Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

TÜRK KÜLTÜRÜNDE MANİSA

26 Nisan 2012 - 09:34

 

SAYIN VALİMİZİN ÇABALARI:

TÜRK KÜLTÜRÜNDE MANİSA

NACİ YENGİN

WWW.TARİHİSTAN.ORG İÇİN YAZDI.

Aynı tarihte İstanbul’da bir konferansa katıldığımdan yanlarında olamadığı için ne kadar üzgün olduğumu anlatamam.

            Manisa gibi şehirlerin kaderi bu olsa gerek. Şehre, şehrin kültürel dokusunu ön plana çıkarmaya dair etkinlikler ender görülür. Ender görülen etkinliklere de katılım az olur.

            Etkinliklere katılımın az olmasında elbette tanıtımın yeterince yapılmamış olmasının büyük payı varsa da insanların etkinliklere-özellikle konferans türü- katılma alışkanlıklarının oluşturulamamış olmasının da büyük payı vardır. Organizasyonu gerçekleştiren çevrelerin konunun önemine inanmaları gerekir bu tür durumlarda.

“Türk Kültüründe Manisa” programı 7 Nisan 2012 tarihinde gerçekleştirildi.

            Lale Salonunu çınlatan katılımcıların çığlıkları gerisin geri kendilerine aksetmiş ve katılımın az oluşu nedeniyle hayal kırıklığı yaşayan konuşmacılar şaşkınlıklarını gizleyememişler.

            Eşim Tarihçi Sevim Hanımdan aldığım detaylı bilgilerin yanı sıra düşüncemi perçinleyen yazısıyla Tezcan Karadanışman’ın satırları da ayrı bir bilgilenme vesilesi oldu benim için.

            İstanbul dönüşü eşimin konferansa ilginin olmayışı yönündeki isyanını, hassasiyetini anlayabiliyordum. Tarih formasyonu alması ve Şehzade Şehri gibi bir şehre yüklediği anlam derinliği ile konferansa ilginin azlığını içine sindiremiyor ve yakın arkadaşımız, Prof.Dr.Feridun M. Emecen ve Yrd. doç.Dr. Necde Bilgi adına cümlelerine sitem ekliyordu!

            Prof.Dr. Feridun M Emecen, Yrd. Doç. D. Necdet Bilgi, Yrd.Doç.Dr.Ünal Şener, Yrd.Doç.Dr. Sema Küskü ve Av. Cemil Altınbilek 50-60 kişiye hitaben konuşmuş ve Lale Salonunu sessizliği çığlığa dönüşerek caddeleri, sokakları, Gediz Ovası ve Sultanlar Yaylasına ulaşmıştı da bir türlü yetkililere, ilgililere, ilgiyi oluşturamayanlara ulaşmamıştı!

            Ancak caddelerin dili, sokakların küskün hali Tezcan Karadanışman’ın yazısı[1] gibi birkaç yazıda yerini almış, gazetelerde önemsiz bir haber olarak geçmiş ancak kalplere, izanlara ulaşmamıştı!

Satırlarıyla Tezcan Karadanışman tarihe not düşmüş ve her zamanki gibi “Manisa Bizimdir” diyerek karcıların getirmeye devam ettiği kar suyunu bazı kulaklara kaçırmayı denemişti!

            Türk Kültüründe Manisa.

Son derece yerinde bir konu seçilmişti.

Manisa’ya geldiği ilk günden itibaren Manisa kültürüyle yatıp, turizmle, sanayi ve tanıtımla kalkan bir Valiye sahipti şehir. Ancak gelin görün ki aynı Manisa ne Halil İbrahim Daşöz Bey’in yapmaya çalıştıklarını anlayabildi ne de anlamak için gayret sarf etme zahmetinde bulunmadı şimdiye kadar!

Hâlbuki böyle bir fırsatı kolay kolay yakalayamaz şehirler. Amasya’dan sonra Manisa’yı teşrif eden Vali Bey’i birikim ve enerjisini şehir adına yatırıma, geleceğe sarf etmesi gerekmez mi bu şehri yaşayan, yöneten ya da şehirde etkin konumda olanlarların! Ancak öyle olmuyor maalesef.

Olamıyor.

Oldurulmuyor.

Birileri güzel adım bir atıp bir şeylere yarısıyor.

İyi niyetle, samimi ancak başkaları kendilerinden görmeme hastalığından kurtulamadıkları için teveccüh etmiyor! Böylece yaşanan nice güzelliklerin farkına varamadan güzellikler solmaya, enerjiler tükenmeye, hevesler kırılmaya başlıyor. Ve hala insanlar “ Bir dünyaya kulak kesildi mi başkalarına sağır” olabiliyor.

            Türk Kültüründe Manisa’nın ortaya çıkarılması adına çalışma yapan akademisyen ve yazarları Manisalıların ayaklarına kadar getiren ve bu uğurda çalışma yapanların ayaklarının öpülmesi gerekirken bir zahmet kalkıp konferansa gitme tenezzülünde bulunmayan akademisyen, vatandaş ve her kim varsa Manisa’yı hak etmediklerini söylemeye gerek var mı?

            Şehri hak etmek ve şehirde yaşamaya layık olabilmek için öncelikle şehre artı değer katmanız gerekir. Yoksa şehir sizi bünyesinde barındırmaz. Dışlar. Kusar adeta. Vücudundaki fazlalıkları dışarı atar. Ancak bunun farkına varmak için kalp, göz, iz’an ve vizyon sahibi olmak gerekir.

            Manisa Valimizin başlatmış olduğu yeni heyecan ve yeni vizyonun şehre katacağı değerleri henüz anlayamayan çevrelerin çok fazla olduğunu görmek üzücü!

Manisalılardan daha çok şehre sahip çıkan Valimiz Halil İbrahim Daşöz Bey’in gerek eğitim ve gerekse kültürel alanlarda başlatmış olduğu çalışmaları gerçekten anlayabilen kişi ve kurum sayısının çok olduğundan şüpheliyim!

Türk Kültüründe Manisa konusu Sayın Valimizin en çok önem verdiği projelerin başında gelmesi bakımından da Manisa adına bir kazançtır diye düşünüyorum.

Zira Valimizin her cümlesi, her teşebbüsü, her icraatı Türk Kültüründe Manisa’yı ortaya çıkarıp geleceğe taşımayı amaçlıyor. 

Anlayana!

           



[1] Tezcan Karadanışman, Türk Kültüründe Manisa, Manisa Haber Gaz.17. 04. 2012