İskender Öksüz, fiziko-kimya profesörü, millet ve milliyet teorileri ve fikir sistemlerini Türkiye'de en iyi bilenlerden. Ele aldığı çetrefil konuları ortalama aydının anlayacağı bir dille yazmayı, anlatmayı başarabilen bir kalem. Geniş kültürüyle fikir önderi ve toplum öncüsü. Karar Gazetesi köşe yazarı. Sekseninci yaşının baharını yaşıyor.
Biz dostları, kendisinden habersiz bir saygı günü düşündük. Programı, Hacı Bayram Üniversitesi Türkiyat Araştırma ve Uygulama Merkezi üstlendi. Merkez müdürü Prof. Dr. Habibe Yazıcı Ersoy ve takımıyla Prof. Dr. Konuralp Ercilasun, Hakan Paksoy ve ben, programın oluşturulmasında ve yürütülmesinde beraber çalıştık. Az hasarla -son zamanların moda tabiriyle söylersek- iyi bir iş çıkardığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz.
PROGRAM GÜZEL AKTI
Habibe Yazıcı Ersoy’un açış konuşması ve sonraki protokol konuşmaları ölçülü ve değerliydi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, çok sevdiği İskender Öksüz'ün kendisi için ifade ettiği değeri anlattı. Yazılarını çıktı aldırarak okuttuğunu ve arşivlediğini söyledi.
HBV Rektörü Prof. Dr. Naci Bostancı'nın konuşması ders niteliğindeydi. Entelektüel dikkatleri yüksek bir konuşmaydı. Milliyetçiliğin karakteri üzerinde durdu. Benim de Karar’da sıkça temas ettiğim bir konuyu özellikle vurguladı: Milliyetçiliğin, eğilimlerine, farklılıklarına rağmen milletin her ferdini kendisinden sayması gerektiğini ifade etti. İskender Öksüz'ün ve rahmetli Emine Işınsu'nun bu bütünlük anlayışını benimseyen ve benimseten aydınlar olduğunu söyledi.
Bilge ve Ahmet Bican Ercilasun’la beraber yönettiğimiz ikinci bölümde aile fertlerinden, öğrencilerinden ve dostlarından seçilmiş bir listede yer alanlar konuştu. Siyasetten isimler de vardı. İyi Parti Grup Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Buğra Kavuncu, Yeni Yol Grup Başkanvekili ve Muğla Milletvekili Selçuk Özdağ ve Ak Parti Kayseri Milletvekili Ayşe Böhürler, Hoca ile tanışıklıklarını ve zamanla dostluğa dönüşen ilişkilerini anlattılar. Aileden, kardeşi Namık Kemal Öksüz, program için Amerika'dan gelen oğlu Murathan Öksüz ve torunu Bulut Okçu konuştu. Her birinin vurguladığı hususlar arasında, İskender Öksüz'ün sıcakkanlılığı, espritüelliği, öğrenme ve öğretmeye düşkünlüğü öne çıktı.
Şu akla hayale gelmez görüntüler çağında konuşma ağırlıklı bir program kolay geçirilmez. Bizimkinde otuza yakın kişi konuştu. Salonda ilgi canlıydı. Uzunca süren konuşmalar sırasında ayrılan tek tük oldu. Gelenler sonuna kadar kaldılar.
Ercilasun ailesi ile Milli Düşünce Merkezi ve Milli Egemenlik Platformu hediyeler sundular. Kısa zamanda hazırladığımız, elliye yakın imzanın ısmarladığımız yazılarının yer aldığı İskender Öksüz Kitabı'nı halen hocalık ettiği Kapadokya Üniversitesi program gününe yetiştirdi. Rektör Prof. Dr. Hasan Ali Karasar'a ve Prof. Dr. Konuralp Ercilasun başkanlığındaki editörlere teşekkür borcumuzdur. İlk nüsha HBVÜ rektörü dostumuz Prof. Dr. Naci Bostancı tarafından İskender Hoca'ya hediye edildi.
Güzel ve zengin bir programdı.
YAŞARKEN BİLMEK VE BİLDİRMEK GEREK
Dünyada bu tür programlar değişik sebeplerle ve az çok benzer şekillerde ve özel formatlarda düzenlenir. Merakım dolayısıyle okuduklarım, bildiklerim ve gördüklerim var. Mesela Sovyet dönemi ve hemen sonrasının uygulama örneklerini çok gördüm. Orada önemli kültür ve sanat olaylarındandır. Jübiley(Jübile) derler. Yuvarlak yıldönümlerinde yapılan bir saygı sevgi faaliyetidir. Önemli isimlerin yeni bir eseri dolayısıyle de düzenlenir. Saatler boyu sürer.
