TALHA FORTACI :BİZE TERS

                                                         BİZE TERS

Sayın Başbakan yine pimi çekilmiş bomba misali, patlaması an meselesi olan bir mesele attı ortaya. Nur topu gibi bir tartışma konumuz daha oldu;”Aynı evde kalan kız ve erkek öğrenciler”.Ülkede bu şekilde aynı evi paylaşan kız-erkek öğrenci sayısı kaçtır, oranı nedir bilemem ama tahminim yüz öğrenci evinden bir taneyi geçmez. Ama mühim meseledir.

Yahu o kadar sorunumuz varken, Suriye çıkmazı, çözüm süreci, daha neler neler, böyle istisna bir konuyu başbakan neden gündeme getirdi derseniz onu da bilemem kendisine sorun derim. O soruya birde şunu ekleyebilirsiniz;”Kardeşim siz değil miydiniz zinayı suç olmaktan çıkaran, şimdi de kalkmış biz kız-erkek öğrencilerin aynı evi paylaşmasına razı olmayız diyorsunuz, bu ne yaman çelişki? Bu soruların hepsinin cevabını ben vereyim size :”Siyaset”. Bizim işimiz siyaset olmadığından bu konuda fazla kelam etmiyoruz ve işi ehline, yani siyasetçilere bırakıyoruz. Meselenin bizi alakadar eden yanına, sosyal yönüne birlikte bakalım.

TV de bir tartışma programı izliyordum. Konu bu sözünü ettiğimiz meseleydi. Katılımcılarım hepsi akademisyen kişilerdi. Herkes konuyla alakalı görüşünü beyan ediyordu. Sıra Prof. bir hanımefendiye geldi. Hanımefendi dedi ki:”18 yaşına gelmiş bir insan artık yetişkin bir bireydir ve fiillerinden kendisi sorumludur. Kendi istediği gibi borçlanır, evlenebilir, istediği gibi yaşamada özgürdür. Cinsel tercihleri yine kendisine kalmıştır, ne ailesi ne de devlet hukuk sınırları dışında velev ki ahlaki yönüyle bile olsa ona bir şey dayatamaz, bu hukuk dışı bir şey olur.” Yani reşit olan bir birey istediğini yapar ona kimse karışamaz çünkü yaptıkları iyi veya kötü olsun sonucuna kendi katlanır. Ben de diyorum ki hadi oradan.

Tamam, hak-hukuk-özgürlük-demokrasi hepsine eyvallah da sizin lügatinizde ahlak diye bir kavram yo mu? Bu millet öyle yerden mantar gibi mi bitti veya bir yumurtadan mı çıktı? Gelenekleri görenekleri nereye attınız? Oysa bu milletin karakteri meşruiyetini dinden alan ve onunla bağı çok güçlü olan bir ahlaki zemine oturuyor. Ama ben dinden imandan hiç bahsetmeyeceğim. Çünkü biliyorum ki bu zihniyet o zaman da yok şeriat geliyor, yok irtica yok laiklik yok bilmem ne diyecek ve bel altından İslam’a vuracak.

Diyecek ki ahlak göreceli bir kavramdır. Kişiden kişiye değişir. Sana göre ahlaksızlık olan bir şey bana ahlakla alakası olmayan bir şey olarak gelebilir. İyi de güzel kardeşim bu ülkeden bahsediyorsan eğer toplumda geçerliliği olan bir ahlaki yapının varlığını kabul etmek zorundasın. Sen ne kadar sevmesen de, istemesen de bu böyle. Çünkü ülkenin çoğunluğu Müslümandır. Ne kadar dindar filan dersen o başka bir konu. Ama gerçek de bu. Sonra güçlü aile bağlarımız var. Başkasının namusuna yan gözle bakmama anlayışımız var. Bunların hepsini bir kenara bırakarak, yok aile bile karışamaz devlete ne oluyor, hukuka aykırı filan diyemezsin. Burası ne Fransa ne Amerika ne de benzerlerindendir.

            Soruyorum hangi baba kızının yabancı bir adamla aynı evde kalmasını ister? Yok, arkadaşmış filan, geçin o işleri. Ben iddia ediyorum ki bu ülkenin sağcısı da solcusu da muhafazakârdır. Çünkü muhafazakârlık sadece dini hassasiyeti olan kişi anlamına gelmez ki kardeşim. Geleneğine göreneğine sahip çıkan herkes muhafazakârdır. Bizim milletimiz de tarihine, kültürüne yani özüne sahip çıkmıştır her zaman. Çünkü bu öz çok sağlam temeller üzerine oturur.

Konuya din üzerinden muhalefet edenlere gelince bu tarz işler bize İslam’dan önce bile tersti. Olumlu karşılanmazdı. Maalesef batı mukallitliği ülkemizde böyle zihniyetlerin çoğalmasına vesile oldu. Lakin böyle yanlış şeyler bizim milletimizin nazarında hiçbir zaman kabul görmedi ve ben inanıyorum ki kıyamete kadar da kabul görmeyecek. Bize ters kardeşim böyle şeyler. Nereye giderseniz gidin bu mahallede salyangoz sattırtmayız…

                                                                                           TALHA FORTACI 08.11.2013