YUSUF MESUT KİLCİ YAZDI: SEVGİLİNİN  SEVGİLİSİ             

Müellifi Anadolu erenlerinden Şeyh Baba Yusuf Sivrihisaridir. Kaynaklarda on beşinci yüzyılda (1492-1512) yaşadığı belirtilmektedir. İsmi Şeyh Halil oğlu Baba Yusuf olarak ta bilinir.

YUSUF MESUT KİLCİ YAZDI: SEVGİLİNİN  SEVGİLİSİ             
02 Eylül 2020 - 15:21
                                        SEVGİLİNİN  SEVGİLİSİ                                                     
                                             Anın adı ile başlansa işe
                                             Mükemmel pak olur , ol iş hemişe
                                                          Tezekkür eylese her kişi anı
                                                          Ol ebter ecda olmaz yahşi tanı
                                              Didük çün biz bismi’llahi ALLAH
                                              Müyesser ide senayı  ALLAH
      Bu beyitler divan edebiyatımızın eşsiz örneklerinden Kitab-ı Mahbubiyenin başlangıç beyitleridir. Müellifi Anadolu erenlerinden Şeyh Baba Yusuf Sivrihisaridir. Kaynaklarda on beşinci yüzyılda  (1492-1512) yaşadığı belirtilmektedir. İsmi Şeyh Halil oğlu Baba Yusuf olarak ta bilinir. Sultan ikinci Bayezid  Veli ile tanışmasından sonra veya Ahi teşkilatına mensub olduğundan baba lakabını aldığı kaynaklarda yer almaktadır.
       Şeyh Baba Yusuf tahsilini Sivrihisar medreselerinin en ünlülerinden Selçuk medresesinde tamamlamış, çeşitli ilim merkezlerinde müderrislik görevlerinde bulunmuştur. İstanbul da Bayezid cami açılışında ilk Cuma günü padişahın huzurunda nasihat etmiştir. Bu irşattan sonra kürsü vaizliğine getirilmiştir.1512 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir.Kabri Eyüp Sultan türbesi çıkışı sağ tarafta yer alan set üzerinde bulunmaktadır.
        Şeyh Baba Yusuf’un eserleri incelendiğinde İslami ve fen ilimlerinde köklü bilgiye sahip olduğu görülmektedir. O, günümüzde pozitif ilimlerle, dini ilimler arasında derin uçurumlar açmak isteyenlerin tersine pozitif ilimle, dini ilmi birleştirmiştir. Göklerin ve yerin yaratılışı konusunda şöyle der;
                                                 Vucudda yididür dirler semavat
                                                 Hayalatun sen idimeğil lat
                                                              İşaret var durur Kur’an içinde
                                                              Bu söz iy amu Furkan içinde
                                                  Dedi bazı müfessir gögüle yir
                                                  Beraber halk oluptur söz budur dir.                          
          Zamanını aşarak günümüze ulaşan seçkin ilim adamı, hattat ve şairliği ile de bir sanatçıdır.Hacı Bayram Veli’ye bağlı tasavvuf ehlidir. O’nun anlayışında tasavvuf;
                                                   Tazarr-u eylemekdür Hakka her dem
                                                   Çün Kerhi  Bayezid-ü Edhem
                                                                Tasavvuf cehl-i  ile gavga değildür
                                                                Tasavvuf  lafıla dava değildür
                                                      Tasavvuf ehlinün ışkdur esası
                                                      Hem anlardur bu derdin mübtelası
                                                                 Tasavvuf ne hilim din ü diyanet
                                                                 Tasavvuf ne cedeldür ne hiyanet
           Şeyh Baba Yusuf’un bilinen dört eseri vardır.Bu eserlerin çoğu manzumdur.Divan edebiyatı çeşitlerinden kaside,gazel ve mesnevi usulleriyle yazılmıştır.Kimi zaman hece vezni ile yazdığı görülse de genellikle eserlerinde aruz veznini kullanmıştır. Eserlerindeki dil Arapça,Farsça ve Türkçedir.Türkçe eserlerinde kullandığı dil yaşadığı zamanın arı ve duru halk dili Türkçesidir. Kitab-ı Mahbubiye de  doğduğu yetiştiği Sivrihisarı şöyle anlatır.
                                                         Mübarek revzasıçun gül-izarun
                                                         Rahim kıl halkına Sifrihisarın
                                                                  Mübarek yer durur bi misl-ü manend
                                                                  Nazar pak eyle hor bakma hudavend
                                                         Vucuh vardır anı tafsil idelüm
                                                         Nikatı sır nedür tayin idelüm 
                                                                               Biri budur bunun taş-u turabı
                                                                                Ki  Mekke taşı gibidir ko habı
                                                İkinci vech budur ki hubdur hevası
                                                Miz’ac kuvvet bulur artar ziyası
                                                              Üçüncü vech-i  budur ki  vatandur
                                                              Kişiye sıdk nedür hubb-ı vatandur.
    Kitab-ı Mahbubiye çok tanınan eseridir.Bir isimde Mahbub-u Mahbub(Mevhub-u Mahbub) dur. Sevgilinin Sevgilisi anlamına gelmektedir. Nazım ve mesnevi tarzında kaleme alınmıştır. Aruz veznindedir. 7968 beyitten oluşmaktadır.Bu mesnevi ana bölüm ve alt başlıklarla beraber 178 bölümden meydana gelir. Bölümler .Tevhid,  peygamberimizin hayatı ,münacat ve na’t, Hülefa-i raşidinin hayatı, kainatın, insanın yaratılışı,bilgi,tasavvuf,fıkhi ve kelami gibi konulardan söz etmektedir. Bu eser bugüne kadar birkaç araştırmacının dışında incelenmemiştir. Kültür hayatımıza sadeleştirilerek kazandırılması gerekmektedir.Kendi deyişi ile bu eseri Vehbi  ilimle yazmıştır.                      
                                                 Hüda’dan bir gece men kula iy can
                                                 Yitişti feyz-ü hem ilham-u ihsan
                                                                 Müyesser itti yazdum bu kitabı
                                                                 Bana ilham iden Haktur bu babı.
                                                  Ne gelürdi hanum menüm elümden
                                                  Götürmese hicabı Hak yolunda
     İkinci eseri divanı Arapça ve Farsça şiirlerden meydana gelmiştir. Tezkiret-ül evliyayı hatırlatır.Şiirler tasavvufidir.Tercüme-i hali anlatılacakların isimleri alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir.Kimden söz edilecekse özellikleri ile beraber bölümlere ayrılmıştır.Şeyh Baba Bu eserinde  Şeyh İzzettin Yusuf Hakiki mahlasını kullanmıştır.
      Diğer bir eseri de Risaletün-nuriyedir.Bu eserin dili Arapçadır.Konusu itibariyle Allah dostlarının özelliklerini edebi bir dille açıklar.Manzum şekilde kaleme alınmıştır.Allah(C.C)a hamd, Peygamberimiz Hz.Muhammed(S.A.V)e salat-u selamla başlar,dua ile son bulur.Bu eser Antalya Tekelioğlu kütüphanesi 297.701 numara ile kayıtlı olup,Hacı Osman zade Mehmet Ağanın vakfıdır.
        Son eseri tefsiridir. Farsça kaleme alınmıştır. Eserin hacmi bilinmiyor.  Eldeki birinci cilt incelendiğinde Fatiha suresinden Kehf suresine kadar tefsir edildiği görülür. Kuran-ı Kerimde yüz on dört sure bulunduğu düşünülürse, müellif on sekizinci sureye kadar tefsir ettiğine göre bu tefsirin kaç cilt olduğunu tahmin etmek zor değildir. Bu tefsir Kur’an-ı Kerim satır aralıklarına kırmızı mürekkeple  Farsça olarak ,kırık meal denilen tarzda yazılmıştır.Eserin geriye kalan kısmı nerede olduğu bilinmemektedir.
        Şeyh Baba Yusuf’un kalıcı eselerinden biriside  Sivrihisar’da 1492 tarihinde yaptırdığı camiidir.Bugün Kurşunlu camii olarak bilinen bu eserin ismi kaynaklarda Cami-i Beyda (Beyaz Camii,Baba Yusuf Camii olarak belirtilir. Kitabesi şöyledir;
         I.   Baba Yusuf bir cami yaptı-Yüce Allahın rızasını isteyerek-Zamanında O’nun ışığını    süren gelmedi.
         II.  Bir at O’nun terbiye alanında yarışıyor.(Allahım) cennette seninle görüşme gününde,   orada  (Bu camide)secde ve ruku eden bir kuluna görüşmeyi kolaylaştır.
         III.  Kudsiyyü tarih de   buyurdu-Kim oraya girdi güven içinde oldu.Sene sekiz yüz seksen dokuz.
         Kendi yaşadığı dönemden itibaren günümüze kadar eserleri ulaşan,dilden dile,elden ele gönülden gönüle  dolaşan  büyük insanı tanımak ve tanıtmak görevimiz olmalı düşüncesiyle yazmaya çalıştığımız yazımızı O’nun şu beyitleriyle bitirelim.
                                           İlimdür bildiren hak ne ya batıl
                                           Yolunı gösteren sana iy gafil
                                                      İlim eyler eri maksada vasıl
                                                      İlimsüz olmadı hiç kimse kamil
                                                                                                                   Yusuf Mesut KİLCİ
                                                                                                                       Eğitimci -Yazar   
                                                                  
                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                          
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum