Seyhan Çağlar EMEN

Seyhan Çağlar EMEN

[email protected]

İŞGAL GÜNLERİNDE ATTAR HULUSİ EFENDİ OLAYI

21 Ağustos 2017 - 18:48 - Güncelleme: 21 Ağustos 2017 - 18:56

                          İŞGAL GÜNLERİNDE ATTAR HULUSİ EFENDİ OLAYI
       Manisa’nın tanımış esnaflarından olan Attar Hulusi Efendi, bağında milliyetine bakmadan ihtiyacı olan herkesi çalıştırmaktadır. İşçilerinden biri de Ermeni Kirkor Kigorkyan’dır, Kirkor, Hulusi Efendi’nin bağında çalışırken bir taraftan da Türklerin servetlerini, gayrimenkullerini ve mal varlıklarını gizlice araştırmaktadır.  Manisa’nın Yunanlılar tarafından işgali üzerine,   daha önceki yıllarda beyninde  oluşturduğu planını uygulamaya koyar. Elde ettiği bu bilgilerden faydalanmak için gizli planlar yapar, bir gün Attar Hulusi Efendi’nin oğulları olan Nadir ve Ali Efendi’leri kahvehanenin bir köşesine çağırarak: “ Sizleri severim, yediğim ekmeği unutmam! Benim Hükümetle olan ilişkim her hadise hakkında malumat almamı kolaylaştırmıştır. Sizin Ankara ile temas ve bu muhaberede bulunduğunuz ve para gönderdiğiniz tahakkuk etmiştir. İstersem sizi astırırım. Elbette hizmetimin mükafatını takdir eder ve beni bin lira ile ödüllendirirsiniz.” diyor.
       Bu sözlere, hayrette kalan gençler, temas ve muhaberede bulunmadıklarını, verilecek para hakkında babalarına bilgi vermek icap ettiğini ve kendilerinin başka bir zaman gelip malumat alması kabil olduğunu söyleyerek ayrılıyorlar. Babaları ile görüştükten sonra Jandarma Karakoluna durumu ihbar ediyorlar. Jandarma Komutanı olan Yunan Subayı yapmacık bir vaziyette ve onları avutmak amacı ile on beş lira banknotun arkasını imza ederek: “ Alın bunları ona verin. Belirli zamanda gelecekleri için inzibati tedbirler alınacaktır.” diyor.
       Dükkana gelen Kirkor parayı isteyince, Nadir Bey verilen talimata uyarak on beş banknotu veriyor ve özür dileyerek “ Kusura bakmayınız, insaniyetinize teşekkür ederim, bunu size bin liraya mahsuben değil hediye olarak veriyorum, üzümler satılmış olsaydı derhal istediğinizi öderdim.”  diye başından savıyor.  Uygun yerlere gizlenen jandarmalar, komutanın dükkanın önünden geçerken yaptığı işaret üzerine Kirkor Kigorkyan’ı yakalayarak hapse tıkıyor ve soruşturmaya başlıyor. Kirkor, ifadesinde” bozdurmak üzere verdiğim elli liranın üstü olan on beş lirayı aldım. Yoksa böyle bir tehditle para almaya teşebbüs etmedim.”  diyerek kurtulmaya çalışıyor.
       Mahkemesi bitmeden, Manisa yangınından bir gün önce Yunan Kuvvetleri Komutanın emriyle hazırlanan plan gereği hapishanede bulunan azınlık mensubu suçluların tümü salıveriliyor. Serbest kalan azalı Rum ve Ermeni katiller, ırz düşmanları, bombacılar sevinerek ve oynayarak Attar Hulusi Efendi’nin evine gidip evi ateşe vererek tamamen yakmışlardır. Bu olayı, o yıllarda Manisa Mekteb-i Sultani’de tarih ve coğrafya öğretmenliği yapan Mustafa Nuri( YÖRÜKOĞLU) Bey, “ Manisa Yangını” adlı hatıra kitabında yazmıştır.  Buna benzer yüzlerce olay, 1919- 1922 yılları arasında İngiliz, Fransız ve Yunanlılar tarafından işgal edilen Anadolu’nun her köşesinde meydana gelmiştir ve yaşanmıştır. Yüzyıllarca bağrımızda yaşattığımız, ellerimizle beslediğimiz, ekmeğimizi, yemeğimizi, gönlümüzü, evimizi paylaştığımız bazı sütü bozuk hainler ihanetlerinde sınır tanımamışlardır.
       Fıtrat değişmiyor, günümüzde de aynı ihanetleri görmekteyiz, Güney Doğu’daki bir ilimizde görev yapan eski bir öğrencim, çatışmada etkisiz hale getirilen silahlı bir teröristin, kendisinin devamlı müşterisi olduğu berber olduğunu bana anlatmıştı. Bu hainler gündüz külahlı, gece silahlı idiler. İhanet ve nankörlük hainlerin fıtratında vardır.   

Seyhan Çağlar EMEN