GÖRÜYORSUNUZ
Mutlaka sizler de görüyorsunuz, görmemeniz ne mümkün çünkü her yer bu aymazlıkların sergi alanı haline dönüşmüş. Sokak başları, kaldırımlar, yeşil alanlar…
Görmemek için herhalde gözsüz olmak gerekir. Söylenecek çok söz bulunur elbet ancak üzüm yemekse niyetiniz ister istemez daha dikkatli olmak durumunda kalıyorsunuz.
Mutlaka gezdiğiniz yerlerde, dikkatinizi çeken olumsuzluklar vardır, olmaktadır, olacaktır. Ancak bunun azaltılması, mümkünse tamamen ortadan kaldırılması; yönteminin, yolunun, yordamının bulunması, gerektiğine inananlardanım. O yüzden dertlenme durumunda da kalmaktayım. Bir elin nesi var misali yalnız olmuyor.
Caddeler, esnafların arka bahçesi haline getirilmek istenmektedir. Belki farkında olmadan, sahiplenme sevdasından, öyle ya da böyle kaldırımlar işgale uğruyor. Kuruluşu itibariyle yayaların yürüyüş alanı olarak ayrılmışken bu işlevsel halinin küçük dokunuşlarla bir panayıra dönüştürülmesi, gerekli gereksiz her türlü vasıtanın işgaline uğraması, canlı cansız gösteri alanlarına dönüşmesi, ister istemez yayaları rahatsız etmektedir. Titiz davrananlara teşekkür ediyoruz.
Ancak çözüm üretmesi gerekenlerin bu konuda, çeşitli kaygılarla, bazen umursamaz bazen de görmezden gelmek durumunda kalması işin vahamet boyutlarına taşınmasına da sebep olmaktadır. Karmaşayı teşvik edici bir amil olarak göz önünde duruyor.
Elimizdeki her fazlalığı ya da -taşıma zahmetine katlanmama gafletinin getirmiş olduğu rahatlıkla- bulunduğumuz yerin müsait olup olmadığına bakmadan ya da ayrılmış vazifeli mekânları gözetmeden, ‘atıkları atmak hürriyetini tatmak’ isteyişinin fazlalaşması, ortalığı çöplüğe dönüştürmektedir.
Caddeler asli unsurların dışında bulunanlarla bir çöplüğe dönüştürülmek isteniyor, diyemiyorum, dönüştürülüyor. Bu Cadde- kaldırım bağlamından çıkıp bunu parklara, meydanlara, ana yollara, hatta otoyollara, Mesire alanlarına ya da herhangi bir zemine taşımak mümkündür.
İster istemez yetkililerin bu konudaki göstermiş oldukları çabayı ve gayreti görmezden gelmek durumunda değiliz. Ancak kirletilmeyen bir yerin temizlenmesinin de sıklık itibariyle kirletilen bir yere göre daha çok istek alacağını hepimiz biliyoruz. O zaman yürürlükte olan kuralların bazılarının yapmakla elde edildiğini, bazılarının ise yapmamakla elde edildiğinin ayrımının farkına varmamız gerekir.
Yoksa isimleri değiştirmek, yapılanları değiştirmek veya farklı gündemler oluşturmak asli kusurları ortadan kaldırmamaktadır. Her yeşil gördüğümüz yeri oturma alanına dönüştürmek, her gördüğümüz ağacın dibine bir mekân kurmaya kalkmak, kirliliğin önüne geçer mi sorusunu sormamıza fırsat doğurur, ancak cevabımız büyük bir HAYIR olur.
Bu durumda, baştaki 'görüyorsunuz’ tespitine, tekrar dönmek icap ediyor. Caddelerimizin işgal edilmesini, kaldırımların amaçlarının dışında kullanılmasını, her bulunan boşluğa ya da sığdırılabilen yere araç park edilmesini, elindeki var olan artıkları rastgele hatta olduğu yere bırakma gafletini sürdürmeyi, hoş görmek mümkün olmamalı.
Bu bağlamda bir daha ‘görmüyor musunuz’ sorusunu sormayı gerektirmiyor, kanaatindeyim. Tabi ki görüyoruz cevabını daha ileri taşıyacak adımlar atmalıyız.
Bireylerin bir Esinti gibi olan çabaları, yaptırımlarla desteklenmezse yöneticilerin yürürlükteki hükümlerle hükmetmek yerine, ahbap çavuş ilişkisine çevirmek çabalarına kalırsa kimse ‘’görme becerisini gösteremeyecek’’ zannına ister istemez kapılıyoruz.
Gören gözlerin görmesi ve göstermesi temennisiyle…
Muammer AZMAK 22.07.2025




FACEBOOK YORUMLAR