Bizi İçine Çekemedi Hayat
Sevda Gasımova
Sevinçlerimiz ve üzüntülerimiz vardı mazide;
İlkbaharda birinci gök gürültüsünü duyunca
Çevremizdeki en büyük eşyayı tutar;
'Bunun ağırlığında altınım olsun'-
Der, dilek tutardık.
Kına çiçeğinin yaprakları avucumuzda
Yarının sevinç payını bekleyerek
Bahteverce uyuyardık.
Sabah kalktığımızda elleri en koyu kınalısı
Çocukların en mutlusuydu.
İlk baharda çok sevdiyimiz mor menekşeler
Beyaza dönüştüyünde üzülerdik.
***
Kaymış ekmeklerden kalan
Kazmak payımızı almak için
Tandır başında oturmamız;
Annemizin kıyma tahtasının yanında bekleyerek
Aldığımız köftelik eti soba üzerinde kızartmamız;
Babamızın ağac başından yere atdığı
Salkımları havadaca tutmamız
Hayat sevinçlerimizdi.
***
Oysa ki..
Mevsimler değiştikce değişecekti
Sevinçlerimiz, kederlerimiz...
Bütün mutlulukların üzerine
Ak örtük çekilmiş kışın
Tek eğlencesi olacaktı çatılardan uzanan
Buz sarkıtlarını kırmak,
Yaşamaksa bir direniş.
***
Çocukken karların üzerine yazardık adımızı,
Kardan adamı arkadaş edinerdik kendimize.
Biz büyüdükçe büyüğen isteklerimizden
Çekeceklerimiz vardı ileride.
Daha yaşanmamış öyküler...
Yorula yorula yürüdük hayat yollarında,
Topuğumuza vurdu ayakkabı acısı.
O kadar boşuna tapdandı ki yollar,
Bizi içine çekemedi hayat,
O yüzden yük oldu omuzumuza.
Öyle haksız yere kaybetdik ki
sevdiyimiz her şeyi.
***
Diyorum ki;
Keşke ömür bir kitap olsa,
Bir çiçek yaprağı olsa
Hala islaklığı kurumamış çocukluk hatıralarımız,
Kurutabilsek sayfaları arasında.