Önder GÜRCAN

Önder GÜRCAN

[email protected]

UKRAYNA  KIYISINDAKİ POSTMODERN DÜNYA ÇIKMAZI

10 Mart 2022 - 09:04

UKRAYNA  KIYISINDAKİ POSTMODERN DÜNYA ÇIKMAZI

Tarihte ve tarih öncesinde, yeryüzünde  doğaya ve insanlığa zarar veren canlılar var mıdır?

Bunun yanıtını, tarih, toplum ve siyaset bilimcilerine bırakalım.
*

Konumuza dönelim:

İnsanlığın konsolide bilançosunda yer alan kabarık vukuatlar giderek artmaktadır. Küresel güçlerin gündemi, dünya kamuoyunun da gündemini oluşturmaktadır.

Son olarak : Kırım Savaşı, Birinci Dünya Savaşı, Balkan Savaşı, Çanakkale Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, Hiroşima ve Nagazaki'ye atom bombası saldırısı,  Kore Savaşı, Vietnam Savaşı, Küba Füze Krizi, Soğuk Savaş Dönemi ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin Dağılması ile birlikte Kafkaslar, Irak, Libya, Suriye, Filistin, Bosna, Doğu Türkistan, Çeçenistan, Hocalı, Afganistan ve Azerbaycan ile Afrika, Asya ve Latin Amerika’da yaşanmış olaylar insanlığın sicil dosyasında kayıt altında bulunmaktadır.

*

Birinci ve İkinci Dünya savaşlarının ardından,  iki süper güç olan ABD önderliğinde Batı Bloku ile Sovyetler Birliği'nin önderliğinde Doğu Bloku ülkeleri arasında 1947'den 1991'e kadar devam etmiş olan Soğuk Savaş dönemi, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla son bulmuşsa da, dünyanın çeşitli bölgelerindeki uluslararası karmaşa, siyasi ve askeri gerginlik ile sıcak savaş olgusu yeryüzünde hiç eksilmemiştir.

Bugün de Kuzey Avrasya'da bulunan, federal yarı başkanlık tipi cumhuriyetle yönetilen Rusya  Fedarasyonu ile Doğu Avrupa’da üniter bir demokratik parlamenter başkanlık cumhuriyeti olan Ukrayna arasında başlayan sıcak savaş dünyanın gündemine oturmuştur.

Bu savaşın; Sykes-Picot Antlaşması, MİNSK Protokolü, Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT), BRICS protokolu, Avrupa Birliği (AB), Birleşmiş Milletler Teşkilatı (BM) ve nihayet NATO ile bağlantılı boyutları vardır.

Buna göre Ukrayna ve Rusya arasındaki politik anlaşmazlığa NATO da dahil olursa, bu çok kutuplu, beş merkezli ( Amerika Birleşik Devletleri- ABD ve stratejik ortağı Birleşik Krallık -  Avrupa Birliği - AB -  Çin -  Rusya Federasyonu - Hindistan) ve çok bilinmeyenli denklemde üçüncü dünya savaşının başlaması anlamına  gelmektedir.

*

Tarihsel akışa göre :

Günümüzde, enperyalizm ve küreselleşme olgularıyle birlikte ülkelerin ekonomik ve politik hedefler değişmiş ve uluslararası dengeler bozulmuştur.

Bu bağlamda, Rusya’nın, Stalin döneminden sonra Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne yönelik ikinci işgal ve istila harekatı başlamıştır.

Bu henüz iki haftalık savaş, çok sayıda soru işaretlerini de beraberinde  getirmiştir:

Rusya’nın hedefi, Doğu Avrupa, Karadeniz, Doğu Avruğa ve Orta Doğu’ya yayılmak mıdır?

NATO, Doğu Bloku’nu kuşatmakta mıdır?

Ukrayna, küresel aktörlerin kıskaçı altında, soğuk savaşın sıcak  bir parçası haline mi gelmiştir?

Dünyada sıcak savaş ve soğuk barış olgusu yeniden mi canlanmaktadır?

Nükleer savaş ihtimali, Washington ve Kremlin arasında şiddet üreten  polemikler arasında mı gizlidir?

İnsani ve evrensel değerler bir köşeye mi atılmaktadır?

Entelektüel kültür kayıplara mı karışmaktadır?

Yüksek teknoloji, insanlığa karşı mı kullanılmaktadır?

İnsanlık kendi kendisini yok mu etmektedir?

Küresel güçler gelecekte dünyayı bırakıp uzaydaki gezegenlerde koloniler kurmak mı istemektedir? Yetmiyormuş gibi savaşların,  uzaya taşınması mı planlanmaktadır?

Sorular, sorular...

*

Dünya basınında öne çıkan haberlere göre:

Uzun vadeye yayılabilecek bir Ukrayna savaşı, Avrupa ülkelerini her yönden etkileyecektir.

Rusya, dünya kamuoyunda yalnızlaşmaktadır.

Ukrayna’da sivillere yönelik askeri saldırılarda bazı şehirler harabeye dönmekte; insanlar evlerini, yakınlarını ve hatıralarını kaybetmek zorunda kalmakta, aileleriyle birlikte çaresizlik ve yoksulluk içinde yollara düşmektedir.

Bazen insani koridorlar ve barış köprüleri kurulmaktadır.

İnsan hayatları çalınmaktadır.

45 milyon nüfuslu Ukrayna’da 1, 7 milyon vatandaş ülkeyi   terkedip, belirsiz bir geleceğe, umuda yolculuğa çıkmıştır. Mülteci olarak komşu ülkelere sığınmış durumdaki insanların sayısının 5 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir.

Diğer ülke vatandaşları, memleketlerine dönmektedir.

Çatışmalarda her iki taraftan hayatlarını kaybeden masum insanların sayısı artmaktadır.

Batı Bloku, bu acı tabloya ekonomik yaptırımlarla karşılık vermektedir.

İnsanlar arasında çeşitli kültürel, sosyal ve ekonomik sorunların yanı sıra fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklar çoğalmaktadır. 

Tam bir insanlık trajedisi.

*

Öte yandan dünya ekonomisinin çarkları yavaşlamaktadır. Enerji ve gıda fiyatları yükselmekte, finans piyasaları dalgalanmaktadır.

Dünya Bankası, bu savaşın ülkeler üzerinde çok ağır etkilere yol açacağını açıklamaktadır.

Klasikleşmiş dramatik ve trajik sahne oyuncuları ise tükenmeyen ve bitecek gibi görünmeyen yollarına devam etmektedir.

Bu mücadele, neyin  mücadelesidir? sorusu araştırma konusu olmaktadır.

John steinback’in “Bitmeyen Kavga” romanı hatırlanmaktadır.

Dünya, sanki yeni bir tehdidin, bir insanlık suçunun ve bir kaosun daha gölgesinde dönmektedir.

*

Bu belirsizliklerin çerçevesinde, geçen gün, Lahey - Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin,  “savaş suçu” işlendiği gerekçesiyle Rusya yönetimi aleyhinde  soruşturma başlattığı bildirilmiştir.

Rusya, Ukrayna'da sivillere karşı misket ve vakum bombası kullanmakla da suçlanmaktadır.

*

Sonuç olarak :

Dünya tarihini, insanlar yazar.

İnsanlığın;  yazılı tarihten gerekli  dersleri alamadığı, öğrenemediği veya doğru uygulayamadığı; küresel, bölgesel ve yerel aktörler arasındaki  politik platformlarda beklenen  bir “Dünya Merkezli Paradigma”nın da bu nedenle oluşturulamadığı anlaşılmaktadır.

Bunun başlıca nedenlerinden biri;  Birleşmiş Milletler (BM)  tarafından hazırlanan “Dünya İnsanının Ortalama İnsani  Gelişmişlik Endeksi” raporlarının ortaya koyduğu gerçeklik olarak ifade edilmektedir.

Bu gerçeklik; dünya hayatında, akli, insani, vicdani, evrensel ve bilimsel  değerlerle sanat, edebiyat, spor ve müziğe birazcık da olsa yakınlık duyulmasınının ne kadar büyük önem   taşıdığını göstermektedir.

*

Geleceğin dünyasında, uluslararası dengeler, çok kutuplu  dünya bağlamında ne yönde kurulacaktır?

Yaşanan kaotik ortamda; BM, NATO, ABD, Çin, Rusya Federasyonu, Hindistan ve Bağımsız Türk Devletleri Teşkilatı ne gibi roller üstlenecektir?

Çıkış yolu? Sorunlar, basit bir matematikle açıklanabilir ve çözümlenebilir: Çünkü sorunlar çözüm için vardır.

Dünya basınında yayımlanan makale ve yorumlarında, Ukrayna  Krizi’ni uzun zamana yaymak, dondurmak veya çözümsüzlük noktasında bırakmak gibi görüşler dikkati çekmektedir. Hiçbir sorunun savaşla çözümlenemeyeceği de çok iyi bilinmektedir.

Böyle bir sosyolojik ve politik sarmalın savaş fırtınası koparan  okyanuslarında yol arayan yerel, bölgesel ve küresel aktörlerin buluşacağı en uygun ve güvenli liman; diplomasi, diyalog ve siyasi entegrasyon çerçevesinde inşa edilmiş güvenli bir liman olmalıdır.

Bu limana; akli, insani, vicdani, evrensel ve bilimsel değerler odaklı uluslararası bir barışçıl “Dünya Merkezli Paradigma”nın hayata geçirilmesiyle ulaşılması mümkündür.

Ne var ki dünya kamuoyu şimdilik sessiz, içine kapanık ve yalnız görünmektedir.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum