Önder GÜRCAN

Önder GÜRCAN

[email protected]

UZAY, DÜNYA, İNSAN VE ÖTESİ

11 Nisan 2018 - 11:55

UZAY, DÜNYA, İNSAN VE ÖTESİ

Önder Gürcan

[email protected]

 

Evren (kainat)   galaksileri, galaksiler yıldızları, yıldızlar da dünyaları oluşturmaktadır. Sonsuz Evrende (Cosmos) hayat ne zaman başlamıştır?

Dünya öncesi yazılı tarih bilinmiyor. Çünkü yazı altı bin yıl önce icat edildi. Komşu galaksiler, güneşler, gezegenler ve yıldızlar hakkında yeterli bilgiler elde edilemiyor.

Dünya ve insanlık tarihini sınırlı bir yaklaşımla : Plato (Eflatun), Aristoteles, Galileo Galilei, Nicolaus Copernicus, Johannes Kepler, Niels Bohr, Ernest Rutherford, John Dalton, Heinrich Olbers, Thomas Edison, Marie Curie, Michael Faraday, Isaac Newton, James Clerk Maxwell, Max Planck, Pierre-Simon Laplace, Albert Einstein, James Chadwick, Bertrand Russel, Nikola Tesla, Richard Feynman, Paul Dirac, Erwin Schrödinger, Murray Gell-Mann, Stephen Hawking gibi fizikçi ve evren bilimcilerden öğreniyoruz.

Bu bilgilerden : Evrenin yaklaşık 13, 8 milyar yıl önce Büyük Patlama “The big Bang” teorisi ile vücut bulduğu; bu patlamanın İlk önce enerji ve maddeyi doğurduğu; daha sonra galaksiler ( Gök ada), yıldızlar ve gezegenlerin  oluştuğu; dünya planetindeki doğa olayları sonucunda da dağlar, ovalar, vadiler, denizler, akarsular, göller ve ormanların ortaya çıktığı; hayat denilen evrensel olguyla birlikte tahıl tohumlarının topraklara ekildiği; bitkilerin kök saldığı;  ağaçlarda çiçeklerin açtığı; çiçeklerin meyvelere dönüştüğü; mikroplar, hayvanlar, böcekler, kuşlar, ve balıkların yeryüzünde yerlerini birer birer aldığı;  İnsanlara ve milletlere dair öyküleri,  savaşları, aşkları, keşifleri, icatları büyük bir evrimin izlediği; böylece Dünya’nın kozmik adresinin belirlendiği, Samanyolu Galaksisi, Güneş Sistemi ve Evren ile  tanışıldığı anlaşılıyor.

Yaklaşık yüzde  70’ i okyanuslar ve denizlerle kaplı olan Dünya, güneş etrafında 107,000 km/saat hızıyla dönerken bu mesafeyi korumaktadır.

Evrende, her insan gibi, her galaksinin, her güneşin, her gezegenin, her yıldızın ve her gök cisminin bir doğum günü vardır.

İnsan, sadece bu dünyadaki hayatı yaşıyor. Uzay – Zaman milyonlarca, milyarlarca ışık yılına uzanıyor; ucu bucağı olmayan sonsuz bir boşluk... Ve uzay, kutsal bir yalnızlık izlenimini bırakıyor.

*

Bilindiği gibi, Kur’an-ı Kerim’de yer alan  ayetlerde :  “Bütün alemlerin, göklerde ve yerde kim ve ne varsa her şeyin Allah tarafından bir ölçüye göre  düzenlenip yaratıldığı; evrenin mülkiyetinin ve yönetiminin yalnızca Allah’a ait olduğu; göklerde insandan daha akıllı varlıkların da bulunduğu; evrenin sürekli olarak genişletildiği; göklerde ve yerde gaybı Allah’tan başka bilenin asla olmadığı” insanlığa tebliğ edilmiştir.

