Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

İLKBAHAR:HIDRELLEZ MEVSİMİ

06 Mayıs 2011 - 23:10

 

 

HIDRELLEZ MEVSİMİ: İLKBAHAR

            Mayısın ilk haftası oldu mu çoluk çocuk, genç ihtiyar demeden herkes kırlarda, bayırlarda akarsu kenarlarında eğlenceler düzenlerdi.

            Hıdrellez dediğimiz ancak son yıllarda unutulmaya yüz tutmuş geleneklerimiz vardı.

            Günler öncesinden hazırlıklar yapılır nişanlılar, evliler, bekârlar… o  tertemiz günü beklerdi.

Mesire yerleri cıvıl cıvıl olur tabiatın rengârenk ahengine insanların kıyafetleri uyum sağlardı.

            Daha önceleri yazmış olduğum hıdrellezle ilgili ansiklopedi maddesinde hıdrellez geleneğimizi bu kadar öveceğimi söyleseler inanmazdım! Zira o yıllarda daha içten, inanmış bir İbrahim edasıyla bakamamıştım geleneklerimize.

            Cümlelerim daha sert ve kışkırtıcı- ötekileştiriciydi.

O yıllar gençlik yıllarımın ucu sivriltilmiş kalemiyle referanslarım gelenekleri yok edici özellikler taşıyordu…

Şimdilerde öyle mi ya… Nerede gelenekle ilgili bir gelişme görsem kulak kesilir oldum. Yaşlanıyor muyuz yoksa ey ilkbahar!

Hıdrellez geleneği birçok toplum ve coğrafya da görülen bir tür inanış biçimi olageldi bu güne dek.

Türkler arsında yaygın olarak kabul hıdrellezle ilgili inanış biçimi birçok milletten daha farklı daha durum arz ediyor. Bu inanışa göre:

Hızır ve İlyas (a.s)'ın buluşarak sohbet ederler ve bu günlerde vakitlerini Allah yolunda olmanın ve birlikteliklerinin verdiği sevinçle kuvvet bulurlardı.

 Hızır (a.s)'ın Allah'ın lütfu ile dolaştığı yerde yeşillikler çıkar ve çorak yerler çiçeklere bezenirdi. İşte bu olaya dayanarak  halk zamanla bu günlerde buluşup Hızır ve İlyas (a.s) ın geleneğini sürdürmek amacıyla bu tür özel anlarda dua günleri tertip eder olmuş.

 Ancak bu inanış zamanla aslî hüviyetinden çıkarılarak günümüzde olan şekliyle Hıdrellez adını almıştır.

Hızır ve İlyas peygamberlerin isimlerinin birleştirilmesinden türetilen bir isimdir hıdrellez.

 Günümüzde kullanılan manası ise; insanların kıştan kurutuluşlarının bir işareti ve bahar güneşinden faydalanma, piknik yapma, stres atma, eğlenme, nişan- düğün sünnet törenleri tertip etme, uğursuzlukları giderme, adak adama,  dilekte bulunma gibi düşünceleri gerçekleştirme amacıyla gelenekselleşen "bahar bayramı" inancıdır…

Türkistan’dan uzak doğuya, Mezopotamya, antik Yunan uygarlığına kadar geniş bir coğrafyada kutlanan Hıdrellez benzeri ritüeller insanları birleştirmeye-kaynaştırmaya devam ediyor…

Edebiyat ve sanatımıza ilham veren Hıdrellez geleneğimiz üzerine az kalem oynatılmamış…

Daha çok kurtuluş ve günahlardan arınarak baharla birlikte temiz bir hayata yelken açmak şeklinde insanların hafızalarında yer etmiştir.

“Uçurumun kenarındayım Hızır
Ulu dilber kalesinin burcunda
Muhteşem belaya nazır
Topuklarım boşluğun avcunda
Derin yar adımı çağırır
Dikildim parmaklarımın ucunda
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Uçurumun kenarındayım Hızır
Civan hazır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır”
şekliyle Ömer Lütfü Mete’nin ‘Gülce’ şiirindeki satırlarda yerini almıştır.

Bir de Sezai Karakoç edasıyla söylemek gerekirse ‘Hızır’la Kırk Saat’ geçirmek

 isteyen insanların bir arayışıdır Hıdrellez…

“Kıyamet gününden önce
Hızır çekilecektir yeryüzünden
Sonra yeşillikleri yaylaların
Eski zaman duvarları gibi yükselen çınarların
Çinilerin minyatürlerin duayı ansıtan boyaların”

“Karıncalarda hikmet suskunluğu
Barışı ve çalışkanlığı sağduyunun
Derleniş toparlanış diriliş saati
Geldi”

                Hıdrellez ve Hızır inancı milletimizin binlerce yıldır sürdüre geldiği gelenekse eğer, bunun söküp atılması değil aksine yaşatılması için çaba sarf edilmesi gerekir.

İlkbahar, saflığın, yeniden yeşermenin öteki adıdır biraz da…

Hıdrellezle gelen bereketin mevsimidir İlkbahar…