"BANA BİR ŞEY OLMAZ" DEMEK TÜM TOPLUMU TEHLİKEYE ATAR! - PROF. DR. EROL ÖZMEN
Türkiye’de koronavirüs vaka sayısının artmasıyla birlikte alınan tedbirler artıyor ancak toplum hastalığın ciddiyetini kabullenmiyor. Bu düşünceyle hareket eden insanlar salgın hastalıkla mücadelede sıkıntı yaratıyor.
Prof. Dr. Erol Özmen, sokaklarda “bana bir şey olmaz” düşüncesiyle hareket eden insanların salgınla mücadelede sorun oluşturabileceğini belirtti.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Özmen, hızla yayılan koronavirüs salgınının yaşandığı dönemde ortaya çıkan psikolojik etkiler üzerine Kırım Haber Ajansı’na (QHA) açıklamalarda bulundu.
İşte Prof. Dr. Erol Özmen’in QHA’yla gerçekleştirdiği röportajın tamamı…
Ülkemizde hızla yayılan bir pandemi olan koronavirüs karşısında insanların tüm ısrarlara rağmen önlem almamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Hastalıktan korkmamak tehlikeli bir durum yaratabilir mi?
Ortada açık bir tehdit sanki yokmuşçasına aşırı rahat davranma hali çok farklı nedenlerle ortaya çıkmaktadır. İlki bilinç dışı korku ile bireyin ancak bu şekilde baş edebiliyor olmasıdır. İlk bakışta anlaşılması mümkün olmayan bu durumu ruh sağlığı çalışanları günlük uygulamalarında çok sık görmektedirler. Kişi yaşadığı korkuyu “bir şey olmaz” ya da “bana bir şey olmaz” diyerek ve buna inanarak aşmaktadır.
Psikolojik kavramlarla kolayca açıklamak pek kolay olmasa da toplumumuzda yaygın olarak kullanılan bazı ifadeler de ortada bir tehdit yokmuş gibi davranmayı anlamaya katkıda bulunmaktadır. Bunların arasında “atın ölümü arpadan olsun”, “ne yazıldı ise o olur”, “her şey olacağına varır”, “olacak olana engel olunamaz”, “acı patlıcanı kırağı çalmaz” ve “zamanı gelince düşünürüz” sayılabilir.
Hastalıktan korkmamak yalnız o kişi için değil ailesini, tüm tanıdıklarını ve toplumu tehlikeye atan bir yaklaşımdır. Bu nedenle hangi nedenle olursa olsun ortada bir tehdit yokmuş gibi davranan insanların davranışlarını akıl ve mantık süzgecinde geçirerek içlerinden geldiği gibi davranmayı bırakmaları gerekmektedir.
Salgını yavaşlatmak için ilk günden bu yana duyuruları yapılan “evde kal” kampanyasının insanlar üzerinde olumlu/olumsuz ne gibi etkileri olabilir?
Evde kal kampanyasının gerekliliği toplum içinde genel kabul gören bir önlemdir. O nedenle olumsuz psikolojik etkinin en az olacağını düşünüyorum. Güncel olarak karşılaşılan konu bazı insanların uymayanlara tepkisel davranabildiğidir. Özellikle sosyal medyada yaşlılara yönelik saygısız davranışları görmek çok üzüntü verici. Açıkça haklılık payı olsa da önlemlere uyum göstermeyenlere mümkün olduğunca sakin bir tavırla yaklaşılmalıdır. Tepkisel davranarak bu insanlar daha savunucu olmaya itilmemelidir. Açıkça mantıksız ve herkes için tehlike yaratacak bir davranışla karşılaştığında bir insanın sinirlenmemesi mümkün değildir. Ancak sakin davranmak daha çok işe yaramaktadır. Gerektiğinde kolluk kuvvetlerine bildirme seçeneğinin kullanılması da ciddi olarak düşünülmelidir.
Emniyet güçlerinin tedbir amaçlı devreye girmesi insanlarda psikolojik olarak nasıl bir etki yaratabilir? Bu durum insanları önlem alma konusunda bilinçlendirir mi?
Emniyet güçlerinin tedbir amaçlı devreye girmesi akla sokağa çıkma yasağını getiriyor. Alışık olunmayan biçimde evde kapalı kalmak psikolojik olarak kuşkusuz kolay bir şey değil. Fakat bu önlemin gerekliliği ve bu süreçte her ailenin her insanın tüm gereksiniminin karşılanacağı yeterince açıklanırsa toplumun büyük kesiminin zorluğu psikolojik olarak kalıcı hasar oluşmadan aşacağını düşünüyorum.
Son olarak ülkemizde hastalığın hızlı bir şekilde yayılması insanlar üzerinde uzun süreli bir korku ve depresyon haline dönebilir mi? Motivasyonumuzu yüksek tutmak için ne yapmalıyız?
Koronavirüs salgını insanların ruh sağlığını yalnız bugün değil gelecekte de etkileyecektir. Fakat her insanın aynı şekilde etkilenmesi söz konusu olmayacaktır. Farklılığı etkileyen etmenler arasında insanların kişilik yapıları, geçmişte ve yakın zamanda yaşadıkları, kullandıkları savunma düzenekleri, sorunlarla baş etme becerileri, sosyal destek sistemleri sayılabilir. Kuşkusuz kişinin kendisinde ya da yakınlarında hastalığın varlığı, hastalığın nasıl bir şiddette yaşandığı, işi gereği bulaşma riski altında olma gibi etmenler de psikolojik etkilenmeyi arttırır.
Salgından psikolojik olarak daha az etkilenmeyi başarmanın yolu salgının yarattığı korkuyu aşmaktan geçer. Doğru bilgilenme, bu çerçevede önlemler alma ve rahatlatıcı etkinliklerde bulunma korkuyu aşmada etkili olacak temel girişimlerdir. Bireylerin salgının yarattığı stres ve ruhsal sorunlarla başarılı biçimde baş edebilmesine yardımcı olacak tavsiyeler aşağıda sıralanmıştır.
Evde kalarak virüsün bulaşma olasılığını en aza indirin
Korunma önlemlerini gerektiği şekilde uygulayın
Kaynağına güvenmediğiniz ve kaynağı bilinmeyen yerlerden gelen bilgilere değer vermeyin
Sağlıklı beslenin
Uykusuz kalmayın, uyku düzeninizi bozmayın
Evde yapabildiğiniz kadar spor, egzersiz yapın
Dikkatinizi başka konulara da yönlendirin, sürekli salgını düşünen bir halde kalmayın
Günlük yaşamınızı olabildiğince sürdürün
Geleceğe yönelik planlarınızı aksatmadan gerçekleştirmek için çaba harcayın
Kitap okuyun, film izleyin, eğitim videoları izleyin
Mizahın ruh sağlığını koruyucu etkisini bilerek espri yapın, olaylara esprili yaklaşın, eğlendirici etkinlikler yapın
Sevdiklerinizle, dostlarınızla dertleşin, sıkıntılarınızı telefonla ya da sosyal medyada paylaşın
Sürekli haber izlemeyin, haber izlemeyi sınırlandırın
“Her an bir şey olabilir” havasından sıyrılın
Kendinizi dayanışma içinde hissedeceğiniz toplumsal etkinliklere (sağlık çalışanlarının belli bir saatte alkışlanması gibi) mutlaka katılın.
FACEBOOK YORUMLAR