Prof. Dr. Hakkı UYAR

Prof. Dr. Hakkı UYAR

[email protected]

İşgalden Kurtuluşa 1 Mayıs

03 Mayıs 2021 - 20:43

Siyasal kimliğiniz ne olursa olsun vatanınızı kurtaran ve devletinizi kuran liderlerle kavgalı olmamanız gerekir. Kurtarıcı ve kurucu baba Atatürk’le kavga etmek sizi daha dindar, daha solcu, daha milliyetçi kılmaz. Olsa olsa gayri milli ve işbirlikçi kılar.
 
Türkiye’de ilk grevler ve işçi eylemlerinin ortaya çıkışı İkinci Meşrutiyet yıllarına rastlar. Ancak Türkiye’de işçilerin dünya işçileriyle bir dayanışma bilinciyle kitlesel eylem yapmaları 1 Mayıs 1921’de gerçekleşti. Emperyalizme karşı bağımsızlık savaşının verildiği bu tarihlerde 1 Mayıs kutlaması yaparak işgalci güçlere karşı direnişi de içerisinde barındırıyordu. Çünkü 1 Mayıs eylemcileri, tüm İstanbul’u felce uğratan grevler yapıyorlardı. Bu eylemlerin kendisine karşı direniş olduğunun bilincinde olan işgal kuvvetleri, 1 Mayıs gösterilerini engellemeye çalışıyordu. İşgal kuvvetleri zabıta komisyonu başkanı Miralay Ballar, 1 Mayıs kutlamaları amacıyla kendilerine yapılacak başvuruları kabul etmeyeceklerini ve her tür etkinliğin askeri komutanlık tarafından yasaklandığını belirtmekteydi. Bu emre itaat etmeyenlerin şiddetli bir şekilde cezalandırılacakları kesin bir dille ifade edilmişti. Ayrıca işgal kuvvetleri, İstanbul’da yapılacağını öğrendikleri grevleri önlemek için dönemin gazetelerinde bildiriler yayınlattı. Askeri işgal altındaki İstanbul’da grev yapıp fabrikalardaki alet ve makinelere zarar verenler askeri mahkemelerde yargılanacaklardı.
 
İşgal kuvvetlerinin tüm engelleme çabalarına rağmen 1 Mayıs eylemleri, Şirketi Hayriye, Tramvay Kumpanyası ve Haliç İdaresi gibi kurumlarda etkili oldu. İşçilere yönelik yayınlanan bildiride elektrik fabrikası işçileri hariç tüm işçilerin bayrama katılmaları ve 1 Mayıs günü iş bırakmaları isteniyordu. Nitekim 1 Mayıs günü Şirketi Hayriye, Haliç Şirketi, Baruthane, Feshane, Zeytinburnu fabrikaları ile diğer birçok fabrika ve atölyenin işçileri iş bırakmıştı. Tramvay Şirketi’ndeki grev dolayısıyla seferler aksamıştı. Kentin karanlıkta kalmaması için Elektrik Şirketi’ndeki işçilerin grev yapmaması kararlaştırılmıştı.
 
Türkiye Sosyalist Fırkası’nın da öncülük ettiği kutlamalar sırasında enternasyonal marşı çalınmış, işçiler birbirlerinin bayramını kutlamıştı.
 
1 Mayıs 1922 öncesinde işgal kuvvetleri yine gazetelerde bildiriler yayınlayarak siyasal nitelikteki her türlü eylemi askeri saldırı olarak kabul edeceklerini açıklamışlardı. Ancak işçi örgütleri bunu engeli aşmaya, 1 Mayıs’ta Anadolu’daki anti-emperyalist direniş hareketiyle dayanışmaya yönelik tavrından geri atım atmadı. Oluşturulan komite, gösteri programını yayınladı ve İstanbul’daki bütün kadın ve erkek işçileri –ister bir örgüte mensup olsun ister olmasın- kutlamalara davet etti.
 
Kağıthane’deki mitinge Şirketi Hayriye, Haliç Şirketi, Tramvay Kumpanyası, Tünel Kumpanyası, Elektrik Fabrikası, Seyr ü Sefain İdaresi ve Mürettibini Osmaniye Cemiyeti işçileri katılmıştı. 1922 yılında Ankara ve İzmir’de de kitlesel gösterilerle 1 Mayıs kutlanmıştı.
 
1 Mayıs 1923’te artık emperyalizm Anadolu’da yenilmişti. Lozan görüşmelerinin ikinci kısmı yürütülmekteydi ve barış antlaşması da yakında imzalanacaktı. Bu süreçte saltanat kaldırılmış, Vahdettin –tıpkı Yunan hanedanı gibi- İngiliz gemisine binip kaçmıştı. Yeni kurulan devlet, ulusal egemenliğe dayanıyordu ve Cumhuriyet ilan edilmek üzereydi. Ulusal egemenlik ile tam bağımsızlık ilkelerine dayanılarak kurulan yeni devletten elbette işçilerin beklentileri vardı. Bunlardan birinci işçilere bir refah artışı sağlanması ve insani iyileştirmelerdi. İkincisi ise bir Mesai (İş) Kanunu çıkarılmasıydı. Bu Kanunun çıkarılması için dönemin İktisat Bakanı Mahmut Esat (Bozkurt) Bey’in bazı girişimleri olsa da bu kanun için 1936 yılını beklemek gerekecekti. Üstelik anlaşılan o ki Mahmut Esat Bey’in hazırladığı kanun tasarısı işçilere daha geniş haklar ve örgütlenme özgürlükleri sağlamaktaydı.
 
1 Mayıs 1923’teki 1 Mayıs gösterileri Umum Amele Birliği ve Mürettibin Cemiyeti tarafından örgütlendi. Organizasyon komitesince kararıyla su ve elektrik şirketlerinin bir kısım çalışanları dışında tüm İstanbul emekçilerinin bayrama katılması kararını aldı. 1 Mayıs günü, İstanbul’un çeşitli yerlerinden gelen işçiler Sultanahmet’teki Umum Amele Birliği Genel Merkezi önünde toplandı. Burada yapılan kutlamaların ardından hükümete verilecek olan muhtıra onaylanmış, TBMM reisi Mustafa Kemal Paşa’ya ve Enternasyonal’e telgraf çekilmesi kararlarlaştırılmıştı. Mustafa Kemal Paşa’ya çekilen telgrafta şu görüşler yer alıyordu:
 
“İstanbul Umum Amele Birliği’nin Sultanahmet Meydanı’nda toplanan binlerce üyesi 1 Mayıs Bayramı nedeniyle milyonlarca insanı esaretten kurtararak kendilerine siyasal özgürlükler veren Türkiye halk ihtilalinin reisi sıfatıyla size şükranlarını sunar ve işçi evlatlarınızı da barış antlaşmasının imzalanmasıyla beraber ekonomik esaretten de kurtaracağınıza olan inancımızı arz ederiz”.
 
1 Mayıs işgal döneminde bile kutlanmıştı. Atatürk, bağımsızlık savaşını kazanarak toplumu emperyalizmin esaretinden kurtarmıştı. Cumhuriyetten beklenen ekonomik esaretten de toplumu kurtarmasıydı. Cumhuriyetin ikinci yüzyılına giderken sosyal adalet ve refah hedefi halen önümüzde duruyor. 1923’te Atatürk’ün önümüze koyduğu ulusal egemenlik/demokrasi, hukuk devleti ile çağdaş bir toplum ve çağdaş devlet yaratma idealini gerçekleştirmek zorundayız.
 
Kaynak:
Zafer Toprak, Türkiye’de İşçi Sınıfı, Tarih Vakfı Yurt Yay., İstanbul, 2016.
 
Hakkı Uyar, Sol Milliyetçi Bir Türk Aydını: Mahmut Esat Bozkurt, Büke Yay., İstanbul, 2000.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum