CENGİZ DAĞCI İÇİN BİR FATİHA VE ANMA

CENGİZ DAĞCININ ARDINDAN

CENGİZ DAĞCI İÇİN BİR FATİHA VE ANMA
26 Eylül 2011 - 22:03

"Bize Tatar diyorlar. Çerkez, Kazak, Türkmen, Azeri, Karakalpak,
Çeçen, Uygur, Kabudi, Başkırt, Kırgız diyorlar. Bunlar hep yalan.
Deniz parçalanamaz. Biz Türk Tatar'ız. Bunu senin kalbin bildiği gibi
her Başkırt, her Kazak, her Kırgız'ın da kalbi bilir. Kalbinin
hisleriyle hareket et. Dünyanın boş hırslarına kapılma"

özdeyişiyle Türklük bilincini ortaya koyan ve edebiyat çevrelerinde
"Yurdunu Kaybeden Adam" olarak bilinen Kırımlı yazar Cengiz Dağcı 22
Eylül 2011 Çarşamba günü İngiltere'de hayata gözlerini yumdu.

Yurdunu Kaybeden Adam adlı romanıyla, hayatı boyunca çektiği acıları,
gurbeti ve sılaya özlemini anlatan Dağcı, eserlerini "anamın dili
dediği" Türkiye Türkçesiyle kaleme alıyordu.

Yalta'nın Gurzuf  kasabasında 1919 yılında doğan Cengiz Dağcı'nın
çocukluğu Kızıltaş köyünde geçti. İlk ve orta öğrenimini köyünde ve
Akmescit'te tamamladı. Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken
İkinci Dünya Savaşı çıktı. Önce Sovyet ordusunda ardından Türkistan
lejyonunda savaştı. Savaşın insanı çıldırtan manzaralarına şahit oldu.
Ukrayna cephesinde 1941 yılında Almanlara esir düştü. Almanların
yenilmesi üzerine esir kampından kurtularak müttefik devletler safına
sığındı. Polonyalı katolik bir Roman olan eşi Regina ve  kızı Arzu ile
birlikte 1946 yılında önce Edinburgh'a geldi.  1947'de Londra'ya
geçerek İngiltere'ye yerleşti... Rus baskı ve işgalleri sonucu yurdunu
kaybeden binlerce Kırım Tatarından biriydi. İngiltere günleri de pek
kolay geçmedi. Bir taraftan yazarken en vasıfsız ve ağır işlerde
çalışmak zorunda kaldı. Vatanından ayrıldıktan sonra onca özlem
duyduğu Kırım'a hiç gidememesi ayrı bir trajedidir.


Eserlerinde Kırım Türklerinin Rusların zulmü altındaki hayatını
anlattı bizlere. Türkiye'ye hiç gelmediği halde kitaplarını Türkiye
Türkçesi ile yazdı.

İlk kitabı " Sadık Turan " Korkunç Yıllar adıyla 1956 yılında Varlık
Yayınları tarafından basıldı. Yazar o yıllarda eserlerinin
redaktörlüğünü yapan Ziya Osman Saba'nın kitaplarını ütülediğini
minnet duygularıyla anlatırdı. Yetmişli yıllarda ülkemize hakim olan
ideolojik körlük nedeniyle Varlık Yayınları kitaplarını yayınlamaz
olur... Yazar bu durumu "edebiyatın sağı solu mu olurmuş, Varlık
komünistleşti" diyerek açıklar. Devreye Kağan Yayınları girer. Daha
sonra tüm kitapları Ötüken Neşriyat tarafından basılır.

Korkunç Yıllar, Yurdunu Kaybeden Adam, Onlar da İnsandı, Ölüm ve Korku
Günleri, O Topraklar Bizimdi, Dönüş, Genç Temuçin, Badem Dalına Asılı
Bebekler, Üşüyen Sokak, Anneme Mektuplar, Benim Gibi Biri, Yoldaşlar,
Biz Beraber Geçtik Bu Yolu, Bay Markus Burton'un Köpeği, Bay John
Marple'ın Son Yolculuğu, Oy Markus Oy, Rüyalarda Ana ve Küçük Alimcan,
Cengiz Dağcı Hatıraları, Regina, dört ciltlik Yansılar deneme serisi
gibi yirmibeşe yakın eseriyle Türkçenin gelişmesine hazine değerinde
katkılar yapmış  ve çok sevdiği Türk dünyası toplulukları arasında bir
kültür köprüsü kurmuştur.. Romanlarının yanı sıra şiir, temsil, deneme
ve öykü tarzında eserler de kaleme almıştır.

Kırım davasının gönüllü destekçisi rahmetli Kemal Çapraz 2001 yılı
başlarında bir gurup arkadaşıyla birlikte İngiltere'ye giderek yazarı
Güneybatı Londra'nın yeşilliği ve tenis turnuvalarıyla ünlü
Wimbledon'daki evinde ziyaret ederek, intiba ve sohbetlerini aynı
yılın Mart ayında Türkiye gazetesinde yayınlamıştı. O'nun aktardığı
söyleşilerden anlıyoruz ki yazarımız Türkiye, Türkçe ve Türklük
sevdasını içselleştirmiş bir görev insanıdır...

Yazarımızın 1986 yılı Aralık ayında yaşadığı ve bizlere o güzel
üslubuyla aktardığı bir anısı bu konuda ne kadar hassas ve samimi
olduğunu ortaya koymakta...

"Türkçe isimlerini bilmediğim iki çiçek ektim üç yıl önceki karşıki
çitin dibine. Çiçekçinin verdiği malûmata göre Türk çiçekleriymiş.
Türkiye'den getiriliyormuş. Yerden yarım metre kadar yüksek,
eğreltileri hatırlatan koyu yeşil yaprakları arasındaki dalların
ucunda zurna biçiminde çiçekleri pembemsi kızıl bahçemin en güzel
yerine ektim. Geçen yılın yazı ilk kez çiçeklendiler. Çiçeğin ismini
öğrenirim diye tanıdıklara sordum soruşturdum; bilen bir kimse
çıkmadı. Ama ismi önemsiz. Çiçekler Türk çiçeği; bu yetiyor bana.Yaz
boyu her akşam suladım, üzerlerine eğilerek okşadım; okşarken
akrabayız, kardeşiz diye fısıldadım bile çiçeklere... Geceleyin ayaz
bastı; sıfırın altında altı derece. Sabahleyin bahçeye çıktığımda
çimlik, gümüşsü kırağı örtüsüyle örtülüydü güneş ışınlarında. Dosdoğru
Türk çiçeklerine yöneldim. Soğuğa dayanıklı olduklarını bilmeme
rağmen, üzerlerini saman çöpleriyle örttüm. Kimbilir, geceleyin ayaz
basar belki gene. Ya da kar yağar. Üşümesinler benim Türk çiçeklerim."

Doksanıncı doğum yıldönümü dolayısıyla Cumhurbaşkanı Abdullah Gül
tarafından 2009 yılında Cumhurbaşkanlığı köşküne davet edilmişti.
Ancak İngiltere'de yaşayan yazarımız rahatsızlığı nedeniyle Türkiye'
ye gelememişti.

Geçen yıl 28 Eylül 2010 Perşembe günü Eskader'in her hafta Timaş
Kafe'de düzenlediği geleneksel Babıali Sohbeti'nin konusu Cengiz
Dağcı'ydı. Kendisiyle görüşme fırsatı bulmuş ve hakkında bir de kitap
yazmış olan İsa Kocakaplan Beyefendi yazarımızla ilgili gayet ihatalı
bir konuşma yapmıştı. Toplantı arasında katılımcılara Dağcı'nın dört
ciltlik deneme serisi kitabı "Yansılar"ından çağrışımlar ve
yansımalarla kaleme aldığım "Yetim Çağrı" şiirimi okumuş, kendisini
gıyabında  içten bir muhabbetle yad etmiştik...

Yazarın kızı ve damadı, cenazesini Hristiyan geleneklerine göre
kaldırmak istemişler ancak Polonyalı Katolik olan ve kendisinden önce
vefat eden eşi Regina'nın vasiyeti üzerine, İslami geleneklere göre
toprağa verilmesi uygun görülmüş.

İlk haberlere göre naaşın 26 Eylül 2011 Pazartesi günü Londra
Süleymaniye Kültür Merkezi Vakfı'nda  öğle namazı sonrası kılınacak
cenaze namazının ardından Londra llford bölgesindeki Müslüman
mezarlığına defnedileceği açıklanmıştı. Bilahare Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu'nun yerinde girişimi sonucu Kırım'a götürüleceğini ve
son yolculuğuna burada uğurlanacağını öğrendik. Doğrusu da buydu.

Türkiye'deki Kırım Tatar diasporası adına Kırım Dernekleri de çeşitli
şehirlerde Cengiz Dağcı'nın vefatı nedeni ile gıyabî cenaze namazları
kıldıracak ve anma günü düzenleyecektir. İlk gıyabî cenaze namazı 24
Eylül 2011 Cumartesi günü öğle namazını müteakip Ankara Kocatepe
Camii'nde kılındı.

Türkiye'de Kırım Derneklerinin ve temsilciliklerinin bulunduğu
şehirlerde 1 Ekim 2011 Cumartesi günü öğle namazını müteakip anma
toplantıları yapılacak, Kur'ân-ı Kerim ve Mevlid okutulacaktır.

Evet, bir dağ göçtü... Acımız da bir o kadar büyük... Ölümünün
ardından kişiliği ve eserleri üzerine daha çok düşünülecek ve
araştırma yapılacaktır.

Büyük Milletimize ve sevenlerine baş sağlığı dileklerimle ruhu şad
mekanı cennet olsun diyorum.

Rabbim rahmetiyle yarlıgasın...  El-fatiha...

 


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum