Prof. Dr. İskender ÖKSÜZ

Prof. Dr. İskender ÖKSÜZ

[email protected]

Gelen Dalga

12 Ocak 2024 - 10:40

Mustafa Süleyman, yapay zekâ dünyasının duayenlerinden biri. Suriyeli bir taksi şoförüyle bir İngiliz hemşirenin oğlu. İngiltere’de doğup büyüyor. Oxford’da okurken bir arkadaşıyla birlikte Müslüman gençlere telefonla psikolojik destek hattı kuruyor ve teşebbüs çok başarılı olunca, okuldan ayrılıyor. Tıpkı Microsoft’un Bill Gates’ının, Facebook’un Mark Zuckenberg’inin okulu terk edişi gibi.

Öğrencilere not: Bu kahramanlar başarılı oldukları için okulu bıraktılar; okulu bıraktıkları için başarılı olmadılar. 

Mustafa Süleyman’ın asıl büyük başarısı, Derin Zihin (Deep Mind) adlı yapay zekâ projesinde ve şirketinde. Google, şirketi 2014’te 400 milyon sterline satın alıyor. Süleyman, şirketi yönetmeye devam ediyor. 2022’de Google’dan ayrılıp Inflection AI (Tonlama Yapay Zekâsı) şirketini kuruyor. Bu şirketin Pi (Personal Intelligence – Kişisel Zekâ) ürünü, herkesin kişisel kurmay başkanı olma vaadiyle yola çıkmış. 

Mahşerin dört atlısı

İşte bu Mustafa Süleyman, geçen Eylül ayında Gelen Dalga (The Coming Wave) adlı bir kitap yayımladı. Eser, çıkar çıkmaz New York Times’ın en çok satanlar listesine girdi. Ardından Financial Times, The Economist, Bloomberg, Semafor, CNN, Sunday Times ve The Guardian listelerinde başa oturdu. Kitabı, New York Times’da listeye girdiği gün, yayıncı arkadaşlarımı arayıp tavsiye ettim. Türkçe tercüme telif hakkını almak için 5 Türk yayınevinin başvurduğunu ve sonucun açık arttırmayla belirleneceğini öğrendim. Kim aldı bilmiyorum. Umarım yakında kitabın Türkçesine kavuşuruz. 

Süleyman’ın geçmişine ve bugününe bakarak Gelen Dalga’nın sadece yapay zekânın dünyaya etkisini incelediğini zannedebilirsiniz. Kitap bunu yapıyor. Fakat bu dalgada sadece yapay zekâ değil, DNA mühendisliği, kuantum bilgisayarlar ve diğer Endüstri 4.0 teknolojileri de var. Hepsinden önemlisi dört süreç anlatılıyor: Teknolojilerin yaygınlaşması,  ucuzlaması,  kabiliyetlerinin artması ve  teknolojilerin sinerjisi, yani birbirini desteklemesi. 

Bilgisayarı ele alalım: Bugün cebimizde taşıdığımız akıllı telefonun bir bilgisayar olarak kabiliyeti, benim 1966 yılında ABD’nin seçkin üniversitelerinden birinde kullandığım bilgisayardan muhtemelen trilyon kat fazla. Fiyatı yüz binde biri mertebesinde. Nihayet, cep telefonlarının yaygınlığı nedir dersiniz? Sonra internetin bu telefona katkısı? 

İntel’in bir zamanlar başkanlığını yapan Gordon Moore’un adıyla anılan bir “kanun” vardır: Elektronik teknolojilerinin yapı taşlarından entegre devrelere yerleştirilebilen transistor sayısı her yıl iki katına çıkar. Bu yüzden ilk bilgisayarlarımızı en geç üç yılda bir yenilemek zorunda kalırdık. Çünkü üç yaşındaki makine artık yeni uygulamaları çalıştıramazdı. Moore, daha sonra kanununu, iki yılda bir iki katına çıkar şeklinde değiştirdi… Bilgisayarlarımızı 5-6 yıl kullanabiliyoruz. Süleyman, Moore kanunu kadar bilinmeyen başka bir kanundan bahsediyor, ekonomistlerin Carlson eğrisinden: İnsan DNA’sının sıralanması, yani yapısının belirlenmesi, 2003 yılında 1 milyar dolarken 2022’de bin doların altına inmiş! Moore kanunundan bin defa daha hızlı.

Evde covid üretmek

Ee, ne olacak yani? Şu olacak yani: Süleyman, kitabın hemen başında bir bomba patlatıyor: “Bugün 25 bin dolarlık bir yatırımla herkes evinde tasarladığı bir virüsü üretebilir!” Bilgisayar virüsünden değil, biyolojik virüsten bahsediyor. 25 000 dolar, doktora öğrencisi düzeyinde bilgi ve kararlılık gerekiyor; o kadar. 

Atom bombasının, hidrojen bombasının yayılması insanlığı tehdit eder; kabul ama bunları yapmak için milyarlarca dolar ve bir de devlet lazım. Her devlet bunu becermesin diye de dünya çapında kontroller, milletlerarası anlaşmalar var. Düşünün, 25 000 dolara evde hidrojen bombası yapılsaydı dünyanın hâli nice olurdu! Peki, bu fiyata ve evde Covid-19’dan beter bir virüs imal edilebiliyorsa dünyanın hâli ne olacak! 

Yarın değil şimdi

Bilgisayar virüsü değil dedim. Kitapta bilgisayar virüsü de var. Kuzey Kore kaynaklı olduğu iddia edilen  – Kuzey Kore bunu reddediyor – WannaCry virüsü anlatılıyor. Bulaştığı bilgisayarlardaki dosyaları şifreleyip şifre anahtarını parayla satan virüsten. Dünyanın bankalarını, ulaşım şirketlerini, elektrik şebekelerini ve aklınıza gelebilecek her şeyi tehdit eden virüsten. Bir bilgisayarcı tesadüfen virüsü kapatan yazılım düğmesini buluyor ve yayılmayı daha başındayken durduruyor. Şimdi, bu konuda eğitilmiş bir yapay zekânın, bilgisayar işletim sistemlerinde ve programlarındaki açık kapıları belirlediğini, bunlara uygun virüsler imal ettiğini düşünün. İmal ettiği virüsleri internet üzerinden izlediğini ve öğrendiklerine göre daha etkili, daha etkili hâle getirdiğini!

Süleyman’ın uyarısı, Acemoğlu’nunkinden daha geniş bir alanı ve daha farklı teknolojileri kapsıyor. İkisi de bilim kurgu değil. Bugün olup biteni anlatıyor. 

Not: Yazı ilk olarak 11 Ocak 2024 tarihinde https://millidusunce.com/gelen-dalga/ sitesinde yayınlanmıştır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum