ÖĞRENCİLİK
Birden geçmiş gözlerimin önünden dağlar silsilesi gibi çok belirgin bir biçimde geldi geçti. Hüzünlendiğim anlar olduğu gibi güldüğüm anlarda oldu. Yedi bin lira ile başladığım yükseköğretim macerasına, kurduğumuz fakirhanede devam etmek zorunda kalınca yaşadıklarımız canlandı.
Temel atma töreninde sevgili kardeşim Yakup ile yalnız başına bir maceranın kucağında bulduk kendimizi. Sonrasında bizden bir üst sınıfta bulunan sevgili Hayati ile yolumuz kesişti.
Üç idealist genç olarak -40'lı -50’li derecelerde sobasız, müştemilatsız bir evde -ki ev denmemeli- okuma mücadelesine el birliğiyle sarıldık. Başlangıç itibariyle çok ümit var bir tablo gözükmüyordu lakin şartları olumlulaştırma adına rahmetli Bülent'in bize verdiği desteği göz ardı etmemiz mümkün değildir.
Beş parasız bir vaziyette iken yol göstermesi ile başladığımız daktilo kullanma macerası ekmeğimizi çıkarma aracına dönüştü. Beş parasız halimizde bize Commer minibüsü ile taşımacılık yaparak daha konforlu bir ev edinmemize yardımcı oldu. Gani gani rahmet ola.
Konforlu evimiz merkezi bir konumda idi, gelen gideni çok oluyordu. İlk misafirlerimizden birisi Osman abimiz ‘ben de sizinle kalayım’ dediğinde çok mutlu olmuştuk. Sonrasında iki güzel insan Hüseyin ve Mustafa dâhil olacaklarını söylediklerinde yükümüz çok hafiflemiş ve derslere ilgi ve itibar gösterme katsayımızda fazlalaşmıştı.
Evimizin zeminden aşağıda bulunması hesabı ile gelenleri pencereden görmek mümkün oluyordu. Özellikle akşam yemeğinde bunun önemi daha çok ortaya çıkmıştı, gelene git denmez, demedik. Fakat küçük bir yaramazlık yapmayı ihmal etmedik. Gelen sayısınca çorbamıza bir bardak su ilave ederek açığımızı kapattık. Hoş bir hatıra olarak zihnimizin derinliklerinde sakladık.
Bazen gelen misafirlerin ‘ben bunu yemem şunu sevmem’ şeklindeki itirazlarını da tatlı yok, yoklarımızla ört bas ettik, haklarını helal etsinler. Ama yemediklerini yediklerinde, çok beğendiklerini de itiraf ettiler. Böyle bir yolculukta ilk uğurladığımız yolcumuz Hayati kardeşimiz oldu.
İkinci yolcularımız Yakup, Osman ve Hüseyin oldular. Allah bahtlarını açık etsin, kalanları selamette olsun dualarıyla vedalaşınca yeni genç arkadaşlarla takviye yaptık. Cevdet, Yaşar, Yunus, gidenlerin yerini aldılar ve maceramız kaldığı yerden sürmeye devam etti. Bu yolculuk bir-iki devir daimle nihayetinde evlilik yıllarına kadar varlığını sürdürdü.
Hoşluk, saadet baş tacımız değildi. Tabii ki zaman zaman hoşnutsuzluklar, kırgınlıklar belki dargınlıkları da beraberinde getirmiş oldu. O günün şartlarında yaptığımız her şeyi doğruluk adına yapıyor iken bugün onların bazılarının gereksizliği kanaati daha ağır basmaktadır.
Her ne olursa olsun biz başlangıcından bu maceranın bitimine kadar geçen zaman diliminde yaşadığımız olayların, anın hepsinde büyük oranda razılık noktasındayız. Bu bağlamda üzdüklerimiz, kırdıklarımız, yanlış anlaşılmalarımız, belki de bilinmedik tavırlarımız sebebiyle bir bağışlanma, muradımızdır.
Bu yolculukta her ne surette olursa olsun yolumuz kesişen herkese var ise hakkımız helaldir. Mukabil olarak böyle bir isteğimiz bakidir. Zor zamanlarda, kolay zamanlarda, güzel anılar paylaştığımız, hatırladıkça tebessüm ettiğimiz ya da çocukça davranmışız dediğimiz, her şey hayatımızın şekillenmesinde katkı payı vermiştir.
Özellikle dışarıdan bizim halkamıza dâhil olanlara bu anlamda derin kalbi teşekkürlerimi iletmek isterim. Yok- yoksullukla başlayan bu maceranın varsıl bir neticeye evirilmesine katkı veren her kardeşime ayrıca müteşekkirim.
Memleketin yerli ahalisinin bu anlamda sahiplenişlerine de şükranlarımı iletirim.
Bu anlık bir hatırlamadır, arada unuttuklarım, dile getiremediklerim var ise ki çok var olduğunu düşünüyorum, hepsinden bağışlanma diliyorum. O güzel günler, tekrar yaşanacak olsa ‘ben varım’ sözüyle noktayı koymak vicdani gerekliliktir inancındayım.
Yolumuz kesişen herkese selamlar iletir, sağlık ve esenlik dilerim. Ahiret yurduna göçenlere de rahmetler olsun.
Muammer AZMAK 03.09.2025




FACEBOOK YORUMLAR