YAŞAMAK
Doğup büyümek midir yaşamak, yoksa öğrendikçe bir gayesi olduğunu fark etmek midir yaşamak? Ya da rüzgârın önünde sürüklenmek midir yaşamak?
Şahsen yaşamak kavramının peşine takıldığımda üç önemli ayrımın yapılmasının kaçınılmaz gerçeklik olduğu kanaatine doğru evirildi, düşüncelerim. Birincisi geçmişte yaşamak, ikincisi anı yaşamak ve üçüncüsü de gelecekte yaşamak diye adlandırılabilinir.
Gelecekte yaşamak ilk bakışta cazip bir özellik gibi görünmekle beraber, yaşadıkça karşımıza çıkan; endişe, korku, stres, kaygı, gerginlik, huzursuzluk ve benzerleriyle baş etmenin göründüğü kadar kolay olmadığına şahitlik etmek durumunda kalınır.
Geçmişte yaşamak daha kolay algısı olsa da içerisine daldıkça karşımıza çıkıp gelen pişmanlıklar, suçluluklar, şikâyetler, üzüntüler, kırgınlıklar, hatalı tercihler, hatta sabır göstermeler dahi insanın dengelerini allak bullak etmeye yetecek kadar ondan da uzak durmayı tavsiye eder.
Yaşadığımız zaman kavramının genişliğinden sıyrılıp anda kalmak daha güzel diyesi geliyor insanın. Anda yaşamak; özgürlüktür, neşedir, hafifliktir, coşkudur, serbestlik sağlamaktır. Bu noktada hesap verir olmayı göz ardı edemeyiz. Lakin kontrollü olmak insanın temel özelliklerindendir. Çünkü toplum kuralları küçüklükten itibaren öğrenme becerisiyle zihnimizi donatır.
İdealizm olarak geleceğe yönelik çabalarımız olmalı, olacaktır da amma bunların bizleri esaret bataklığına çekmesine asla müsamaha göstermemeliyiz. Zihnimi ele geçirmesine asla izin vermemeliyiz.
Geçmişte yaşamak bizi devamlı karanlık dehlizlerinde gezinmeye sevk ediyorsa biz, uzak geçmişin mutlu saatlerini hafızamızdan çağırmaya gayret göstermeliyiz. Kısacası seçici davranmak gereğinde kalmalıyız, tekraren üzüntülere gark olmak bir bakıma aynı noktadan defalarca darbe almak gibidir.
Anı terk etmemek, anda kalmak, bizim için en geniş alanın önümüzde biteviye uzanıp giden mümbit bir arazi vasfını göstermesidir. Yaşarken seçme, karar verme, yapma, cevaplama gibi yükümlülükleri yerine getirmek bahtiyarlığı, ulaşılması zor bir gelecekten veya elimizden kaçmış fırsatlardan çok daha kıymetlidir.
Aklımızın kestiği yol en kestirme yoldur, kavlinden hareketle bir bilinmezin peşinden sürüklenip gitmek yerine, anda kalıp yaşamak daha muteberdir, zannımca. Bu kavil ile devam edip geçmişin bunalımlarını defaten yâd etmek hatasından azade olup anın verebildiği nimetlerden istifade etmek daha hoştur, nihayetinde vesselam.
Muammer AZMAK 19.05.2025
FACEBOOK YORUMLAR