Reklam
Reklam
Prof. Dr. Ahmet SEVGİ

Prof. Dr. Ahmet SEVGİ

[email protected]

"TANZİMÂT-I HAYRİYE" ÜZERİNE…

06 Kasım 2025 - 09:51

“TANZİMÂT-I HAYRİYE” ÜZERİNE…

Prof. Dr. Ahmet SEVGİ
 

1683 Viyana bozgunuyla Batı’nın üstünlüğünü kabul etmiş olduk. “Karlofça Antlaşması”yla (1699) verdiğimiz tavizlerden bu yana da hiçbir zaman iki yakamız bir araya gelmedi. Yani 300 yılı aşkın bir süredir yönümüz hep Batı’da. Lakin bir türlü onların teknik ve ekonomik gücüne ulaşamadık.

Haksızlık etmeyelim, bu uzun zaman zarfında devlet boş durmadı. Birtakım siyasî ve sosyal tedbirler almaya çalıştı. I. Mahmut ve III. Selim’in ıslahatları, Vak‘a-i Hayriye, Tanzimat, I. ve II. Meşrutiyet… İçinde bazı olumsuzlukları barındırsa da bu teşebbüslerin her biri iyi niyetli çabalardır. İlanının 186. yıldönümü münasebetiyle bugün “Tanzimat” üzerinde duralım istiyorum.

Tanzimat Fermanı 3 Kasım 1839’da Gülhane Parkı’nda Mustafa Reşit Paşa tarafından okunmuştur. Ferman’ın girişinde mealen:“Kuruluşundan beri Kur’ân hükümlerine ve şeriat kanunlarına uyulduğu için devletimiz güçlü ve halkımız huzur ve refah içinde idi. Lakin 150 seneden beri şeriata ve kanunlara uyulmadığından eski gücünü kaybetmiştir. Gerekli tedbirler alındığında Allah’ın yardımıyla 5-10 yıl içinde istenilen hedefe ulaşılacaktır” denilerek bazı yeni kanunlar konulması lüzumuna işaretle, bunların esasını can güvenliği, ırz, namus ve mülkiyet hakkının korunması, vergi adaletinin sağlanması, askerlik süresinin tanzimi olduğu belirtiliyor, sonra da bunlar detaylandırılıyor. 

Ferman, “Rabbimiz cümlemizi muvaffak buyursun, konulacak kanunlara uymayanlar da Allah’ın lanetine mazhar olsunlar ve ilelebet felah bulmasınlar” ifadeleriyle son buluyor. 

Hemen belirtelim ki “Tanzimat”ın ilanını müteakip muhafazakâr çevre ile reform taraftarları arasındaki çekişmeler Tanzimat hareketinin gücünü sarsmıştır. Buna rağmen ceza hukuku, vergi hukuku, insan hakları ve maarif alanlarında birtakım yenilikler yapılmışsa da “Ferman”da belirtilen 5-10 senede hedefe ulaşılacağı tahmini boşa düşmüş ve ne 1856 Islahat Fermanı, ne I. ve II. Meşrutiyet, ne de Cumhuriyet… Hiçbiri bizi gerçek anlamda Batılılaşma hedefimize taşıyamamıştır.

Artılar ve Eksiler

Bugün yönetim sistemimizin temelinde -ağır aksak yürüse de- Cumhuriyet ve Demokrasi varsa bunu Tanzimat’a borçluyuz. Meselelerin çözümünde aklın öne çıkması, beşerî kanunlar çıkarma anlayışı, Müslümanlar için bir medenî hukuk ihtiyacının hissedilmesi, eğitimde yenileşme, insan hakları fikri, kısacası; Hilafetten Meşrutiyet ve Cumhuriyet’e giden yolların açılması Tanzimat sayesinde olmuştur.     

Şinasi’nin, Mustafa Reşit Paşa için:

“Eyâ ehâlî-i fazlın reîs-i cumhuru”

Yahut:

“Bildirir haddini sultana senin kanunun”

diyebilmiş olması basit bir şey değildir.

Bu arada Tanzimat ricalinin, azınlıklara verilen hakların suiistimal (kötüye kullanmak) edileceğini öngörememiş olması büyük bir eksikliktir. Diğer taraftan başta Sultan Abdülmecit olmak üzere yetkililerin, yapılacak ıslahatlarda mütereddit davranmaları da Tanzimat’tan beklenen sonuçlara ulaşılamamasında etkili olmuştur. Nitekim Tanzimat’ın banisi sayılan Reşit Paşa, Tanzimat’ın ilanından 7 sene sonra (1846) sadrazam olabilmiş, üstelik 1846-1858 yılları arasında yani 13 yılda 5 kere gidip 6 kere gelerek ölümüne kadar (ö. 1858) ancak 7 yıl sadrazamlık yapabilmiştir ki bu, yönetimde istikrarın sağlanamamış olduğunu gösterir. Siyasi istikrarın olmadığı yerde nasıl reform yapacaksınız?

Demem o ki yönümüzü kesin olarak Batı’ya dönüşümüzün üzerinden 186 yıl geçmiş olmasına rağmen maalesef bugün hâlâ Doğu-Batı kavgası yapıyor ve topluiğne üretip üretemediğimizi tartışarak siyasî çıkar elde etme veya kendimizi övme, rakibimizi yerme peşindeyiz. Bu kavga bitmedikçe, aradan bir 186 yıl daha geçse hâlâ Batı’ya muhtaç halde yaşıyor olacağımızdan şüpheniz olmasın vesselâm…

 

ACZİMİN GİRYESİ: 

Bu küçücük kalbe dünya kadar düşmanlık nasıl sığıyor bilmem,

İnsanlar   arasındaki   kin   ve   nefreti   kaldırabilsem,   ölmem.

                                                                              (Li-müellifihî)  

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum