Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

BURSA'DA ZAMAN

05 Ekim 2021 - 10:07 - Güncelleme: 05 Ekim 2021 - 21:11

BURSA’DA ZAMAN

Türbeler, camiler, eski bahçeler,
Şanlı hikâyesi binlerce erin
Sesi nabzım olmuş hengâmelerin
Nakleder yâdını gelen geçene

Ahmet Hamdi Tanpınar

 

 
Bursa'da zaman hep bir ahenkle akar.
Eski abidevi mimariden yankılanan sesler; musiki, şadırvandan akan su seslerine karışır.
Zaman donar Ulu mabetlerde, mimarın sesi yankılanır.
Secdelenir yücelere yürekler, çocuklar Umutla kanat çırpar.
Osman Bey Orhan diye seslenir… Tarih akar, zaman durur, mevsimler durur.
Bir Alpin ayak seslerinde, rahvan bir atın kişnemesinde yeniden canlanır çağlar.
***

İnsanların ilk fırsatta tarihi mekânlara neden akın ettiğini hep merak etmişimdir.
Kalabalıkların insanı, modern şehirlerin insanı olduğumuzu ifade etsek te ruhumuz öyle değildir. Ruhumuzu teselli etmek, öze dönmek için farkında olmadan kendimizi tarihin koynunda buluruz.
Nerede saklı, bakir mekân bulsak oraya gitmek için can atarız. Böyle mekânları gözümüz gibi bakmak zorundayız. Ancak ne üzücüdür ki her geçen gün geçmişi bu güne getiren, mekânların, köylerin, kentlerin sayısı azalıyor. Kasabalar gecekondu semtlerine, çarpık beton yığınlarının istilasına uğradı. Bu gidişle mumla arayacağız tarihi köy, kasaba, şehir hatta abidevi mimari yapılarımızı.
İşgal, talan ve yıkım önce zihinlerde başlıyor.
Zihinleri işgal edilmiş insanların tarihle, sanatla, edebiyat ve edeple; insani değerlerle ilgilerinin tek ölçüsü ceplerine girecek para olduysa vay halimize!
Tarihin, sanatın, mimarinin istilasında, kültürün, sanatın, mimarinin korunamamasında ideolojiler arasında fark yok! Hangi zihniyetin insanı olursanız olunuz eğer binlerce yıllık tarihi mekanları rant gözüyle bakıyorsanız sonuç değişmiyor.
Cumhuriyet sonrası birçok tarihi mekânın ortadan kaldırılmasında yanlış restorasyonun büyük etkisi olmuştur. Restore etmek mekânın aslına uygun şekilde koruyarak yaşatmaktır. Günümüzde pek çok tarihi eserin restorasyonunda bunu dikkate alındığını söylemek güç.
Geçen gün bir arkadaş hayıflanıyor. Üç yüz yıllık bir konağa davet edilmiş. Konağın bulunduğu yerleşim yeri birinci derece sit alanı. Bir taşın yerini değiştirmeniz bile mümkün değil! Ancak gelin görün ki restorasyon sonrası eski konaktan eser yok! Konağın kan rengine boyanmış yeni hali müdavimlerini rahatsız ediyor mudur bilemeyiz.
 
Geçen gün Bursa yakınlarında son dönemde herkesin gitmek istediği, gidip fotoğraf çekilip sosyal medyasına koyduğu, konaklarıyla meşhur, Oğuzların Yıldız Han’ın boyundan gelen Türk boyu tarafından 1300’lü yıllarda kurulan Cumalıkızık köyündeydik.
Hafta sonu olması nedeniyle iğne atsan yere düşmeyecek denli kalabalık olan küçücük köy bereket versin koruma altına alınmış. Aksi halde köyden, tarihten eser kalmayacak. Birkaç filim de çekilmiş köyde. İlginin bu kadar fazla olmasında çekilen filmlerin de etkisi var kuşkusuz. Zaman geçirmek mümkün değil. Nefes almak bile zor. Birkaç konak ziyaretinden sonra Osman Beyin huzuruna çıkıp Bursa’da zamanın durduğu abidevi yapılara sığınmakta bulduk çareyi.
Bir yandan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Bursa’da zaman” şiiri aktı, öte yandan Osman ve Orhan Beylerin sesleri çınladı yüzlerce yıl ötelerden. Ulu Camide soluklandık, şadırvanlarında seyrettik âlemi. Seyretti âlem bizi…


 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum