Yunus Deyi Göründüm

Türk medeniyet tarihi, ikinci sıçrama devresi olan dokuzuncu asırdan itibaren, İslam dini ve tasavvuf zihniyeti ile yoğrulmaya başlanır. Bunun ilk edebî örneği Ahmed-i Yesevî’nin Dîvân-ı Hikmet’idir. Yesevî geleneğinin didaktik boyutu, Batı Türkçesinde Yûnus Emre ile aşılıp lirik dile dönüşür. Yunus Emre’nin, dinî-tasavvufî duygularını ve coşkunluğunu terennüm ederken, sıradan bir kul olarak vecd ile dile getirdiği şiirleri, sonraki dönemlerde bir milletin medeniyet şartlarından biri olan “ortak metin” haline gelir.
 

Prof. Dr. Açıkgöz  kitabı hakkında şunları söyledi:

“Türk edebiyatının en önemli şahsiyetlerinden olan Yunus Emre, Türk medeniyetinin ortak metinlerinden biri olan şiirleriyle 700 yıldır bu milletin duygu,  düşünce ve estetik dünyasını zenginleştirmektedir. Ben de bir edebiyatçı olarak Yunus Emre’ ye kayıtsız kalamazdım. 1991 Uluslararası Yunus Emre Yılından beri Yunus Emre ile ilgili çalışmaya başladım. Yunusun şiirlerinde insanın ele alınışı, tasavvufun işlenişi, şiirlerinin temel özellikleri konusunda birbirini tamamlayan yazılar yazıp yayımlamaya başladım. Başta Yunus Emre’nin insan anlayışı olmak üzere bugüne kadar sorulmamış sorular sorarak, Yunus Emre şiirlerini yeni yorumlarla işleyerek, Yunus ile günümüz insanını buluşturarak Türk irfanını zenginleştirmeye katkıda bulunmayı amaçladım."