Bu haber birçok insan için çok fazla bir anlam ifade etmese de onu tanıyan ve onun en azından bir şiirini, bir kitabını okuyanlar için farklı bir anlam taşır.  İnsanda meydana getirdiği anlamların da bu anlamın tarifi mümkün değildir.

            Türkiye’de nitelikli edebiyat alanında fikir yürütenler ön plana çıkarılmıyor! Bunun pek çok nedeni var kuşkusuz. Ancak temel mesele sanırım milleti bu değerlerden ve eserenlerinden; ortaya koydukları düşüncellerden uzaklaştırmak olsa gerek!

            Sezai Karakoç düşünceleriyle, hayat tarzı, kurmuş olduğu farklı ve birçok insan için medeniyetin köklü dinamiklerinden gelecek medeniyetin temellerini atmaya çalışan büyük bir değerdir.

Değerlerin ön plana çıkarılması geçiş döneminde bulunan bir ülke ve devlet için ancak bu kadar zaman sonra olabiliyor demek ki! Bu bir serzeniş ve bir eleştiri olduğu kadar bir durum tespitidir de. Zira Türkiye gibi köklü bir medeniyet geçmişi bulunan ve bu medeniyeti geleceğe taşıyabileceğine inanılan bir ülkeden çıkmış kaç düşünce adamı vardır Allah aşkına!

            Mısır, Cezayir, Pakistan, İran… gibi ülkelerde dünya çapında tanınmış düşünce adamlarına rastlanabilmekteyken Cumhuriyet sonrası Türkiye’den dünya çapında düşünce adamlarının çıkmamış olması ciddi olarak sorgulanmalıdır.

            Sezai Karakoç daha çok “Mona Rosa” şiiriyle tanınır… Zira bu şiir bir aşkı bir ayrılığı ve bir sevgiliye duyulan özlemi anlatır şeklinde düşünülür. Hâlbuki bu şiir aynı zamanda geleneksel Türk şiirinin devamı niteliğinde ele alınabilir… Bir arayışın bir medeniyet sorgulayışının şiiri olarak da ifade etmek mümkündür “Mona Rosa”yı.

            Ahmet Hamdi Tanpınar boşuna serzenişte bulunmuyor insanların kendi düşüncelerini kullanırken kendisinden bahsetmemesini! Sezai Karakoç’ta böyledir. Birçok edebiyatçıya, yazara ilham vermiş ancak insanlar onun adını kullanmaktan bazen çekinmiş, bazen de özellikle kullanma gereği duymamışlardır.

            Sezai Karakoç’un Türkiye’nin gündeminden uzak tutulması bilinçli bir seçenekti Türkiye’yi yöneten bazı güçler için. Ancak her türlü düşünce kalıplarının serbest olmaya başlayacağı önümüzdeki dönemde Sezai Karakoç gibi pek çok değerin adeta yeniden keşfedilircesine ortaya çıkacağını; insanların, medyanın ve edebiyat çevrelerinin ilk sıralarında Sezai Karakoç gibi edebiyatçılara yer vereceğini düşünmekteyiz.

            Mesela Nazım Hikmet, Aziz Nesin gibi yazarların eserleri pek çok dile çevrilmişken Sezai Karakoç, Rasim Özdenören, Necip Fazıl, Mehmet Akif Ersoy gibi medeniyet taşıyıcısı rolünü üstlenmiş yazarların eserlerinin kaçta kaçının başka dillere çevrildiği merak konusudur! Ve bu planlı, bilinçli bir devrim mantığı tezahürü olarak karşımızda durmaktadır!

             Bu açıdan bakıldığında Sezai Karakoç’a verilen Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük

Cumhurbaşkanlığı ödülü merkeze karşı çevrenin, insan merkezli bir yönetimin ya da merkezkaç güçlerin halka doğru yaklaşımın bir tezahürüdür bir yönüyle!

            Günümüz insanının içine düştüğü medeniyet çıkmazını son dönemde sağlıklı cevaplar vererek anlamlandırabilen ve insanlığa yeni bir çıkış yolu gösteren ender insanlardan birisidir Sezai Karakoç.   Onun ortaya koyduğu insanlığın çıkış yolunu aydınlatan düşünceleri önümüzdeki yıllarda daha çok konuşulacak, tartışılacaktır.