Değerli tarihçi Carter Vaughn Findley, ‘Osmanlı İmparatorluğunda Hukuk ve Devlet’ eserinde bir Osmanlı vatandaşı olan Mouradgea d’Ohsson’un 18. Yüzyıl Avrupa ve Osmanlı ilişkilerini hızlandırıp gerçeğe bağlı bilgilerin edinilebilmesi için hazırladığı meşhur Tableau General ( Osmanlı İmparatorluğunun Genel Tablosu) kitabının detaylarının peşine düşer. ‘Avrupayı aydınlatan adam’ vasfıyla andığı Mouradgea d’Ohsson, ‘Osmanlı- Fransa- İsveç’ üçgeninde, Osmanlı hukuk ve idare sisteminin ruhu kadar şematik sistemini çıkarmaya koyulur. Avrupa’da Fransızlardan önce ilk anayasayı yapan İsveç bu kitabın merkezinde özellikle yer alır çünkü Ruslarla yaşanan çatışmanın sonucunda İsveç Kralı Demirbaş Şarl uzun süre maiyetiyle Osmanlıya sığınmış ve misafir edilmiştir. İsveç’lilerle İstanbulda beraber çalışan Mouradgea d’Ohsson, ‘18.yüzyıl Avrupa’sına İslam ve Osmanlı İmparatorluğu hakkında en güvenilir başvuru eseri’ hazırlama projesine girişir.
Findley, ayrıntısıyla d’Ohssson’un kimliği, kişiliği ve niyetini masaya yatırır. Bu iyi eğitimli, çok dil bilen Katolik Ermeni Osmanlı vatandaşı, aile vesilesiyle de güçlü bir konumdadır. Görsel malzemelerle alabildiğine zenginleştirilen, İslam, hukuk, saray hayatı, hakkında birincil kaynaklardan bilgi toplayan d’Ohsson, ‘Paris’e , çok sermaye isteyen, muazzam bir proje gerçekleştirmek için’ gider. 18. Yüzyıl şartları imkanlar kadar zorluklarla doludur. Matbaa teknolojisi pahalı olduğu kadar uzun ve zorlu süreçler gerektirir. Osmanlı’nın kapalı dünyası bu zorluğu katlar. Tartışmasız d’Ohsson çok yönlü ekonomik, siyasal ve kültürel menfaatler gütmüştür. İsveç’den destek almış, Osmanlı tarafından dolaylıca beslenmiş, Avrupalı elitlerin pratik politik hedefler gütmesine zemin hazırlamayı hedeflemiştir.
C.V. Findley, Sanat Tarihi bağlamında da, Osmanlı’da görsel sanatların yaratımı üzerine detaylı bilgiler veriyor. Pek çoğu günümüze ulaşan bu görsel malzemenin Osmanlı Tarihi çalışanlara katkısı yadsınamaz. Hamam sahnelerinden askerlere, Sürre Alayı’ndan cenaze merasimlerine, muayede töreninden Kabe görüntülerine, Kağıthane eğlencelerine, cirit oyunu, elçi kabulleri, ibadet pratikleri hep bir bütünlüklü dünyanın ayrıntıları olarak verilir. Bir kitap tarihi olduğu kadar 18.yy’daki bir Osmanlı vatandaşının kültür manevralarının dökümü diye de okumaya imkan veriyor Findley’in çalışması.
Kitabı bitirdikten sonra mini bir gazetecilik yaptım ve C. V. Findley’e iki soru yönelttim. Kitap tarihi kadar Osmanlı’nın iç alemine meraklı olanlar bu eseri daha dikkatle okuyacaklardır.
1- Sayın Findley, Mouradgea d’Ohsson’un projesi tamamlansaydı gerçekten Avrupa Aydınlanmasına katkısı olur muydu? Avrupa entelijansiyası eserde yazılanları ön yargısız şekilde tartışabilir miydi?
Proje tamamlansaydı ve Fransız İhtilali’nden birkaç yıl önce çıksaydı, Aydınlanma ortamlarına büyük bir etkisi olabilirdi. Özellikle, asıl hitap ettiği okurlara, yani Osmanlı İmparatorluğu ile ilişkilerini nasıl sürdüreceklerini anlamak isteyen Avrupalı hükümdarlara ve devlet adamlarına etkisi olurdu. Diplomasi açısından, fetk ü retk-i umur-ı devlet (devlet işlerini yoluna koyma) için pratik bir el kitabı, Mouradgea’nın eseri. Dikkat çeken savları ve hususiyetleri şöyleydi:
1) III. Selim’in henüz ilan edilmemiş Nizam-ı Cedidreformlarının ön propagandasını yapıyordu;
2) Aydınlanma döneminin République des lettres (Fransızca yazışan aydınlar) ağı içinde yer alan, II. Katerina’nın parasıyla oluşmuş Rus yandaşı çevrenin aleyhine, Osmanlı’nın tanıtımını ve müdafaasını üstleniyordu. “Despotizm” tartışmaları içinde Osmanlı Devleti’nin asla kanunsuz bir despotizm olmadığını, Tableau général’de ayrıntılarını sergilediği bir hukuk sistemine sahip olduğunu anlatıyordu;
3) Versailles’ın saray politikasında, Fransa’nın geleneksel Osmanlı yanlısı tutumuna aykırı gelen, XVI. Louis’ninHabsburg prensesiyle izdivacından sonra Osmanlı yanlılarınınodak noktasını “Monsieur” (kralın küçük kardeşi) oluşturmuştu: Nitekim Tableau général’de prensin pek çok parmak izine rastlanıyor ve eser de onun himayesinde olan “Imprimerie de Monsieur” matbaasında yayınlanıyor;
4) İsveç için, özellikle Polonya’nın parçalanmasından sonra, Rusya’ya karşı en önemli müttefiki Osmanlı Devleti. III. Gustav’ın hizmetindeki Mouradgea da kralına, Osmanlı Padişahıyla ilişkilerini sürdürebilmek için hukuk ve devlet hakkında bilmesi gerekenleri eserinde bir arada sunuyordu.
2- Aydınlanma Çağı’ndan bu yana kültür ve sanatta yaratılan bunca esere rağmen dünyanın gittikçe savaşa, şiddete ve önyargılara kayıyor olmasını bir tarihçi olarak neyle ilişkilendiriyorsunuz?
Küreselleşme-yerelleşme (globalization-localization) itiş çekiş meselesi bu. Aydınlanma döneminin kozmopolit ortamında, yarı Fransız yarı Ermeni olan bir İsveç tebaası dünya “vatandaşı” olabilirdi. Ama 19. yüzyılın milliyetçilik ortamında, ona “melez” diye sabredilemezdi, “vatandaş” olamazdı. Zamanımızın daima filizlenen kimlik-farklılık politikaları ortamında, bir daha ve başka tarzda küreselleşme-yerelleşme itiş çekişlerini yaşamaktayız. Şiddetten vazgeçmek, ne yazık ki her zaman Beni Adem’in beceremediği şeyler arasında kalmıştır. Şiddetin kullanmasını, güç, eril saymak, kullanılmamasını ise zayıf, dişil saymak meseleyi karıştırıyor.
C. Vaughn Findley. Osmanlı İmparatorluğu’nda Hukuk ve Devlet. Çev: Tansel Demirel.
FACEBOOK YORUMLAR