Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

AHMET KABAKLI

11 Şubat 2011 - 14:51 - Güncelleme: 08 Şubat 2021 - 19:14

Bu kısa tatili fırsat bilerek soluğu İstanbul’da alıyorum.

İlk uğrağım olan Küçük Ayasofya’ya doğru dakikalarca yürüyorum.

İstanbul yıllarımda da böyle yapar yorulmak nedir bilmeden yürür yürürdüm.

Ahmet Yesevi Vakfına uğrayıp Erdoğan Aslıyüce ile hasbıhal edip hasret giderdikten sonra çıkıp Sultanahmet’e Türk Edebiyatı Vakfında düzenlenen Ahmet Kabaklıyı anma programına katıldık.

Kimler yoktu ki.

Yavuz Bülent Bakiler, Ayla Ağabegüm, Nevzat Yalçıntaş, Turan Yazgan, Belkıs İbrahimhakkıoğlu… Mehmet Nuri Yardım ve ismini sayamadığım nice dost sima oradaydı.

Ahmet Kabaklı da bu günleri görmeliydi diye düşündüm. Aynı yolun, aynı düşüncenin insanlarının burada toplanıp gönül birliği ederek anma etkinliğine ortak olmaları önemli bir aşamadır ülke adına.

Ahmet Kabaklının Türklük ve İslam algısı Anadolu insanının da bakış açısını, duruşunu yansıtır. Halkın Türklük ve İslamiyet algısının yaşatılması adına Ahmet Kabaklı gibi yüzlerce insan hizmet etti bu ülkede. Ahmet Kabaklının ortaya koyduğu düşünce ve çalışma disiplini daha sonraki nesillerce devam ettirilsin ve bayrak elden ele taşınsın ve bu kutsi yürüyüş  devam etsin aşkıyla yapıldı ne yapıldıysa!

‘Türk Edebiyatı’ başta olmak üzere ortaya koyduğu eserler içerisinde edebiyattan tarihe ve siyasete kadar birçok alanda yazılar yazdı Ahmet Kabaklı.

Hoca Ahmet Yesevi felsefesiyle 20. Yüzyılın son çeyreğine damgasını vuran erler arasında Necip Fazıl, Cemil Meriç, Fetih Gemuhluoğlu, Ahmet Arvasi ve Cemil Meriç gibi isimleri dikkat çeker.

Ahmet Arvasi ve Ahmet Kabaklı’nın çizgisi daha çok Türklük- İslamlık özdeşliği üzerine şekillenmiş gibidir. Ayrılmaz bir bütünün parçalanmasına karşı bir duruşun temsilcileridir onlar. 

‘Vakıf Adam’ olarak bilinen Şeyhülmuharrirîn Ahmet Kabaklı, vefat yıldönümü münasebetiyle kurucusu olduğu Türk Edebiyatı Vakfı’nda anıldı.

Çarşamba Sohbetleri çerçevesinde gerçekleştirilen toplantıda Yrd. Doç. Dr. Erol Ülgen yönetti, İsa Kocakaplan, Belkıs İbrahimhakkıoğlu, Ayla Ağabegüm ve Serhat Kabaklı konuştu. Kabaklı’nın yakın dostlarından Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Prof. Dr. Turan Yazgan ve Prof. Dr. Süleyman Yalçın da hâtıralarını naklettiler.

Çıkışta Mehmet Nuri Yardım Kardeşimin ESKADER’e davetine katılamayacak olmanın sancısıyla İstanbul’dan ayrılmanın engin sızısını yaşadım!

Ahmet Kabaklı, olarak 24 Mayıs 1924 yılında Harput'ta dünyaya geldi. Birçok eser veren Ahmet Kabaklı bir dönem ANAP milletvekilliği yaptı.

Ahmet Kabaklı 8 Şubat 2001 tarihinde Perşembe günü saat 14.20'de Hakkın rahmetine kavuştu. 10 Şubat 2001 tarihinde Cumartesi günü Fatih Camiinde kılınan cenaze namazından sonra Eyüp’te aile kabristanlığında toprağa verildi.

Ahmet Kabaklı görevini yaparak huzur içinde aramızdan ayrılmıştır. Önemli olan onun ortaya koyduğu düşünceleri yaşatacak çalışmalara ağırlık vermektir bu saatten sonra.           

Ahmet Kabaklı Kimdir?

Ahmet Kabaklı, Harput Sarayhatun Camii'nde müezzinlik yapan Kabaklılardan Ömer Efendi ile Pertekli Bölükbaşılardan Münire Hanım'ın oğlu olarak 24 Mayıs 1924 yılında Harput'ta dünyaya geldi. Babasını 1926 yılında daha iki buçuk yaşında iken kaybetti. Babasıyla ilgili hiçbir hatırası olmayan Kabaklı'nın yoksul bir çocukluk ve gençlik devresi başladı. 1931 yılında girdiği Elazığ Numune Mektebi'nde ilk ve orta öğrenimini, lise öğrenimini ise, Elazığ Lisesi'nde 1944 yılında tamamladı. Aynı yıl İstanbul Yüksek Öğretmen Okulunun parasız yatılı imtihanını kazanarak girdiği Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden 1948 yılında mezun oldu.