*

İnsanlık,  fiziki, biyolojik ve ruhani alemlerdeki varlıklara ve onların gizemli uygarlıklarına daima büyük ilgi duymuştur. Bu yakın ilgi bilimsel çalışmaların yanı sıra efsanelere,  öykülere, romanlara ve sinema filmlerine yansımıştır.

Kutsal evrenin keşfine, bütün galaksi, güneş, gezegen ve yıldızların  gizemliliğini çözmeğe yönelik yapılagelen bilimsel araştırmalarda yeni bulgu ve bilgiler elde ettikçe bilinmeyenler de çoğalmaktadır.

Örneğin Mısır piramitlerinin ve Latin Amerika’daki  Maya Uygarlığı’nın uzaylılar tarafından inşa edildiği ileri sürülmüştür.

*

İlk bilim-kurgu sinema filmi, Jules Werne’nin “Dünya’dan Ay’a”(A Trip to the Moon)  adlı romanından uyarlanarak 1912’de Fransız yönetmen  Georges Melies tarafından çekilmiş, 1970’li yıllarda “Star Trek” ( Uzay Yolu) adlı televizyon filmi dizisinde  “USS Enterprise” (Atılgan)  adlı uzay gemisinin evrenin sonsuzluğundaki serüvenleri dünya kamuoyunun ilgi odağı olmuş, daha sonra da çok sayıda uzay serüveni romanı yazılmış ve filmi  çekilmiştir: “Star Wars”, "The Martian" ve  “War of the worlds” gibi.

Hüseyin Rahmi Gürpınar, “Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç” adlı romanıyla okuyucuyu uzay ile tanıştıran ilk Türk yazarıydı.

*

Galileo, Newton ve diğer bilim insanları 1600’lı yıllarda yaptıkları astronomik gözlemlere dayanılarak 1968’de üç ABD’li astronot ilk defa Ay’a gidişi gerçekleştirilmiş, 1969’da Rus astronotların uzaya çıkışı izlenmiş, yirmibirinci yüzyıla girerken de bilim insanları (astronom, fizikçi, mühendis, bilgisayar uzmanı, arkeolog, antropolog,  komputer uzmanı vb.) tarafından yoğun bir şekilde sürdürülmekte olan uzay  çalışmaları olağanüstü geliştirilmiştir. 

Copernicus, 15.yüzyılda güneş merkezli evren modelini formülleştirmişti; Albert Einstein ve Stephen Hawking ise evrenin bütünleşik modelini tek bir formüle indirgemeye çalışmıştı.

Ne var ki ünlü matematikçi, fizikçi ve evren bilimci Stephen Hawking geçenlerde dünya basınına yaptığı bir açıklamada, “Bugüne kadar yazdığım kitapları çöpe atın!” demişti.

Hawking ne demek istemişti acaba? Yoksa evren bilim, kozmik takvimde belirli bir tarihe kadar gittikten sonra geri mi dönmekteydi?

*

Gök bilimcilerine göre; Kozmos’un  bir parçası olan Dünya’da yaşayan bütün canlı varlıklar, başta insanlar olmak üzere  “Uzaylı” olarak tanımlanmaktadır. Evrendeki görülmeyen varlıklar ise ruhanidir. Öte yandan, Dünya dışı varlıkların, fiziksel ve biyolojik yapıdakiler dışında, antropoit ve robotik  biçiminde oldukları yönünde yorumlar çoktur.

Çeşitli ülkelerde görüntülenen UFO’ların (Unidetified Flying Objects : Tanımlanmamış uçan varlıklar - Uçan daire)  herhangi bir ana merkez  uzay gemisiyle bağlantılı şekilde hareket ettiği düşünülmektedir.

Havada asılı duran, alçalan, yükselen, etrafına ışıklar saçan ve birdenbire ışık hızıyla kaybolan UFO adıyla bir fenomen olarak tanımlanan nesnelerin;  tek başlarına hareket etme potansiyeline sahip olmadıkları için,  yeryüzünde gerekli araştırma ve incelemeleri yaptıktan sonra volkanik veya manyetik  bölgelerden enerji yükleyip geri döndüklerini  belirten bilim insanları var...

