Önder GÜRCAN

Önder GÜRCAN

[email protected]

EVLER VE ŞEHİRLER ÜZERİNE BİR KAHVE SOHBETİ

17 Eylül 2018 - 22:07 - Güncelleme: 18 Eylül 2018 - 09:52

SON DEĞİŞİKLİKLE


EVLER VE ŞEHİRLER ÜZERİNE BİR KAHVE SOHBETİ


Önder Gürcan
[email protected]

Dünya tarihi boyunca evler ve şehirler, biyolojik bir öğreti olan “mutasyon(değişinim),  seleksiyon(ayıklanma) ve evrim (tekamül)” şeklindeki kutsal ve gizemli zincirleme olguya bağlı olarak canlı bir organizma gibi  yaşamlarını sürdüregelmektedir.
Evler ve şehirlerdeki insanların  kendilerine özgü hayatlarına ilişkin hatıraları, şiir, öykü ve romanları da birtakım kuytu köşelerde yazılagelmektedir.
Bilim insanlarına göre, hayat denilen sürece koşut olarak genetik elementlere dayalı değişinimcilik  yaklaşık 13 milyar yıllık bir geçmişe uzanmaktadır.
Bu süreçte aktarılan her mutasyon, yüzbinlerce ve  milyonlarca yıl sonra yeni   evrimlere yol açmaktadır.
Bu küresel tablonun oluşturduğu sosyolojik, kültürel ve ekonomik parametreler bugün yeryüzünü sarıp sarmalamaktadır.
Günümüzde dünya nüfusunun    (populasyon) yaklaşık 9 milyara yaklaştığı açıklanmaktadır.
Yaşlı dünyanın nüfusu uzun yıllar sonrasına gelindiğinde kim bilir hangi rakamlara ulaşacaktır?
İngiliz bilim insanı Thomas Robert Malthus’un nüfus kuramı bazı çevrelerde   gündem konusu olmaktadır.
Dünya son iki yüz yıllık süreçte Tarım Devrimini, Endüstri Devrimini, Aydınlanma Devrimini, Bilişim Dönemini yaşadı ve şimdi Uzay Devrimi sırada yerini beklemektedir.
Bizim kuşağın çocukluk döneminde şehirlerin mahallelerinde, içinde kuyusu  bulunan bahçeli evler olurdu. 
Bu evlerin bahçelerinde çeşitli  meyve ağaçları ile çeşitli sebzeler  yetiştirilirdi.
Şehirlerin dışındaki dağ evleri, vadi evleri, yayla evleri, göl evleri, orman evleri, çiftlik evleri, ova evleri ve bağ evleri vardı.
O eski evler artık çok katlı binalara, iş yerlerine, kafelere, endüstriyel yapılara, apartmanlara ve alış veriş merkezlerine dönüştürülmektedir.
Mühendislik ve Mimarlık alanındaki gelişmelerle evlerin ve şehirlerin yapılarına şaşırtıcı  boyutlar  getirilmektedir.
Yerleşim yerleri metropol ve  megapol konumuna dönüşmektedir. 
Ev ve şehir terminolojisinde yeni kavramlar   hayata geçirilmektedir.
Biriki katlı bahçeli evlerden çok katlı bina, apartman, iş yeri, alışveriş merkezi ve sitelere; konak, köşk, yalı, plaza, villa, dubleks ve triplekslere;  eğitim kurumlarına, spor tesislerine,   sanat, müzik ve kültür merkezlerine, sosyal kurumlara, yaşlı bakım evlerine ve öğrenci yurtlarına geçiş yapılmaktadır.
Evlerden ve şehirlerden yansıyan gürültülü hayat ve çevresel kirlilik, evrenin sessizliğini olumsuz yönde etkilemektedir.
İhtimal ki 4000’li yıllarda gökyüzünde, ay, Mars ve bazı gezegenlerde alışılmışın dışında uzay evleri ve şehirleri inşa edilecek, dünyadan göçler başlayacaktır.
Ama insanlık yine kendisine özgü hayatı ekip biçecektir; bu defa yeryüzü bırakılıp evrendeki sonsuzluğun şiiri, öyküsü ve romanı yazılacaktır.
İlerdeki süreçlerde aktarılacak her mutasyon, yine yüzbinlerce ve  milyonlarca yılın ardından olağanüstü evrimlere ve devrimlere yol açacaktır.
Bu evrensel tablonun oluşturacağı  sosyolojik, kültürel ve ekonomik parametreler uzayı kim bilir nasıl sarıp sarmalayacaktır?
Ve insanlık kendisini kim bilir  hangi koşullarda ve nerelerde konumlandıracaktır?