Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN

Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN

[email protected]

Kırmızı Kitap

16 Ağustos 2021 - 13:09 - Güncelleme: 22 Ağustos 2021 - 13:52

İsmet İnönü’nün 19 Mayıs 1944’teki konuşmasından beri “milliyetçilik” devlet katında zararlı bir akım gibi muamele görmüştür.

Kamuoyunda “kırmızı kitap” olarak bilinen belgenin adı “Millî Güvenlik Siyaset Belgesi”dir. Millî Güvenlik Kurulu tarafından hazırlanan ve “devletin gizli anayasası” kabul edilen belge âdeta anayasanın üstünde bir özelliğe sahiptir; kanunlar ve kararnameler bu belgeye aykırı olamaz; hükümetlerin politikaları bu belgeye uymak zorundadır. 09.08.2001 tarihli Hürriyet gazetesinin “İşte o belge” başlıklı haberinde böyle yazıyor.

Aynı habere göre belge “1960’lı yılların ortasında geliştirilip güncellendi.” 12 Eylül askerî müdahalesinden sonra “köklü değişikliğe” uğrayan belge, “31 Ekim 1997 tarihindeki MGK’da yeniden güncelleştirilmiş” ve “tarihinin en köklü değişimine” uğramıştır.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in başkanlığında toplanan, başbakan olarak Mesut Yılmaz’ın katıldığı 31 Ekim 1997 tarihli Millî Güvenlik Kurulu toplantısında değiştirilen kırmızı kitaptaki 14 maddeyi Hürriyet gazetesi verir. İlk üç maddede tehditler şöyle sıralanır:

“1-Bölücü ve irticai faaliyetler, eşit ve birinci derecede önceliklidir.”

“2 – Siyasal İslam Türkiye için tehdit unsuru olmaya devam etmektedir.”

“3 – Türk milliyetçiliği bazı kesimlerce ırkçılığa dönüştürülmek istenmektedir. Ülkücü mafya bundan yararlanmak istemektedir. Bu da bir tehdit unsuru oluşturmaktadır.”

Hürriyet’in 26.10.2005 tarihli ve “Aşırı sağ artık tehdit değil” başlıklı haberine göre “ülkücü mafyalar nedeniyle” 1997’de tehdit kabul edilen “aşırı sağ” Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’nden çıkarıldı.

Millî Güvenlik Siyaset Belgesi 2001, 2005, 2010, 2015 ve 2019 yıllarında da güncellenmiştir. Yetkililer tarafından “gizli” olduğu belirtilen belgede hangi tarihlerde nelerin tehdit olarak kabul edildiği açık olarak bilinmemektedir. Zaman zaman basına yansıyan bilgilerin doğruluğunu tespit etmek de mümkün değildir.

Türkiye Cumhuriyetinin en temel kuruluş ilkesi olan “milliyetçilik” kavramının, “aşırı” sıfatıyla ve “ülkücü mafya” ibaresiyle de olsa böyle bir belgeye girmiş olması utanç vericidir. Aslında Irkçılık – Turancılık Davası dolayısıyla Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün 19 Mayıs 1944’teki konuşmasından beri “milliyetçilik” devlet katında zararlı bir akım gibi muamele görmüştür. Bunu valilere, kaymakamlara gönderilen, bölgelerindeki zararlı akımların tespitiyle ilgili yazılardan, zaman zaman “bilgilendirme” maksadıyla yapılan resmî toplantılardan bilmekteyiz. 

Gizli” tutulan belgenin son güncellemelerinde “milliyetçilik” kavramının şu veya bu şekilde yer alıp almadığını bilmiyoruz. İlgililerin bunu kamuoyuna açıklaması gerekir. Özellikle bugün kendilerini “milliyetçi” olarak niteleyenlerin etkili olduğu yönetimin bu konuda hassas olduğunu ümit etmek isteriz. Mamafih okuyucular, aşağıdaki resmî bilgileri okuyarak ve bu konuda kimin yetkili olduğuna bakarak ümitli olup olmayacaklarına karar verebilirler.

Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’yle ilgili son resmî metin, “Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin Teşkilat ve Görevleri Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” başlığı ile 15.07.2018 tarih ve 30479 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

Kararnamenin “Görevler” başlıklı 8. maddesinin e fıkrası şöyledir:

“Millî güvenliğin sağlanması ve millî hedeflere ulaşılması amacı ile Kurulun belirlediği görüşler dâhilinde iç, dış ve savunma hareket tarzlarına ait esasları kapsayan Millî Güvenlik Siyaseti Belgesinin hazırlanmasına ilişkin çalışmaları yürütmek”.

Tanımlar” başlıklı 2. maddenin d fıkrasında “millî güvenlik” kavramı, a fıkrasında da “Devletin Millî Güvenlik Siyaseti” kavramı açıklanmaktadır. a fıkrasında bu siyaseti kimin belirleyeceği de açık bir şekilde belirtilmiştir: “… Millî Güvenlik Kurulunun belirlediği görüşler dâhilinde, Cumhurbaşkanı tarafından tespit edilen iç, dış ve savunma hareket tarzlarına ait esasları kapsayan siyaset”.

Duahanlar (dua okuyan din adamları) dualarına şöyle başlarlar: “Ve leddâllîn âmîn. Bu duâya diyelim cümlemiz âmîn”.
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum