Yürümek
Naci Yengin
Oldum olası yürümeyi severim.
Yürümek sadece yürümekten ibaret değildir benim için.
Yürümek kendimle baş başa kalmaktır. Düşüncelerimi sağaltmak, durulmak ve kendi sesimi duymaktır.
Yürümenin vakti saati, zamanı, mevsimi olur mu bilemem. Ancak benim için yürümenin keyfi olur sadece. Kimsesiz, rastgele... plansız programsız.
Yürümenin bir felsefesi var mı onu da bilmeden yürüdüm yıllarca. Ancak Nietzsche'den tutun da Kant'ın Prusya’da meşhur yürüyüşlerine kadar birçok felsefeci yürümenin insan zihninde meydana getirdiği değişim ve iç dünyada yarattığı olumlu-olumsuz duygu düşünceleri incelemiş ve yürümeyle ilgili birçok fikir yürütmüşler... inanırsınız inanmazsınız. Ancak yürümek öyle sıradan bir hareket değil...
Montaigne’in meşhur sözüdür: “Çizilmiş bir yolda yürümek ve yalnız kendi hayatından sorumlu olmak ruh için büyük bir rahatlıktır.”
Bizim yürüyüşümüz çizilmiş sabit bir yolda değildir belki. Belki belli bir rotası yoktur ancak Montaigne bu cümleyi kader çizgisi anlamında kullandıysa ona diyecek bir sözümüz olmaz. Fakat şunu da biliriz ki kader çizgimizde de olsa yürüyeceğimiz yolu ve yönü de yine kendimiz belirleriz!
Bana göre yürümek insanı birçok konuda zaman kazandıran en önemli fırsattır. Masa başında çalışan ve yapmak istediği birçok iş konusunda zaman bulamadığı için onca güzel uğraştan mahrum olanlara yürümelerini, yürürken düşünmelerini ve işlerini sıraya koymak için masa başında boşa saat geçirmemelerini öreririm.
Yürüyüşten kastımız yalnızca bir spor aktivitesi yapmak da değildir. Yürüyüşü hayatlarının bir parçası haline getirenlerin işlerini daha kolay düzene soktuklarını, sağlıklı düşüncelere sahip olduklarını, ilham perilerinin kendilerine daha sık uğradığını, edebiyat ve sanata olan ilgilerinin daha da attığını bilim görmeleri, deneyimlemeleri muhtemeldir.
Yürüyüş sonrası zihninizde kurguladığınız dünya ile düşüncelerinizin durulduğu, sakinleştiğiniz, hayata ve yaşamaya dair yeni bir dünyaya yelken açtığınızı; kaderinizi yeniden kendi ellerimize aldığımızı anladığımızda hayatın ne kadar değiştiğini gördüğümüzde kendimiz farkında olmasak bile başkalarının sizdeki gözle görülür ruha ve surete yansıyan değişime çok şaşıracaklarından emin olabilirsiniz.
Birçok filozof ve yazarın kitaplarını yürüyüş halindeyken kurguladıklarını unutmamak gerekir.
Ancak sürekli aynı ortam ve zeminde tekrarlanan yoğun yürüyüşlerin psikologlarca çok da hoş karşılanmadığını söylememiz gerekiyor. Hatta bazı psikologlara göre “bir yürüyüş biçimi olarak deliklik” diye bir konu da vardır! Bu tür yürüyüş yapanlar daha çok yürümeyi otomatiğe bağlayan “gezgin deli” diyebileceğimiz türden insanlardır. Yürüyüş için ‘gezgin delilik’ diye bir tanımlama da yapılmış maalesef.
Siz iyisi mi yürüyüşünüzü psikoloğunuza söylemeyin! Onlar mutlaka yürüyüşünüzden de bir anlam çıkaracaklardır.
Yürüşün en önemli yönü bilinci zorlayan birçok sorunun yürüyüş sayesinde kendiliğinden çözüldüğünü de unutmamalısınız.
Kısacası yürüyüşsüzlük, hareket kaybı aslında hayatın ve kendinize yarattığınız sağlıklı ruh dünyasınızın da kaybı olabilir. Hareket yalnız fiziki bir aktivite değil aynı zamanda ruh ve beden uyumunun besinidir. https://www.tarihistan.org/ 15 Temmuz 202




FACEBOOK YORUMLAR