Mezun olduğu yıl Diyarbakır'da öğretmenliğe başladı. Burada görev yaptığı sırada Diyarbakırlılardan çok ilgi ve itibar gördü. O, Diyarbakır'ın verimkâr bir kültür muhiti olduğunu biliyordu. Kendisine Halkevi'nin çıkarttığı Karacadağ dergisinin yöneticiliği verildi. Başta Ziya Gökalp olmak üzere Süleyman Nazif, Cahit Sıtkı gibi Diyarbakır'ın fikir ve edebiyat sahasında yetiştirdiği evlâtlarını hatırlatan toplantılar yaptı. Divan Edebiyatı geceleri düzenledi. Görevi sırasında öğrencileri ve velileri olmak üzere geniş bir Diyarbakırlı kitlesini kendisine bağladı. Böylece orada ciddi bir milliyetçilik havasının esmesini sağladı. Diyarbakır'daki görevi iki yıl süren Kabaklı oradan askere gitti. Onu gece geç vakitte uğurlamaya meslektaşları, öğrencileri, halktan sevenleri olmak üzere büyük bir kalabalık geldi.

Diyarbakırlıların kendisine karşı gösterdikleri bu saygı ve sevgi onu çok mutlu etti. Askerliğini Manisa'da tamamlayan Ahmet Kabaklı'yı Millî Eğitim Bakanlığı 1951 yılında Aydın Ticaret Lisesine edebiyat öğretmeni olarak tayin etti. Görev yaptığı Aydın'da 1952 yılında Aydınlı Elbir ailesinden, matematik öğretmeni Meşkûre Hanımla tanıştı ve evlendi. Hak ve adalet yolunda daha iyi hizmet yapabilmek için hukuk okumak istedi. 1955 yılında Ankara Hukuk Fakültesi'ne kayıt yaptırdı. 1 Nisan-1 Mayıs 1956 tarihleri arasında Tercüman gazetesinin açmış olduğu fıkra yarışmasına Ferhat Fırat imzası ve kendisine birincilik getiren "Üniversitede Münazaralar" başlıklı yazısı dahil beş yazı ile katıldı. Yarışmayı kazanan Kabaklı, aynı zamanda Türkiye'de yarışmayla yazar olan iki kişiden birisi oldu. Bu sırada hâlen Aydın Ticaret Lisesinde Edebiyat öğretmenliğine devam etmekteydi.

1956 yılının güz döneminde Aydın Ticaret Lisesindeki görevi sırasında Millî Eğitim Bakanlığı tarafından eğitim stajı için bir yıllığına Paris'e gönderildi. 1958 yılında Paris'ten dönüşünde İstanbul Çapa Eğitim Enstitüsüne öğretmen olarak atandı. 1955 yılında Aydın'da öğretmen olduğu sırada başladığı Hukuk Fakültesi'ni 1959 yılında tamamladı. 26 Ekim 1961 tarihinde 4806 sicil numararası ile İstanbul barosu avukatları arasına katıldı. Kısa bir süre avukatlık yaptı. Çapa Eğitim Enstitüsündeki öğretmenliği 1969 yılına kadar sürdü. Buradaki görevine İstanbul Yüksek Öğretmen Okulunda öğretim görevlisi olarak devam etti. Bu görevdeyken 1974 yılında emekli oldu. Daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı'nda edebiyat dersi verdi.

Taner isminde yüksek kimya mühendisi bir oğlu ve iki torunu olan Ahmet Kabaklı, 17 Kasım 2000 tarihinde kalbinden rahatsızlandı. Önce Türkiye Gazetesi Hastahanesi Kardiyoloji Servisi'ne kaldırıldı. Burada iki gün yoğun bakımda kaldı. Daha sonra anjiyo yapılması için 20 Kasım 2000'de Florance Nightingale Hastahanesi'ne nakledildi. 23 Kasım 2000'de tekrar kontrolden geçirilen Kabaklı, hemen ameliyata alındı. Başarılı bir ameliyatla kalp damarlarından beşi değiştirildi. Ancak yoğun bakım ünitesinde enfeksiyon kaptı.

Buradan üç günde çıkması gerekirken yirmi gün yatmak zorunda kaldı. Bu arada Kadir gecesine tesadüf eden 23 Aralık 2000'de 48 yıllık hayat arkadaşı, emekli öğretmen Meşkûre Hanım vefat etti. Hastahaneden taburcu edildikten sonra sevgili eşi Meşkûre Hanımın mezarını ziyarete gidebildi. Hızla iyileştiği sanıldığı bir sırada akciğer enfeksiyonundan tekrar hastahaneye kaldırıldı. Ahmet Kabaklı, 8 Şubat 2001 tarihinde Perşembe günü saat 14.20'de Florance Nightingale Hastahanesi'nde Hakkın rahmetine kavuştu. 10 Şubat 2001 tarihinde Cumartesi günü tabutuna Türk ve Doğu Türkistan bayrakları sarılı cenazesi Fatih Camii'ne getirildi. Yakınları, öğrencileri ve sevenlerinden oluşan on binlerin katılımıyla öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazı sonrası eşi Meşkûre Kabaklı'nın yattığı Eyüp Sultan-Piyer Loti'deki aile mezarlığına defnedildi.