Uzaylı varlıkların, insan formundan uzak, farklı boyutlarda görülebileği ve kendilerine özgü uzay araçlarıyla  yıldızlar arası yolculuk yapabilecek yüksek teknolojiye sahip olabileceği tahmin edilmektedir.

Dünya gezegeninin, evrende yalnız olmadığı bilinmektedir. Bazı  Batılı gelişmiş ülkelerde şimdiden uzay seyahatleri programlanmakta ve “Passport to the Cosmos”  işlemleri projelendirilmektedir.

 *

Peki, insanlık ile bilinmeyen  uzaylı varlıklar arasındaki iletişim ne zaman, nerede ve nasıl kurulacaktır?UFO’larla yeryüzünü ziyaret eden uzaylılarla telepatik bağlantı sağlayabilen bilge insanlardan söz edilmektedir.

*

Yirmi birinci yüzyıl “Uzay Çağı” olarak tanımlanmaktadır. Bu nedenle metafizik bulguların, rasyonel ve bilimsel yaklaşımlarla tanımlanması gerekmektedir. Uzaydaki gerçeklikler göz ardı edilecek rastlantılar değildir. Örneğin, karadelikler, evrenin farklı ve akla gelmeyen boyutlara açılan pencereleri ve kapılarıdır. Ancak, bu pencerelerin ve kapıların ötesindeki gerçeklerin biraz da olsa keşfedilmesi bu çağda mümkün görülmemektedir.

Evrensel kültür hiç kuşkusuz yalnızca bu dünya ile sınırlandırılamaz.Uzay gerçeklerinin kısmen de olsa keşfedilmesi durumunda fizik,  kimya, biyoloji, sosyoloji, hukuk vb. bilim dalları  büyük ölçüde etkilenecektir.

*

Günümüz insanı, dünya hayatının akışında,  sonsuz evrenin farkında değil sanki, bu yüzden evrenin harikulade işleyişinden şimdiki durumda etkilenmiş ve duygulanmış görünmemektedir.

Metafizik kavramları gündeme getirmeyen   materyalist eksenli dünya kültürü, kutsal insani ve manevi değerleri ne ölçüde hayata geçirebilmektedir? Dünya insanlığı kendi varlığını ve kıymetini, insanlık görev ve sorumluluğunu yeterince kavrayabilmiş midir?

*

Dünya dışı zeki varlıkların “muhafazakar” olduğu yolundaki hipotez, günümüz bilim çevrelerinde oldukça yaygındır. Bu varlıkların iyi niyetli oldukları, Dünya’ya hiçbir zaman müdahale etmedikleri, korku ve travmalarla kaotik ortamlara yol açmadıkları ve insanlar arasında hiç kimseye zarar vermedikleri bilimsel platformlarda vurgulanmaktadır.

Bununla birlikte uzaylı varlıkların, dünya ve insanlık  hakkında neler düşündükleri konusu da önemli bir soru işareti olarak bütün gizemliliğini korumaktadır.

*

Bu bağlamda ABD (NASA – National Aeronautics and Space Administration – Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi), Rusya ve Çin arasındaki uluslararası iş birliği giderek anlamlı bir ivme kazanmaktadır.

Geçen yıl Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev dünya basınına verdiği bir demeçte   “ABD’nin uzayda  bilinmeyen bir planetle (yabancı bir dünya) bağlantı kurduğunu ve insanların arasında uzaylıların dolaştığını” vurgulayarak,  “ABD Başkanı,  bu gerçeği dünya kamuoyuna açıklamazsa biz açıklayacağız” demişti. Ne var ki  ABD, Rusya ve Çin tarafından bu konuda herhangi bir açıklama henüz gelmedi.

Bu da önemli bir soru işareti?