Bizde de ilim ve sanat adamlarına yaşarken günler geceler yapıldığı olur. Kurumlaşmış bir anlayış halinde yerleşmemiştir. Bana kalırsa önemli eksiğimizdir. Eser verenlere, hayatımıza değer katanlara, öncü isimlere yaşarlarken nasıl görüldüklerini ve nasıl anlaşıldıklarını göstermek önemlidir. Marifetin iltifatını böyle de göstermek, yaratıcılığı layık olduğu o yüksek yere koyar. Şair, yazar, bilim adamı ve diğer sanat ve zanaat erbabının maharetleri takdir ve taltif edilir. Değer ve değer yaratmak toplumun tamamı tarafından saygıya değer görülür hale gelir.
VEFANIN YENİLEYİCİ GÜCÜ
Vefa, yaratıcı, yenileyici, nesilleri birbirine bağlayıcı gücü getirir. Bu tür programlar vefa duygusunun eseridir ve etkisi çok yönlüdür. Kendisi adına program yapılan kimseyle sınırlı kalmaz. Memleket ve insanlık için değer yaratan herkesi kalabalıklardan ayrı ve yüksek yerde konumlandıran bir zihin yapısını çağırır, yerleştirir ve perçinler. Kurumlaşırsa, rol modelliği, öncü ve örnekliği siyasetten ve piyasa tiplerinin tekelinden kurtarır.
Yoksa gücü bir türlü ele geçirenler, -şimdi olduğu gibi- kendisini merkeze alanlar kural ve değer bırakmaz. Mafyalar oluşur ve mafyavârî işler alır başını gider. Kuralsızlık ahlâksızlık demektir, anarşiye yol açar. Belirsizliğin ve anarşinin olduğu yerde düzenden bahsedilemez. Biz bunu şimdiki kadar olmasa da bazı yönleriyle asırlardır yaşıyoruz.
Mehmed Ârif’in 93 Harbi sonrasında yazdığı “Başımıza Gelenler” iç kanatan bir eserdir. İskender Öksüz’ün ondan yüz elli yıl sonra yazdığı “Niçin Geri Kaldık?” eseri aynı derdi daha geniş bir perspektiften söyler. Niçin Geri Kaldık’ın farkı, zaman yanında, yeni bakışları ve anlama imkânlarını değerlendiren sosyal bilim disiplinleri üzerinden değerlendirmelerde bulunan yeni zamanın aydın görüşü olmasındadır.
Gördüğümüz, devlet hayatımızda, sosyal hayatımızda devam eden çözülmedir. Batımızdaki toplumlar sadece orduda, sanayide, ticarette değil hemen her alanda öne geçtiler. Bizim geride kalışımızın sebepleri arasında konulmuş kurallara uymamak var. Örneklerimizi seçememek ve örnek hareketleri değerli hale getirememek de buna dâhildir.
TEŞKİLÂTÇILIĞIN UYANDIRILMASI RUH DİSİPLİNİ İSTER
Çoktandır düşünüyor ve konuşulmasını istiyordum, bu vesileyle ana fikri söyleyeyim: En çok övündüğümüz teşkilatçılık tarafımızdır ve asıl bozulan da odur. Kof hamaset denen yıkıcı sloganlardan biri bu övünmeye dayanır. Söylenir ama bilinmez. Netice ortada: Ne milliyetçimiz milliyetçi gibi milliyetçi, ne Müslümanımız Müslüman gibi Müslüman, ne sosyalistimiz toplumcu gibi toplumcu. Elbette istisnaları var. Güzel işler çıkaran kurum ve kuruluşlarımız var. Ancak bilelim ki teşkilatçılık(organizasyon) disiplin işidir. Disiplin için de gözetilecek hususlar, uyulacak kurallar lazımdır. Bizde kurallar var, uymuyoruz. Dolayısıyle düzen bozuluyor.
Bu cümlelerde saygı programından ve İskender Öksüz’den ayrıldığımı düşünecek varsa söylemek isterim: Tam oradayım. Onun derdi tasası millet ve memlekettir. 80 yıllık ömrü bu uğurda geçmiştir. Türklük ilminin yaşayan en büyük bilgini, bilgesi Ahmet Bican Ercilasun ”İskender’in en önemli eseri Millet Ve Milliyetçilik’tir” demesi de eserin değerinin konusuyla beraber anlaşılmasıdır. Ben de öyle düşünenlerdenim.
Allah ömür versin, İskender Öksüz’ün 90. yaşında yapılacak programda bu uğurda yeni eserlerinden ve hizmetlerinden bahsedileceği kesindir. O zaman memleketin durumu ve insanlık için daha iyi ve güzel şeyler konuşulabilmesi ümidiyle...
FACEBOOK YORUMLAR