Seyhan Çağlar EMEN

Seyhan Çağlar EMEN

[email protected]

MANİSA MÜFTÜSÜ HOCAZADE ALİM EFENDİ

11 Aralık 2014 - 09:58

MANİSA MÜFTÜSÜ HOCAZADE ALİM EFENDİ

 

1874 Yılında Manisa’da dünyaya gelmiştir, babası Mehmet Arif Efendi, Manisa’nın yetiştirdiği tanınmış bir ilim adamı ve müderrislerindendir. Bu sebeple, Alim Efendi babasından dolayı “Hocazade” lâkabıyla anılmıştır. Âlim Efendinin babası bir müddet Bursa’da mühendislik yaptıktan sonra  Manisa’ya yerleşerek  Muradiye medresesinde müderrislik yaparken aynı zamanda mahkeme azası olarak görevlendirilmiştir. Bu görevi uzun yıllar  sürdürmüştür. Âlim efendinin dedesi Alim Ahmet Efendi olup torunu ile aynı adı taşımaktadır. 19. yüzyılda Manisa’da yaşamış hattat, fazıl, alim, şair bir zattır. Şiirlerinde ve eserlerinde “ Erseyyid âlim Ahmet-i magnisi”mahlasını kullanmıştır.

Âlim Efendi dünyevi ve manevi ilimleri tahsil etmiş ve  Hacı Şemseddin Efendiden sonra 1328 ( M. 1912 ) yılında sınavla müftü olmuştur, yerinde latifeyi seven, israfla mücadele eden ve çevresinde her zaman saygı duyulan bir kişiliğe sahiptir. Cesaretli, kararlı, çok kitap okuyan, pervasız, dünya malına tamah etmeyen, mücadeleci, musikişinas bir zattır.. Kişisel kütüphanesini, ölmeden önce uzun yıllar hizmet ettiği Muradiye caminin yanındaki kütüphaneye bağışlamıştır. Ancak daha sonraki yıllarda kütüphanedeki kitapları il kütüphanesine nakledilmiş zamanla kendisine ait kitaplar diğer kitapların arasına karışıp kaybolmuştur, maalesef adı gibi kitaplarının da kıymeti bilinememiştir. Balkan ve I. Dünya savaşı yıllarında Manisa merkez ve ilçelerinde görevli müftüler ve din adamlarıyla birlikte halkı irşat etmiş, Müslüman halkı gayri Türk ve gayri Müslimlerin zararlı ve yıkıcı faaliyetlerine karşı daima uyarmış teşkilatlandırmıştır.

1912 yılında Manisa’da Türk ocağı şubesinin açılmasına vesile olmuştur..

1914-1918 yılları arasında azınlıklara karşı milli şuurun gelişmesi için gayret sarf etmişlerdir. Çanakkale savaşına gönderilen kula ve Gördes alaylarının teşkilinde merkez ve ilçe müftülerinin teşvikleri takdir-i şayandır ki bu iki alayın tüm mensupları şehit düşmüşler sadece hayatta kalan bir Mehmetçik Gördes Alay sancağını köyüne geri getirebilmiştir. Mondros mütarekesinin imzalanmasından sonra, vatan topraklarının işgal edileceğinin belirtileri görülmeye başlanmış, İzmir başta olmak üzere Rum azınlıklar bilhassa metropolit Hrisostomos, gemi azıya almışlardı. Batı  Avrupa ülkelerindeki gazetelerde çıkan yazılar, Ege bölgesinin Yunanlılar tarafından işgalini meşru göstermekte, Venizelos  hükümetini teşvik edilmekte idi. İzmir vali vekili Nurettin paşa, Ege bölgesinde görev yapan müftüleri durum değerlendirmesi için İzmir’e davet ederek “ Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye kongresini “ toplamıştır. Bu toplantı 17 mart 1919 tarihinde gerçekleşmiş, toplantıya İzmir müftüsü Rahmetullah , Manisa müftüsü Alim Hoca , Denizli , Afyon, Kütahya, Uşak, Isparta başta olmak üzere pek çok din adamı ve müftüler katılmışlardır. Bu kongrede, işgal, katliam, azınlıkların azgınlıklarına karşı teşkilatların teşkil edilmesi, halkın silahlandırılması, milli kuvvetlerinin kullanılması, mücadele edilmesi vatan topraklarının savunulması gibi hayati kararlar alınmıştır.  Kongreden sonra Manisa’ya dönen müftü Alim Efendi, Kırkağaç müftüsü Hacı Rıfat Efendi, Turgutlu müftüsü Hasan Basri Efendi başta olmak üzere “ Cemiyet-i İslamiye “ adıyla bir teşkilat kurarak faaliyete geçmişlerdir. Müftü Alim efendi Anadolu’da milli mücadeleyi ilk başlatan sarıklı ve silahlı mücahitlerin öncüsü olmak  şerefine nail olmuştur.  Müftü Alim Hoca başkanlığında kurulan Cemiyet-i İslamiye ilçe müftüleri ile birlikte fetva yayınlamışlar, bu fetvada Yunan işgal ve mezaliminin  haksızlığı. belirtildikten sonra işgale karşılık silahlı mukavemetin  ( cihatın ) farz olduğu ilân ve hatta acze düşen, Damat Ferit paşa hükümeti de  telin. edilmiştir. Fetvaya imza atan müftülerin tümü (9 kişi ) Yunan ve Damat Ferit hükümeti tarafından idama mahkum edilmiştir. 15 mayıs 1919 itibaren Yunan Ordusu İzmir’den başlamak üzere Ege bölgesini işgale; katliamlara başlanmıştır. Alim Efendi, Manisa istasyonunda görevli Fransız tren memurlarının aracılığı ile Yunan zülmünü tüm dünyaya duyurmakta, zülme karşı direnişi teşvik etmektedir, artık Manisa’da kalamayacağını anlamıştır. Manisa’da bulunan Fransız askeri temsilcileri Yunan mezaliminden rahatsız olunca Ali Hoca’ya yardım ederek önce Akhisar’a oradan da Balıkesir’e gitmesini sağlamışlardır. Balıkesir’deki kuvva-i milliye faaliyetlerinde görev almıştır. Redd-i ilhak cemiyetinde faydalı hizmetlerde bulunmuştur. 4. Balıkesir kongresine delege olarak katılmış, heyet-i Merkeziye’nin fahri üyesi unvanı verilmiştir. Daha sonra gizlice İstanbul’a giderek bir arkadaşının evinde saklanmış, Damat Ferit paşa’nın sadrazamlıktan ayrılmasından sonra ortaya çıkabilmiştir.

9 Eylül 1922 tarihindeki zaferden sonra Manisa’ya gelerek tekrar müftülük görevine başlamış görevde iken 1929 yılında 55 yaşında vefat etmiştir.

Müftü Alim Efendi aynı zamanda musikişinas bestêkar ve güfte yazarıdır, devrinin meşhur bestêkarları arasında sayılmaktadır. “Ba selam devri kebir et hep makamete bu gün / Gel hicazı  kar-ı natık ile beyte dahil ol “ mısraları ile başlayan “ Hicazı-kar-ı natik “ eseri Alim efendinin bestekâr yönünü anlatmaya yeterlidir.

Musiki ilmine vakıf, tüm makam ve usulleri kullanılabilen üstün bilgi ve yeteneklere sahiptir, kuvvetli bir şairdir. Şehnaz. makamındaki bestesi “ Gerçi ol şehnaz ederse gönlümüz mahzun olur “ bestenigar makamında  “ mihr ile bakmaz felek bu tali avareme “ bestenigar ağır semai “ öyle bir afeti yekta-i emelsin meleğim başlıca eserlerinden bir tanesidir.

Ağır semai güftesi olan bu eseri ölümünden 20 yıl sonra ünlü bestekâr Aleko Bacanos tarafından saba makamında bestelenmiştir. İbnülemin Mahmut Kemal İNAL Hoş Seda-Son Asır Türk musikişinasları adlı eserinde Alim Efendi hakkında “ kemal ehlini tanıyanların, tanımayanlara tanıtması, vatan hizmeti cümlelerindendir” ifadesini kullanmaktadır.  Milli mücadelenin kahramanlarından olan Alim Hoca’nın kabri Çatal mezarlığında bulunmaktadır.