DONAN ZAFER
İdris ÖZLER
Sarıkamış Şehitleri Anısına
İki bin beş yüz metre rakım.
Bir buçuk metre kar.
Bin dokuz yüz on beş, aylardan ocak.
Kars yakındı Erzurum’a
Sarıkamış daha yakın.
Biz varsak
Elbette zafer de yakın.
Toplarımız kağnılarda,
Sırtımızda azıklarımız.
Silahlarımızı kuşandık,
Kışlıklarımız hariç
Hepimiz hazırdık.
Hedef belliydi, düşman ötede.
Beyaz karanlığı yararken süvariler
Ayaza kesiyordu hava.
Ağırlaşsa da sırtımızdakiler
Zamanı eziyordu adımlarımız.
Yürüdük hep birlikte, hep adım attık.
Biz dursak kanımız donar,
Tarih dururdu.
Biz dursak
Umutlar tükenir, hayaller donardı.
Çisem çisem ayaz yağıyordu göklerden,
Önce bulutlar,
Sonra atlarımızın nalları dondu.
Birbirimize siper ederek yürürken
Umutlarımız dondu.
Hoyrat türkülere alışkın olan Mehmetler sustu.
Ezgiler dondu havada, türküler dondu, ağıtlar dondu.
Seslensek ölümün uyanacağından korktuk,
Güvercinler dondu,
Hüma kuşu dondu,
Karın üzerinde yansıyan,
Bizi uykuya davet eden ay ışığı dondu.
Uyku: Ölüme acımasız davet.
Uyku: Gecenin cilvesi.
Uykuya inansaydık
Biz donardık,
Zaman donardı.
Uykuya direndik,
Ayaza direndik,
Yokluğa direndik.
Hepimizin omuzlarında silahlarımız,
Elimizde tutuğumuz atlarımızla
Yazgıya inat,
Yara yara aşarken bütün engelleri
Birden zaman dondu,
Her şey durdu!
Dimdik ayaktaydık hepimiz
Atlarımız ayaktaydı,
Ellerimiz ayaktaydı,
Yüzlerimiz ayaktaydı,
Elele vermiş gibi, arşa dokunurcasına ayaktaydık.
Bizi örtmek için
Toplandı birden bütün bulutlar.
Artık lapa lapa yağmıyordu kar.
Hepsi birer beyaz kelebekti sanki
Hepsi beyaz bir gül.
Kar gülleri sarmıştı etrafımıza.
Hepsi analarımızın ninnileri kadar narin
Bir bir süzülerek ellerimize kondu,
Yüzlerimize kondu,
Kaşlarımıza kondu ,
Donan gözyaşlarımıza kondu,
Kapanmaya inat eden göz bebeklerimize kondu.
Beyaz kar gülleri kapladı dört bir yanı.
Bu beyaz örtünün altında
Ayazın uykuya davetini aldırış etmeden
Direnen gözlerimiz dondu.
Gözkapaklarımız dondu.
Kirpiklerimiz dondu.
Sonra gözyaşımız dondu.
Sonra adımlarımız dondu.
En vahimi de: Düşlediğimiz zafer dondu!
Ve nihayet bıraktık heykel kesilen vücutlarımızı
Bembeyaz karın serinliğine.
Her taraf kardan kefendi bizim için.
Bu kadar gururun ayakları altında
Gök kubbede bir ses duyuldu:
“Allahuekber!”
Dağ kendi adını koydu.
Gök şahit oldu bu sese
Tarih şahit oldu.
Bir çınar gibi ayakta donan
Kar gülleri, beyaz güller
Dağ ne desin ki başka:
Allahuekber!




FACEBOOK YORUMLAR