Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

Dede Niyazi ve Dede Mehmet’e Dair Hatıralar

30 Aralık 2019 - 20:28

Dede Niyazi ve Dede Mehmet’e Dair Hatıralar

Naci YENGİN

www.tarihistan.org

27 Ağustos 2018 tarihinde Manisalıların yakından tanıdığı Tezcan Karadanışman’la Dede Niyazi ve Dede Mehmet hakkında konuştuk.

 

Dede Niyazi ve aile fotoğrafı (Dede Niyazi’nin torunu, Dede Mehmet’in Kızı Duha Baran arşivi. NY)

 

Tezcan Karadanışman, Dede Niyazi ile ilgili “Dede Bektaşi’dir. Dede’ye herhangi birisi muziplik yapmak isterse bir tavşan kuyruğunu göstermesi yeterlidir. Çünkü Dede’nin tavşanlara alerjisi vardır. Dede Niyazi küfürbaz bir insandır. Ancak onun küfürleri kimseye dokunmaz. Herkes Onun küfürlerini hoşgörü ile karşılardı.” şeklinde başlıyor konuşmasına.

Dede Lokantası

“Dede Niyazi kekeme bir insandır. Konuşurken kekeleyerek konuşur. Dükkânı Taşçılar Mescidinin karşısında şimdilerde anahtarcı olan yerdeydi. İki dükkân yan yana idi. Birisi mutfak olarak kullanılır birisinde de yemek yenirdi. Beş, altı merdivenle çıkılırdı dükkâna. İki kapısı vardı. İki dükkân L şeklindeydi.

Dede Niyazi bembeyaz bir aşçı önlüğü giyer, başına beyaz bir aşçı şapkası takar ve heybetli görünümü, uzun aksakalı ile tipik bir Bektaşi dedesini andırırdı. Bıyıkları ağzına süzgeç yapacak kadar uzundu ve dikkat çekiciydi.

Sultan Camii Müezzinine kafayı takmasın

“Sulta Camii müezzini vardı. Çok muhterem bir insandı. Her seferinde rahmetle anarım. Aynı zamanda gassaldı. Cenaze yıkardı. Yanlış hatırlamıyorsam adı Tahir’di. Uzun boylu olduğu için ona Uzun Tahir derlerdi. 1940’lı yıllarda olması gerekir ben çocuktum. Ben 1937 doğumluyum. Sanırım 1945’li yıllardaydı.

Tahir Hoca cenaze yıkayıcısı olduğundan Dede Niyazi onu “akbaba” gibi görürdü. Sanırım Dede Niyazi kendisini de Tahir Hoca’nın yıkayacak olmasına kızardı. Tahir Hoca Dede Niyazi’nin yanından her geçtiğinde Dede Niyazi Tahir Hoca’ya “Ulan akbaba. Nereye gidiyorsun!” diye bağırırdı.

Atatürk’le Dede Niyazi’nin Hatırası

“Ancak Dede Niyazi deyip de geçmemek gerekir.

Aşçıların piriydi.

Manisa’ya gelenler, Manisa’nın kalburüstü eşrafı Dede Niyazi’nin dükkânında yemek yerdi. Şimdilerde yıkılmış ve yerine emniyet müdürlüğü binası(esi) yaptığımız evde kalırdı.

Atatürk Manisa’ya geldiğinde şimdilerde yıkılıp emniyet müdürlüğü binası yapılan Manisa Belediye Başkanı Bahri Sarıtepe’nin evinde kalırdı.

Bahri Sarıtepe’nin evinde Atatürk’e sunulan bir yemek ziyafetinde Dede Niyazi’de bulunmaktadır. Yemekleri Dede Niyazi yapmıştır.

Atatürk yemekleri çok beğendiğini ifade etmiş ve Dede Niyazi’yi iltifatta bulunmuştur.

Dede Niyazi’nin bir özelliği sabah uyandığından itibaren ibriğini yanından ayırmayan birisi olmasıdır. Ayık gezmediği söylenir. Böyle bir anında Atatürk’ün iltifatları karşısında tabakta bulunan pilavdan bir avuç alır ve Atatürk’ün önüne doğru sofraya serper.  Kekeme olarak “Al bakalım, tane tane pirinç. Bu kadar iyi yapan var mı?” diye avucundaki pilavları masaya serper. Paşa’ya ne kadar mahir usta olduğunu bu şekilde anlatan Dede Niyazi Atatürk’ü güldürmüş ve iltifata mazhar olmuştur.

Dede Niyazi’nin Gelini

Dede Niyazi’nin oğlu Mehmet Dede’nin Hanımı vardı. Fatma Hanım teyze. Manisa’da tanımayan yoktu. Nüktedan, hazır cevap, güleç yüzlü aynı zamanda lom sözlü, süzünü esirgemeyen ancak kimsenin darılmadığı bir kadındı.

Uyarı: Yazının yasal hakları yazara aittir. İzinsiz kopyalanamaz, yayınlanamaz.

www.tarihistan.org