Reklam
Reklam
Prof. Dr. Namık AÇIKGÖZ

Prof. Dr. Namık AÇIKGÖZ

[email protected]

Uygur Türklerinin Sembolü Prof. Dr. İlham Tohti'ye Özgürlük

06 Aralık 2025 - 11:19

Çin esaretinde inleyen Uygur Türklerinin yaşadığı zulüm konusunda ilk bilgileri aslen o coğrafyanın çocuğu olan ama sürgünde yaşayan ve tanışmakla şeref duyduğum İsa Yusuf Alptekin (1901-1995)’in hayatı ve maceraları etrafında edindik. Sonra büyük direnişçi Osman Batur (1899-1951)’un hikâyesini öğrendik ve bütün bu olayların romanını Godfrey Lias (1887-1964)’ın Göç adlı eserinde okuduk. Yaşanan zulüm, yirminci yüzyılın ikinci çeyreğindeki en büyük insanlık trajedisi idi. 1970 başlarından itibaren İzmir Kemeraltı’nda Burhanettin Semerkantlı amcadan Uygurlara yapılan zulümleri dinledik. 1971 veya 1072’de Yetik Ozan (Doç. Dr. Turgut Günay; 1942-1978), Töre Dergisi’nde Atmaca Uçurumu başlıklı bir şiir yayımladı. Şiir Çin’de zulme uğrayıp uçurumlardan atılarak katledilen Sarı Uygurlar için yazılan bir ağıttı. Şöyle başlıyordu:

Orda Kansu’daki yalçın yarda

Bir aylak atmaca döner bunalır;

Eğilir diplere doğru ağar da

İnsan kokusuna konar bunalır

Çin 1949 yılında Komünist yönetime geçtikten sonra, Uygurlara zulmetmeye başlamıştır. O Uygurlar ki, Türk medeniyetinin en önemli iki ismini yetiştirmişlerdir: Yusuf Has Hacip ve Kaşgarlı Mahmut. Yusuf, Türk edebiyatının ilk hacimli eseri olan Kutadgu Bilig’i, Mahmut da dilimizin ilk sözlüğü olan Divanu Lugati’t-Türk’ü yazmıştır.  Yani bu coğrafya ve bu halk, Türk milletinin medar-ı iftiharı olan eserleri yazıldığı atmosfer demektir.

Dünya değişiyor…

Türk dünyası da geniş bir coğrafyada paramparça oldu ve maalesef emperyalistlerin ana hedeflerinden biri haline geldi. 1949 yılında da Uygur coğrafyası veya Doğu Türkistan, Çin esaretine maruz kaldı. Pek çok direniş harekâtına sahne olmasına rağmen Komünist Çin özellikle 1968-69 kültür devriminde, Çin ırkından başka ırklara hayat hakkı tanımadı ve bu zulümden en fazla etkilenenler Uygur Türkleri oldu. Bizim gençlik yıllarımız, internette bulabileceğiniz,

Gözel Türkistan senga ne boldı (Güzel Türkistan sana ne oldu)

Sebep vahıtsız güllering soldı (Sebepsiz ve vakitsizce güllerin soldı)

türküsünü söyleyerek geçti.

Geçen yıllarda Çin zulmüme maruz kalan büyük sanatçı Abdurrehim Heyit, tutulduğu zindandan çıkarılıp dünyaya gösterildi ama sanatçının yaşadığı zulüm yüzünden okunuyordu.

Şimdi Uygur Türklerinin yeni bir isminin uğradığı zulüm dünyaya yayılıyor: Prof. Dr. İlham Tohti.

İlham Tohti, 1969 yılında Uygur topraklarında doğmuş ve Pekin’de Minzu Üniversitesinde ekonomi ve hukuk hocası. 2010 yılında Türkiye’deki bir sempozyuma 5 arkadaşıyla gelirken hava alanında tutuklandı ve 23 Eylül 2014’te “terörist” damgasıyla müebbed hapse mahkûm edildi. Tohti’nin değil müebbed hapsi, tutuklanmasını bile gerektirecek bir eylemi yoktu. Akademik çalışmaları gereği Japonya ve Güney Kore’de bulunmuş bir akademisyendi ve temel teorisi, “etnik farklılıkların kavga sebebi değil, bir arada yaşama kültürüne dayalı bir zenginlik olduğu” idi. Bu amaçla Uygur coğrafyasında yaşanan gerilimin barış yoluyla çözülebileceğine dair tezler geliştiriyordu.

Dr. Tohti, 2014’ten beri hapishanede tutuklu ve Çin’in uyguladığı zulüm ve tecritten dolayı artık Uygur Türklerinin özgürlük sembolü haline gelmiş durumda. O artık sadece mazlum Uygurların değil, zulme karşı direnen ve insanlık onurunun yüceltilmesi amacıyla hareket eden zihniyetin sembolü. Onun arkasında bir dünya var. Değişik platformlarda o ve temsil ettiği direniş dile getiriliyor; ona ödüller veriliyor; dünya çapında siyasetçiler onun hakkını savunuyorlardı. Dr. Tohti, aynı zamanda kendisi de bir Doğu Türkistan sürgünü olarak Kayseri’de yaşayan İlham Tohti İnisiyatifi Hareketi başkanı Enver Can’ın  da gayretleriyle dünya çapında gündemde tutuluyor. Bu çerçevede Dr. Tohti, Weimer Kenti İnsan Hakları ÖdülüEski Çek cumhuriyeti Başkanı Vaclav Havel Adına Barış Ödülü ve Türk Dünyası Prof. Dr. Turan Yazgan Ödülü gibi ödüller aldı; Alman başbakanı Angela Merkel gibi siyasetçilerin de desteği ile özgürlük sembolü olarak tanındı.

Geçen hafta sonu, Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü, İzmir Yüksek Ticaretliler Derneği,  İzmir Düşünce Platformu, İlham Tohti İnisiyatif Hareketi ve İsa Yusuf Alptekin Vakfı’nın ortaklaşa gerçekleştirdikleri bir toplantıda Dr. Tohti’nin özgürlüğü ve Uygur halkının sorunları konuşuldu ve yaptığı çalışmalarla Dr. Tohti’nin Nobel Barış Ödülü’ne aday olması için toplumsal destek sağlanması dile getirildi. Ben de Muğla akademik delegesi olarak toplantıya katıldım ve böyle bir şerefli harekâtta yer almaktan şeref duydum.

Aydınlar ve akademisyenler olarak Dr. İlham Tohti konusunu canlı tutmamız ve onun şahsında Uygur Türklerinin yaşadığı zulmü sürekli gündemde tutmamız lazım.

Dr. Tohti ve Uyguların tez zamanda özgürlüklerine kavuşması ümidiyle…
Not: Yazı ilk olarak 02 Aralık 2025 tarihinde https://www.hamlegazetesi.com.tr/ yayınlanmıştır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum