AYDIN’DA ŞEHİR KONUŞMAK, ŞEHİRLERİ KONUŞMAK
Namık Açıkgöz
Bizim nesil, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir adlı eseriyle lise yıllarında tanıştı. İyi ki tanışmışız… Daha sonraki yıllarda şehir şuuru ve bilgimiz geliştikçe birkaç defa daha dönüp dönüp okuduğumuz o kitap, meğer bizlere “şehir formatı” atmış. Yani bir şehre nasıl bakılacağı, onun birikiminin nasıl algılanıp yorumlanacağı konusunda bizlere bir nitelik kazandırmış. Mesela bendeniz, o yüzden yeni gördüğüm her şehrin profilini çıkarırken hiç zorluk çekmem. İnsan profili, mimari profili, kültürel ve sosyal profili, türküleri, hikâyeleri benim için ilk el attığımda bulunacak malzemeler haline gelir. Bütün bu gerekçelerle, şehir yazılarını ve toplantılarını severim. Geçen hafta (2-3 Mayıs tarihlerinde), Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde güzel bir şehir incelemeleri toplantısı gerçekleştirildi. Oradaydım. Hem Muğla Arastası konusunda bir bildiri sundum hem de çok güzel şehir çalışması bildirileri dinledim.

Türkiye Yazarlar Birliği, yıllardan beri düzenlediği Şehir Bilgi Şöleni’ni bu yıl, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde gerçekleştirdi. TYB Aydın İl Temsilciliği görevini üstlenen değerli kardeşim Doç. Dr. Ramazan Kemal Haykıran’ın üstün gayretleri sonucu ve elbette Sayın Rektör Prof. Dr. Bülent Kent’in büyük desteğiyle “Tarihi Yaşatmak, Şehri Yaşatmak” mottosu ve “Gelenekten Geleceğe Şehir, Kültür ve Medeniyet” başlığı ile 2-3 Mayıs 3025 günlerinde gerçekleşen Bilgi Şöleni’nde 27 akademik bildiri sunuldu. Sevgili Kemal, “bal alınacak çiçeği bilen arı titizliği ile” konuşulacak konuları ve konuşacak kişileri tespit etmiş ve ortaya güzel bir orkestrasyon çıkarmış. (Ağırlama kısmındaki başarısı da ayrıca övgüye değer.) Değişik üniversitelerden akademisyenlerin katılımı ile gerçekleşen Bilgi Şöleni’nde, Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Kent açılış konuşması yaptı. Dr. Kent, bu tür toplantılarla şehirlerin tarihî gelişimini anlamanın yollarının açıldığını ve yeni şehirleşmeler için verilerin oluşturulduğunu söyledi ve “Üniversite olarak Türkiye Yazarlar Birliği ile böyle bir toplantıyı gerçekleştirmekten dolayı mutluyuz.” dedi.
Açılış konferansını TYB vakfı Mütevelli Heyet üyesi ve Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Orçan yaptı. Dr. Orçan, konuşmasında İbn Haldun’ın toplumsal kategorizasyon ve buna bağlı şehir gelişimi hakkında bilgi verdikten sonra Cumhuriyet dönemi de dahil olmak üzere Türklerde şehir konusunda bilgiler verdi.
Bilgi Şöleninin ilk oturumunda Doç. Dr. Ferda Zambak, şehir ve hafıza konusunda teorik bilgiler vererek, bir açıdan Bilgi Şöleni’nin teorik tabanını belirlemiş oldu. Açılış oturumunda TYB Genel Sekreteri Mehmet Kurduoğlu da şehirleşme ve asabiyet-aşiret konusunu işleyerek toplantının genel zeminini belirleyici bir konuşma yaptı.
Bilgi Şöleni’nde başta Aydın olmak üzere, Tire, Muğla, Kuşadası gibi yöre şehirleriyle ilgili tarihî bilgiler çeşitli açılardan ele alınırken, Aydın civarı antik şehirleri, Türklerde şehir anlayışı çerçevesinden Semerkant, Buhara ve Hive gibi kadim Türk şehirlerinin oluşumu hakkında bilgiler verildi. Bilgi Şöleni’nin en dikkat çekici bildirilerinden birisi de Doç. Dr. Yahya Aydın tarafından sunulan ikinci ev konusunun şehirleşmeye olan etkisi idi. Bu konuşmada, şahsen ben “ikinci ev” diye bir olgunun ciddiyetle ele alınması gerektiğini anladım. Genellikle coğrafyacıların “beşerî coğrafya” ve turizmcilerin “yaz tatili” çerçevesinde ele aldıkları “ikinci ev”lerin başlı başına bir sosyolojik konu olduğunu bu toplantıda anladım ve konuşmaya yazlıklarda evcil hayvan konusunun da mutlaka ele alınması görüşümle katkıda bulundum.
Bilgi Şöleninde dikkatimi çeken bir bildiri de Prof. Dr. Aysun Sarıbay Haykıran ve Öğr. Üyesi Mehmet Başaran’ın “aydın medreselerinin demografisi” konulu bildirileri idi. Ne yalan söyleyeyim? Medreselerden demografiye (nüfus yapısına) gidilebileceği konusunda hiç bilgim yoktu. Bildiriyi merakla dinledim ve medrese öğrencilerinin yaş tasnifleri ve memleketleri gibi bilgileri görünce, hayret ettim. Atalarımız, öğrenci kaydederken aynı zamanda bir demografya bilgisi de derliyorlarmış. Öğrenci profilini bilme açısından bu çok önemli bir bilgi idi. Tabii asıl şaşırtan durum, medresenin birinde 84-85 yaşında bir “amca”nın ders görmesi idi.
Ben Muğla Arastası’nı anlattım. Verdiğim bilgiler benim için hiç de ilginç değildi ama bildirimi sunup salona indiğimde dinleyiciler etrafımı çevirdi ve “Mutlaka Muğla’ya gelip Arasta’yı gezeceğiz.” dediler. Ben de “Bensiz gezmeniz bir işe yaramaz; inşallah beraber gezeriz.” dedim.
Sempozyumun gezi programında İncirliova ve Söke’ye gittik. İyi ki gitmişiz. Hem İncirliova’da hem de Söke’de bizi hayretler içinde bırakan güzelliklere şahit olduk.
İncirliova Belediye Başkan Yardımcısı Çetin Bayatlı, katılımcılara, eski tren garı hangarından dönüştürülen otantik bir mekânda yemek verdi. Söke Ticaret Odası da gene tren garından dönüştürülen kafe-kütüphanede misafirleri ağırladı. Söke Ticaret Odası Başkanı Metin Sakalar ve Meclis Başkanı Veysel Kara, bizlere coğrafi işaret almış pide, tahinli pide ve benim daha önce hiç tatmadığım kulak tatlısı ikram ettiler. (Ah ki ah, kulak tatlısı ile ilerlemiş yaşta ve şeker hastası iken karşılaştık…) Söke Ticaret Odası yöneticilerinin, şejri geliştirmek için gayretleri ve talepleri vardı. Çok güzel talep ve gayretler. Bu heyecanı görünce ben de “Siz Söke’siniz… Hakkınızı Söke Söke alırsınız!...” dedim…
Her iki ilçemizde de insanların ve yerel yönetimlerin, o güzelim tren yolu binalarını hem kültürel hem de ekonomik olarak değerlendirmesi harika üstü bir şeydi.
VE BALAT GEZİSİ
Bugün Didim’e bağlı bir yer olan Balat, bilindiği gibi çok eski bir kültür ve ticaret merkezi. Alüvyonlar kapatıncaya kadar en önemli deniz yolu ihracatı yapılan bir yer burası. O zamanlardaki adı Milet. Daha sonra “Balatya”dan “Balat” olmuş. (“Balatium” da “saray ve “sarayın etrafındaki güzel yer” demekmiş.) Daha sonra burası Menteşe Beyliği’nin egemenliğine geçmiş.
Gezi esnasında Menteşe Beyliği döneminin önemli şehirlerinden olan Balat’a yapılan gezide, şu anda büyük bir kısmı toprak altında kalan eski şehir gezildi ve ADÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü mensubu sanat tarihçi Mükerrem Kürüm hanımın mihmandarlığında, başta tiyatro kalıntısı ve İlyas Bey camii olmak üzere han, hamam ve cami kalıntıları gezildi. Balat ile şahsen benim ilgim, Datça’da medfun Hızır şah ile ilgilidir. Hızır Şah ve babası Abdüllatif Efendi, Balat’ta kadılık ve müderrislik yapmışlardır. Hızır Şah’ın verdiği hükümlerdeki isabeti gören İkinci Murat, onu 15 akçelik Balat kadılığından 50 akçelik Bursa kadılığına tayin etmek ister. Hızır Şah “Ben burada 15 akçe ile kendime bir hayat kurdum; bunu bozmayayım.” diyerek teklifi reddeder. Hızır Şah evi ile medrese/cami arasında eşekle gider gelirmiş ve yol boyunca üstünde kitap okurmuş. Tabii mekânına gelince bunları da anlattık.
Bilgi Şöleni’nin en güzel taraflarından birisi de başlangıçta bağlama ve Aydın havaları ile ivcra edilen müzik idi. Bu tür toplantılarda, yerel kültürü yok sayan bir anlayışla devamlı “çağdaşlık” adına Batı müziği icra edilirdi. Onu da dinleyelim ama dört bir taraftan gelen misafirlere niye özgün enstrümanlarımızla ve kendi müziğimizi dinletmeyelim?...
Bilgi Şöleni, açılış oturumuyla beraber 7 oturumdan ibaret bir Bilgi Şöleni idi. Konular iyi seçilince ve konuşmacılar da yetkin olunca bu tür “Butik Bilgi Şölenleri” daha verimli oluyor. O bakımdan böyle bir verimlilik için gayret sarf eden Doç. Dr. Kemal Haykıran bey kardeşime ve ona her türlü imk’anı sağlayan sayın Rektörümüz Prof. Dr. Bülent Kent’e ne kadar teşekkür etsek azdır. Böyle bir toplantı ile Aydın ilinin tarihine ve aslında geleceğine bir ışık tutulmuş oldu. Sayın rektörün üstün gayretleriyle ve kurumsal iletişimindeki başarılar ile Aydın Adnan Menderes Üniversitesi büyük işler başarır. Bakmayın bazı “çağdaş yobazlar”ın show amaçlı tavırlarıyla üniversiteyi olumsuz etkileme çabasına. Sayın rektör, ne yaptığını bilen ve üniversite aracılığı şehre ufuk kazandırma gayretinde olan birisi. Şehir bilgi şöleni ile ne yapacağını gösteren sayın rektörümüzü ve ekibini tebrik ediyor, nice başarılara imza atmasını diliyoruz.
FACEBOOK YORUMLAR