GÖKYÜZÜ
Gökyüzü zararsız mıdır? Zararsız olduğunu zannettiğimiz gökyüzünün artık bir silah haline getirildiğini düşünebilir miyiz? Zaman içerisinde okuduğumuz yazıların satır aralarında birçok tehlikeden bahsedilmektedir. Bunlardan bir tanesi gökyüzüne bir gaz sıkılması ya da yayılması/spreyleme hadisesidir.
Bu gazın içerisinde var olan alüminyumun ne kadar zararlı, ne kadar iletken, ne kadar manyetik dalgalarla haşır neşir olduğunu, bilmeyenimiz yoktur. Bu anlamda masum olduğuna inanmak da çok zordur. Eğer böyle bir işlemin var olduğunu varsayarsak alüminyumun Güneş zerrelerini dahi engellemesi, hatta yoğun olan yerlerde geçirmediği gerçeğini de hatırımızda tutmamız gerekir.
Güneş ışınlarının yeterince gelmemesi, tabiattaki ona ihtiyaç duyan bütün nebatatın ve hayvanatın mağdur olmasına sebebiyettir. Hele hele ultraviyole ışınları hücreler arasındaki iletişimi sağladığından ve bölünme için gerekli olduğundan, dengemizin ne kadar bozulduğunu fark etmemiz mümkündür.
Bu maddenin ciğerlerimizi doldurduğunu, oksijenle bağlantı kurduğunu ve adeta bir patlayıcıya dönüştüğünü göz ardı etmemek gerekir. İletkenlik özelliğinden dolayı bu maddenin ne kadar tehlike oluşturabileceğini, düşünmek bile insanı ürkütmektedir.
Masum bir kablodan mütevellit gözüken internet kablolarının liflerden meydana geldiğini ve bakır kablodan daha verimli olduğunu, ışıktan daha hızlı ve daha çabuk isale/ taşıyıcılık görevini gerçekleştirdiğini düşünürsek aklımız biraz daha dara düşmüş olur.
Havada oluşturulan görüntüler ya da bir şeylere benzettiğimiz kümeler gerçek olursa yani bir dini motif, bir milli motif ya da düşünülmesi gereken farklı şeyleri ifade edebilecek şekillere dönüşürse diye insan, düşünmeden edemiyor.
Adeta bir sinema salonunda film seyreder gibi görüntüyü yorumlamak mümkündür. Bu görüntüleri meydana getirenlerin daha ileriye gitmeyip bahse konu olan insan nesline karşı vurdumduymaz tavırlar içerisine girmeyeceğini veya onları azar azar, hissettirmeden, fark ettirmeden, yok etme eylemini gerçekleştirmeyeceği, söz konusu olabilir mi?
Eskiden anlatılanların içerisinde, uzaktan zihin kontrolünün gerçekleştirilmesi, uzaktan araçların kontrol edilmesi, bu boyutu geçip insanın da bu anlamda kötü yola düşürülme ihtimalinin olabileceğini göstermez mi? Gördüğümüz ağır, hafif silahların sanki bir tiyatronun kostümleri, sahne gösterimi için dolgu maddesi, olduğunu düşünmeden edemiyoruz.
Gerçek silahlar fark ettirmeden, hissettirmeden gökyüzünde mi konuşlandırılıyor. Hatta devlet idarecilerinin farkına varıp zaman içerisinde tehditkâr tavırlarla karşılaşması, kendisini,A ait hissettiği ahalisini koruma hissiyatını duyduğu gerçeğini düşünmeliyiz!
Bütün bunlar bir tiyatro oyunu olsaydı güler geçerdik ancak üstün sistemlerin varlığını inkâr etmek mümkün gözükmemektedir. Umarım yanılsamadır. Sonumuz hayır olsun.
Muammer AZMAK 12.03.2025
FACEBOOK YORUMLAR