MÜSPET İLİM VE BİZ
Prof. Dr. Ahmet SEVGİ
“2015 Nobel Kimya Ödülü”nü Aziz Sancar aldı, sevindik. 10 yıl sonra “2025 Nobel Kimya Ödülü” Filistinli Omar M. Yaghi’ye verildi, iftihar ettik. Fakat burada benim kafama takılan ve üzerinde durulması gerektiğini düşündüğüm bir mesele var: Aziz Sancar bu ödülü neden Türkiye’de değil de Amerika’da alıyor? Aynı şekilde, Ömer Yagı, bu ödülü niye Filistin’de alamıyor da ta Amerika’da alabiliyor?
Şair haklı:
“Nobel ödüllü Filistinli Ömer, Mardinli Aziz’le övünelim,
Lakin Amerika vatandaşı oldukları için de dövünelim.”
Dövünelim, çünkü İslâm dünyası olarak kabiliyetlerimizi değerlendiremiyoruz, beyin göçünü önleyemiyoruz.
İnsanlarımız niye doğduğu yerde “Nobel Ödülü” alamıyor? Amerika’daki imkânlar niye bizim topraklarımızda yok? Amerika’daki imkân ve şartlar Türkiye’de, Filistin’de olsa Aziz Sancar ve Ömer Yagı söz konusu ödülleri alamazlar mıydı?
Elbette alırlardı, lakin maalesef Batı’daki ilmî çalışma atmosferi bizde yok. Peki, niye yok?.. Bu soru bilhassa yöneticilerin beynine bir ok gibi saplanmalı. Heyhat!..
Özellikle aklî ilimlerin gelişip olgunlaşması belli bir atmosfer ister. Bu atmosfer, 8-11. asırlar arasında Endülüs’te oluşmuş ve İslâm dünyasında önemli bilginler yetişmişti. Ancak daha sonraları dinî bir taassupla bahse konu âlimlerin birçoğu tekfir edilerek eserleri yasaklandı.
Bu yükseliş ve düşüşün bize yansımasını Kâtip Çelebi (ö. 1657) “Mîzânü’l-hak Fî-ihtiyâri’il-ehakk” adlı eserinde şöyle özetler:
“Yüce Osmanlı Devleti’nin başlangıcından Sultan Süleyman Han (ö. 1566) zamanına gelinceye kadar hikmetle şeriat ilimlerini nefislerinde toplayan muhakkikler şöhret bulmuşlardı. Fatih Sultan Mehmet Han (ö. 1481) “Medâris-i Semâniye”yi bina edip “Usulüne uygun olarak tedrisat yapılsın” diye vakfiyesine kayıt koydu. “Tecrîd Hâşiyesi” ve “Mevâkıb Şerhi” derslerini tayin etti. Sonra gelenler “Bu dersler felsefiyat”tır diyerek kaldırdılar, yerine “Hidâye” ve “Ekmel” derslerinin okunmasını makul gördüler. Lakin sadece bunlarla iktifa etmek makul olmadığı için ne felsefiyat kaldı ne Hidâye ne de Ekmel.” (Bkz. Kâtip Çelebi; Mîzânü’l-hak Fî-ihtiyâri’il-ehakk, [Sadeleştirenler: Süleyman Uludağ-Mustafa Kara] Marifet Yayınları, İst. 1990, s. 42.)
Anadolu’da, 13-15. yüzyıllar arasındaki müspet ilim anlayışının, 16. yüzyıldan sonra dinî taassuplarla medreselerden dışlanmasını sadece Kâtip Çelebi söylemiyor. O yıllarda yazılan birçok eserde bu gerçeğin izlerini görmek mümkün. Söz gelimi, bir zaman Fatih’in hocalığını da yapan Sinan Paşa (ö. 1486) bile “Tazarru‘nâme” adlı eserinde: “Zâhirî ilimlerin bebek için süt hükmünde olduğunu, dolayısıyla aklî ilimlerle yetinirsen deniz kenarında bir sinek olursun, manevî ilimleri öğrenirsen deniz incileriyle dolarsın” diyerek aklî ilimleri “sinek”, naklî ilimleri de “inci” mesabesinde görmüş ve ileride akıl-nakil dengesinin bozulmasına sebep olmuştur:
“İlm-i zâhirde belî olgıl emîr
Kim gıdâ-yı tıfl olur evvelde şîr
….
Lîk kalma anda geçgil ilerü
Niçe bir tıfl olasın sen şîr-cû
….
Ger kalasın ilm-i zâhir içre pes
Sen leb-i deryâda olasın mekes
Ger reh-i ma‘nâda dânâ olasın
Tob tolu sen dürr-i deryâ olasın”
(Bkz. Sinan Paşa; Tazarru‘nâme [Hazırlaylan: A. Mertol Tulum], MEB Yayınları, İst. 1971, s. 110-111.)
Üzülerek belirtelim ki biz müspet ilim zihniyetinden uzaklaştıktan sonra bir müddet pazı gücüyle fetihlere devam etmiş olsak da delikli demir icat edilip mertlik bozulduktan sonra bir türlü iki yakamız bir araya gelmedi. Ne “Lâle Devri” fayda etti, ne “Tanzimat” ne de “Meşrutiyet”… Bugün hâlâ Amerika’da tahsil görüp icat yapan, Nobel ödülü alan bilim insanlarımızla övünüp duruyoruz.
Uğur Şahin, korona virüs aşısını neden Almanya’da geliştirdi? Canan Dağdeviren, meme kanserinin tedavisinde çığır açan buluşunu neden Amerika’da yaptı? Aziz Sancar Nobel ödülünü neden Amerika’da aldı? Bu sorular, yöneticilerin zihnine bir ok gibi saplanarak gerekleri kuvveden fiile geçmedikçe iki yakamız bir araya gelmeyecektir, bu böyle biline…
ACZİMİN GİRYESİ:
“Nobel ödüllü Filistinli Ömer, Mardinli Aziz’le övünelim,
Lakin Amerika vatandaşı oldukları için de dövünelim.”
(Li-müellifihî)




FACEBOOK YORUMLAR