Seyhan Çağlar EMEN

Seyhan Çağlar EMEN

[email protected]

27 MAYIS'IN HATIRLATTIKLARI

10 Mayıs 2016 - 17:46 - Güncelleme: 27 Mayıs 2021 - 11:07

27 MAYIS’IN HATIRLATTIKLARI

       1950’li yıllarda mahallemizde her ne kadar parti kavgası olmasa da iki parti mensupları arasında soğukluk vardı, 1957 seçiminden sonra soğukluk daha da arttı. O yıllarda alt yapı gelişmediğinden evlerin çoğunda çeşme yoktu, mahallemizde beş adet sokak çeşmesi vardı, kova ile su taşımaya gidince bazı kadınlar, muhalif partiye mensup  olduğumuz  için bizi en arkaya kovarlardı. Süt tozu ve peynir almak için gittiğimizde muhtar Kazım Emmi bize peynir vermezdi. Komşumuz Enver amcanın oğlu Demokrat’ın sünnet düğününe Meclis Başkanı Refik KORALTAN gelmiş ve Demokrat’a kirve olmuştu, ben de gidip alkışladığım için babamdan azar işitmiştim. Mahallemizde çoğunluk D.P.li idi, herkes Vatan Cephe’sine üye oluyordu. Annem okuma yazma bilmezdi ama çarıklı politikacı idi, D.P.li kadınlarla parti tartışması yapardı. Babam, 1923 yılında C.H.P.ye üye olmuştu ve mahalle temsilcisi idi.

       5 Ocak 1960 günü Başvekil Adnan MENDERES, ilçemize teşrif ettiler, ilkokul son sınıfta öğrenci idim, öğretmenlerimizin nezaretinde mitinge gittik ve rahmetli Menderes’i yakından görmüştüm. Binlerce kişi davul zurna eşliğinde halay çekiyordu. 14 Mayıs 1960 günü D.P.nin iktidara gelişi bayram olarak kutlanıyordu, bizler de okul olarak bayrama götürüldük ve muhalefete çatan her konuşmacıyı ne dediğini bilmeden alkışlamıştık. İstanbul ve Ankara’da üniversite gençliği ile güvenlik kuvvetleri arasında olaylar olduğunu büyüklerimiz abartarak anlatıyorlardı, tam bir kara propaganda savaşı sürdürülüyordu. 27 Mayıs 1960 Cuma günü ilkokul bitirme sınavlarımız vardı, o gün matematik dersinden sınava girecektik. Sabaha karşı mahalle bekçileri düdük çalarak sokağa çıkmanın yasak olduğunu bağırıyorlardı, herkes ne oluyor diye pencerelerden ve toprak damlardan birbirlerine soruyordu.  Mahallede birkaç kişide radyo vardı, Tavukçu Cabbar emmi, radyosunu avludaki kavak ağacına astı ve sesini sonuna kadar açtı ve dinletmeye başladı.

       Radyoda tok bir ses: “ Dikkat, dikkat. Kardeş kavgasını önlemek ve kamu düzenini sağlamak için Türk Silahlı Kuvvetleri idareye el koymuştur. İkinci bir emre kadar sokağa çıkmak yasaktır, Nato’ya, Cento’ya bağlıyız.” diye bağırıyordu. Daha sonra bu sesin Albay Alparslan TÜRKEŞ’a ait olduğunu öğrenmiştik. O gün dışarı çıkamadık, ertesi gün 28 Mayıs 1960 Cumartesi günü ilk işimiz fırınlara koşarak ekmek almak oldu. Halk sokağa dökülmüş, Askerlik Şubesine koşmuş, görevli iki Üsteğmeni omuzlarına alarak sokaklarda gezdiriyordu, Menderes’i  5 ocak günü omuzlarına alan ve halay çeken dalkavuklar, kişiliksizler 28 Mayıs günü “ Kahrolsun diktatör Menderes.” diye bağırıyorlardı. Mahallede muhalif olduğu için selam vermedikleri babama yağ çekiyorlardı. Oğluna Demokrat ismini veren ve Meclis Başkanı  Refik KORALTAN’ı kirve yapan Enver Amca ve diğer şakşakçılar hemen Vatan Cephesinden ve D.P.den istifa edip Halkevi’ne ve diğer partiye üye oldular, mahkeme kararı ile oğlunun ismini değiştirdiler. Bizim mahalle bu defa siyasi yön değiştirdi. D.P. li vatandaşlara insanlık dışı işkenceler yaptılar, yaşın arasında kuru da yanıyordu. Yassıada’da çadır tiyatrosu kuruldu, komedi ve dram birlikte radyodan Yassıada saatinde yayınlanıyordu. Birçok masum insan mağdur edildi, toplumda derin yaralar açıldı. Çocuk yaşta siyasetin acımasızlığını ve iç yüzünü görmüştüm.

       Bu olaydan yıllar sonra ihtilali yapan M.B.K. üyelerinden bazılarını tanıma fırsatım oldu, 1969 yılı Haziran ayında en genç M.B.K üyesi olan Kur. Yzb. Rahmetli Muzaffer ÖZDAĞ, Adana’da bizlere şöyle demişti:” İhtilali yaptık ama korkuya kapıldık, halk sokağa dökülse, her ilden bir otobüs D.P.li Ankara’ya  gelse ne yapacaktık?   Ama halk bizi alkışladı ve destekledi.” demişti. Hem memlekete, millete, demokrasimize ve hem de bazı devlet adamlarımıza yazık oldu. Şehit edilen müstesna devlet adamlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. En kötü demokrasi bile, en iyi yönetim şeklidir.