ÂGÂH OKTAY GÜNER'İN ARDINDAN
Bir devrin önde gelen isimlerindendi.
Siyasetçiydi.
İktisatçıydı.
Yazar ve hatipti.
Hepsinde de ortanın üzerinde varlık göstermeyi bilenlerdendi.
Çünkü kültürlüydü.
Kültür her işte belirleyicidir.
Kültürlü siyasetçinin meseleleri kavrama ve bakış derinliği hemen fark edilir.
Âgâh Bey, tarih bilmeyen politikacının bu memlekete ancak zarar vereceğini söylerdi.
Doğru söylüyordu.
Bilmeyen söyleneni de anlayamaz.
Dökme suyla değirmenin dönmeyeceği yer devlet idaresidir.
"Devlet yönetmeye talip olan bilecektir" derdi
Verdiği örnekler arasında şimdiki iktidar partimizin başkanı haliyle öne çıkardı.
Başa geçer geçmez, "Tarih ve devlet fikrinden uzak bir ideolojinin mensubu, inşallah bürokrasi çerçeveler" dediğini unutmuyorum.
Devamının nasıl geldiği malum.
12 Eyül'den önce Topraklık sırtlarında komşuyduk.
Bir grup arkadaş epeyce yakın görüşürdük.
O kavga yıllarında yaptıkları muhteşemdir.
Meclis'te o konuşacaksa sıralar dolardı.
Ses rengi, tonlayışı ve söyledikleriyle insanları çeker ve dinletirdi.
Konuşmaları, hiçbir zaman boş veya dolu polemik ağırlıklı olmadı.
Bilgiye, kültüre, görgüye dayanan konuşmalardı.
Türkeş'in yardımcıları arasında Sadi Somuncuoğlu ve o iki ağır toptu.
İnsan halidir, öne çıkanlar kıskanılırlar.
Kıskançlıkla hakkında epeyce konuşulurdu.
Çoğu doğru değildi.
Mağrur görünmesi ve şehirli edası önemli sebeplerdendi.
İyi Türkçe bilirdi.
Fransızcası bilenlere göre mükemmeldi.
Çok okurdu.
Muazzam bir kütüphanesi vardı.
Bununla beraber, her konuyu en iyi bildiğini düşündüğü kimselere danışırdı.
Kavga yıllarında yaptıkları muhteşemdir.
Özellikle bürokraside hemen herkesin üzerinde bir türlü emeği ve hakki vardır.
Her ihtiyaç duyana ve kapısına gelene bir türlü yardım ederdi.
Bu özellik o devrin politikacılarında vardı.
Onda daha fazlası vardı.
Problemleri çözerdi.
Sözü dinlenen, dediği yapılacak bir karakterdi.
Ailesini çok az görürdü.
İnci Hanım ve çocukları, Cangüzel, Rahmet ve Sâmiha da bu hale alışmışlardı.
Müthiş bir karakterdi.
Sıkıntılarını kendi içinde yaşardı.
Stratejik düşünürdü.
En basit olayları bile doğru değerlendirmeye çalışırdı.
Evinin önünde vurulduğunda kulakları epeyce sarılı kaldı.
Kimseye vurulduğunu duyurmamaya çalıştı.
"Moraller bozulmasın, yılgınlığa yol açmasın!" demiş ve etrafını uyarmıştı.
Tabii insan olarak hataları olmuştur.
Aile fertleri ve dostları başta, kırdıkları, üzdükleri olmuştur.
Bir yerde hepimiz, mizacımızı aşamadığımız yerlerde bocalarız.
Son altı yılda görüşme isteğimizi sıkça söylememize rağmen görüşemedik.
İçine kapanmıştı.
Ancak okuduğunu söylüyordu.
Son zamanlarda gözleri de okumasına imkan vermiyordu.
Bir yıl kadar önce seslendirilmiş kitaplardan konuştuk.
Onlara geçip geçmediğini bilmiyorum.
Bu gece sabaha karşı da gitti.
Sabah sabah televizyonları açtım.
Gazetelerin internet sayfalarına baktım.
Son dakika haberlerine göz attım.
Bu büyük adamın vefatından haber yoktu.
Bir daha içim yandı.
Eminim, duyulunca hakkında söz söyleyecekler çok çıkacaktır.
Hak eden bir insandı.
Kitapları hala okunuyor.
Üzerinde konuşuluyor.
Keşke hatıralarını yazsaydı diyeceğimiz insanlardandı.
Bir devre şahitlik edenlerdendi.
Çok yönlü bir insandı.
Gitti.
Türk Milleti'nin büyük bir evlâdını kaybettiği açıktır.
Aziz Ağabeyimin aziz rûhu şâd olsun!




FACEBOOK YORUMLAR