Eskiler de mizahı severdi

A. Bican Ercilasun 'un Kutadgu Bilig üzerine yazmış olduğu köşe yazısı

Eskiler de mizahı severdi
01 Mayıs 2023 - 10:20

Eskiler de mizahı severdi

A. Bican Ercilasun 

Bugünlerde yeniden Kutadgu Bilig ile uğraşıyorum. Hani şu Karahanlı devlet adamı Yusuf Has Hâcib'in 1069 yılında yazdığı büyük siyasetname ile.

Bu eserin ikisi Arap harfli biri Uygur harfli üç nüshası var. Vaktiyle büyük Türkolog Reşid Rahmeti Arat, üç nüshayı karşılaştırarak ilmî bir metin kurmuş ve Türk Dil Kurumu da bunu yayımlamış. Yıllar içinde Arat Hoca bunu düz yazıyla bugünkü Türkçeye de aktarmış; aktarmayı da Türk Tarih Kurumu basmış. Hoca bu esere neredeyse ömrünü vermiş ve bir de kelimeler dizinini hazırlamaya girişmiş. Ama ömür bu, Arat Hocaya dizini bitirme fırsatı vermemiş. Hakikatli öğrencileri dizini de tamamlamış; o da Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü tarafından basılmış.

İşte bu büyük eserin üç nüshası da birkaç yıl önce renkli tıpkıbasım olarak yayımlanmış. Hem Eskişehir Valiliği hem de Türk Dil Kurumu tarafından. Ben de nüshalardan birini, Fergana nüshasını önüme koyup eseri yeniden okumaya ve manzum olarak bugünkü Türkçeye aktarmaya başladım.

Nüsha (son hece kısa söylenir) kopya demek. Tabii şimdiki gibi makineyle alınan kopya değil. Elle çoğaltılan kopya. Malum, matbaa icat edilmeden eserler elle yazılırmış. Eseri beğenen ve yararlı görenler de yazmaya bakarak onu bir de kendi elleriyle yeniden yazarlarmış. Bu işe istinsah deniyor. Yani nüsha çıkarma. İstinsahı yapan kişiye de müstensih denir. Son zamanlarda istinsah için çekimleme, müstensih için de çekimleyici sözleri bulundu.

Kutadgu Bilig'in üç nüshası da Yusuf Has Hâcib'in eseri telif (ilk hece uzun söylenir) etmesinden yıllar hatta yüzyıllar sonra istinsah edilmiş. Fergana nüshası en eski nüsha ama o da aşağı yukarı 250 yıl sonra çekimlenmiş. Muhtemelen 14. yüzyılın ilk yarısında. Türklük biliminde Harezm dönemi denilen dönemde.

Maalesef ne çekimleyicinin adını biliyoruz, ne de çekimlemenin kesin tarihini. Ama 14. yüzyılda yaşamış bu çekimleyicinin, o zaman kullanılan tabirle söyleyeyim bu meçhul müstensihin mizahı ve eleştiriyi hem de öz eleştiriyi seven bir adam olduğunu biliyoruz. Daha doğrusu ben eserle uğraşırken bugünlerde öğrendim.

1599. beyit şöyle: yorı, uḍ atanma, kişilik kıl-a / kişike kişi bol, kişilik bile. Beyti şöyle aktardım: Yürü, öküz adlanma, insanlık eyle / İnsana karşı insan ol, insanlık ile.

Tabii bu Yusuf Has Hâcib'in beyti ve benim aktarmam. Sürpriz ise meçhul müstensihte.

Çekimleyiciler, metin anlaşılsın diye bazı kelimelerin altına kısacık açıklamalar yazarlar. Bizim müstensih de ud atanma yani "öküz olarak adlanma, sana öküz demesinler" kelimelerinin altına men men diye yazmış yani "(o öküz) benim."

Tanrı'dan hem Yusuf'a, hem bu meçhul müstensihe, hem de Arat Hocaya rahmet dileyelim. Meçhul müstensihimiz "insanlıktan uzak olan o öküz benim" diyerek mizah yoluyla kendisini acımasızca eleştirmiş.

Bunu telefonla bir arkadaşıma aktarırken bana şöyle dedi: Acaba bugünün abus çehreli bazı yöneticileri kendilerini böyle eleştirebilirler mi? Eh, bunu da okurların takdirine bırakalım. Millidüşünce.com

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum