Deprem kadar tehlikeli

Meteorolojik Afetler Şube Müdürü Abdullah Ceylan, kuraklığın, 31 doğal afet içerisinde etkisi ve şiddeti en güçlü afet olduğunu belirterek, buna rağmen Türkiye'nin hala bütün sektörleri içine alan bir Kuraklık Yönetim Planı'nın bulunmadığını söyledi.

Deprem kadar tehlikeli
18 Ağustos 2013 - 16:02

Ceylan, kuraklığın "Yağışların, kaydedilen normal seviyelerinin önemli  ölçüde altına düşmesi sonucu arazi ve su kaynaklarının olumsuz etkilenmesi ve  hidrolojik dengede bozulmalara neden olan doğal olay" şeklinde tanımlandığını  aktardı.

Kuraklık süresinin uzamasıyla, sosyoekonomik kuraklık olarak  adlandırılan, toplumsal huzursuzluk, kıtlık ve salgın hastalıkların görüldüğünü  ifade eden Ceylan, nüfus artışı, göçler, şehirleşme ve teknolojik faktörlerin,  sosyoekonomik kuraklığın etkisini artırdığı bilgisini verdi. Kuraklığın, önce meteorolojik olarak başladığını, normalin yüzde 30  altında yağış görüldüğünde kuraklıktan bahsedildiğini vurgulayan Ceylan,  "Tarımsal anlamda, bu yağış düşüklüğü zamanla devam eder ve asıl bitkinin ihtiyaç  duyduğu dönemde de yağış azlığı meydana gelirse bu tarımsal kuraklığa dönüşmeye  başlar. Daha sonra akarsuların debisi düşmeye başlar, su miktarı azalır,  hidrolojik kuraklık başlar" diye konuştu.

   -"Kuraklık Türkiye'de çok gözlenen bir afet"

Türkiye'deki ortalama yağış miktarının 640 milimetre civarında  olduğunu, ancak bunun düzenli dağılmadığını dile getiren Ceylan, bir tarafta 250  milimetre, diğer tarafta ise 2 bin 500 milimetrenin üzerinde yağış görüldüğünü  aktardı. Yağış dağılımına bakıldığında Türkiye'nin üçte ikisinin kurak ve yarı  kurak alanlardan oluştuğunu aktaran Ceylan, bu nedenle kuraklığın, Türkiye'de çok  görülen bir afet olduğuna dikkati çekti.

Türkiye'nin her tarafında yaşanabilecek kuraklığın, bazı bölgelerde  daha etkili olabileceğini anlatan Ceylan, en fazla kuraklık afetinin yaşandığı  bölgelerin Konya, Karaman, Nevşehir arası,SivasErzurumKarsŞanlıurfa,  MalatyaBalıkesirVanTunceli ve Çorum olduğunu söyledi.

     -Önemli kuraklıkların görüldüğü yıllar

Ceylan, Türkiye'de 1920'lerden itibaren oldukça şiddetli, geniş  kapsamlı ve ülkenin büyük bölümünü etkileyen kuraklıklar yaşandığına işaret  ederek, "1926 ve 2007 yılları arasındaki son 82 yıllık dönemde, 1926-27-28-29-30,  1932-33-34, 1941, 1944-45, 1950, 1953, 1956, 1959, 1968, 1973, 1977, 1984,  1992-93-94, 2000, 2001, 2003-04, 2006-07 şiddetli kuraklıkların gözlendiği  yıllardır" dedi.

 Osmanlı dönemindeki kayıtlara bakıldığında da son 350 yıllık dönemde,  1757, 1759, 1761, 1763, 1768, 1789, 1794, 1802, 1813, 1815, 1830, 1834, 1840,  1849, 1852, 1861, 1870, 1878-79-80, 1886-87, 1890 ve 1909'un kurak yıllar olarak  tespit edildiğini hatırlattı.

 Kuraklık afetinin, milattan önceki dönemlerde de gözlendiğini dile  getiren Ceylan, Hititlerin yok olmasında, Türklerin Orta Asya'dan göç etmesinde,  Anadolu'daki Celali isyanlarının çıkmasında kuraklığın etkili olduğunu savundu.

Ceylan, "Kuraklık, hiç de küçümsenmeyecek bir felakettir, 31 doğal  afet içerisinde etkisi ve şiddeti en güçlü olanıdır. Depremden çok daha öndedir"  ifadesini kullandı.

-Kuraklık Yönetim Planı

Tarihten günümüze kuraklıkla mücadele yöntemlerine de değinen Ceylan,  resmi kayıtlara göre, bilinen ilk Kuraklık Yönetim Planı'nın, İncil'deki Hazreti  Yusuf olayı olduğunu aktardı.

Hititler'in, M.Ö 1250 yılında, kuraklıkla mücadele kapsamında  yaptıkları barajın, dünyadaki ilkbaraj olduğunu belirten Ceylan, bu dönemde suyu  kirletenlerin ölümle cezalandırıldığını ifade etti. Ceylan, Osmanlı döneminde de  kuraklıkla mücadele amacıyla su kaynaklarının bulunduğu yerlerde ağaç kesenlerin  at ve arabalarına el konulduğunu, müebbet kürek cezasına çarptırıldıklarını, buna  göz yuman kamu görevlilerinin de aynı cezayı aldıklarını dile getirdi.

 Meteorolojik Afetler Şube Müdürü Ceylan, Türkiye'de, 1990'dan sonra   kurak alanların genişlemeye başladığını vurgulayarak, Türkiye'nin, hala bütün  sektörleri içine alan bir Kuraklık Yönetim Planı'nın bulunmadığına dikkati çekti.

milliyet gaz.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum