Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

Menderes hükümeti, idamlar ve Türkiye

21 Eylül 2020 - 20:30

Menderes hükümeti, idamlar ve Türkiye
NACİ YENGİN
@YenginNaci
 
Türkiye gibi imparatorluk bakiyesi olan ve yeniden güçlenme, önemli bir güç olma emareleri gösterebilecek devletleri kendi haline bırakmak ABD ve Batı açısından büyük riskler taşır. Bunu önlemenin en kestirme yolu milli, siyasi, ekonomik ve kültürel olarak zayıflatmak; milli hafızayı dumura uğratmaktır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin her yönden kuşatıldığını, gelişmesinin önüne geçilmek istendiği 1960, 1971, 1980, 28 Şubat 1997 ve 15 Temmuz 2016 darbe ve darbe girişimleriyle görülmüştür.
1923-1950 arası tek partiyle yönetilen Türkiye’nin dünyanın siyasi ve ekonomik şartları içinde kısmen kendi halinde yaşadığını söylemek mümkündür. Ancak II. Dünya Savaşı sonrası şartlar değişmiş ve dünya iki kutuplu hale getirilmiştir. Türkiye bazen dayatmalar bazen de kendi isteğiyle Batı bloğunda yer almanın kendi çıkarlarına daha uygun olduğu düşüncesini taşıya gelmiştir. Ancak bunun belli şartları ve riskleri bulunmaktadır.
1960 darbesi sonrası yaşayan elim olayları bu açıdan bakmak gerekmektedir.
*
16-17 Eylül 1961 tarihi Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edildiği tarih.
İdamların üzerinden 59 yıl geçti. 59 yıl içinde ülkede şüphesiz çok şey değişti. Ancak değişmeyen bir gerçek vardı. İdam edilenlerin acı hatıraları her zaman taze kaldı.
16-17 Eylül 1961’de Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu ve Adnan Menderes idam edildiler.
II. Dünya Savaşından sonra düzenlenen Yalta Konferansında dünya iki kutuplu hale getirildi. Batı Bloğunun başında ABD, Doğu Bloğunun başında Sovyetler Birliği vardı.
Sovyet Rusya’nın Akdeniz’e inmesini engelleyecek Yunanistan ve Türkiye Batı bloğuna dahil edildi. Türkiye’nin güvenliğini sağlamak amacıyla yapıldığı söylenen bu paylaşımda 1923’ten itibaren ülkeyi yöneten Tek Parti iktidarına karşı CHP’nin içinden çıkan bazı milletvekilleriyle DP kuruldu.
Dış politika, eğitim, siyaset, kültür, teknolojik… birçok yönden 1945, 1947 ve 1949’lu yıllarda sonrası ABD ile birçok antlaşma imzalanmıştır. Yapılan ikili ve bağlayıcılığı olan antlaşmalardan sonra iktidarı değiştirmek ve Türkiye’de demokrasiye geçerek Batı ve ABD ile uyumlu politikalar uygulayan hükümetler gerekiyordu.
1950-1960 yılları arasında ülkeyi DP hükümeti yönetti. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes’ti.
DP hükümetinin önünü açan 1945 sonrası dünyada yaşayan gelişmelere paralel olarak ABD ile Türkiye arasında imzalanan bir dizi antlaşmalar olduğunu görmek gerekir.
Adnan Menderes hükümetinin Amerika tarafından iktidara getirildiğine dair değerlendirmeler güçlüdür. 
DP, Türkiye’de Amerikan ekonomik, kültürel, eğitim ve siyasetinin en rahat uygulandığı döneme damga vurulduğu dönemin başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
Türkiye’yi küçük Amerika yapmak için çaba harcayan DP hükümetidir.
Amerika’nın Rusya’ya karşı jandarma görevi göreceği Yunanistan ile Türkiye’nin iktidar sahipleri de Amerikancı Batıcı olmak zorundaydı. 
1957 seçimlerinden sonra DP hükümeti ABD'nin desteğini alamadı. ABD’nin Türkiye’yi sadece tarımsal üretim yapan bir ülke olarak bakmak istemesi ve DP’den desteğini çekmeye başlaması üzerine rüzgâr ters yönden esmeye başladı. 
ABD Türkiye’nin tarım toplumu olmasını ve ABD mallarını kullanmasını, sanayi yatırımları yapmasını istemiyordu.  Ancak DP hükümeti ve Menderes Rusya ile temasa geçerek sanayi çalışmalarını başlatmakta kararlıydılar. 
Kıbrıs’taki Türklerin haklarını korumak için canhıraş mücadeleler verildi.
Sovyet Rusya’yla yapılan görüşmeler arifesinde Menderes’in uçağı düşürüldü. Menderes yaralı kurtuldu, halkın gözünde sembol haline geldi. O bir kahramandı. Birtakım gizli dini misyonlar yüklendi!
Menderesi iktidara taşıyan yerli Amerikancılarla birlikte ABD Türkiye’deki iç dinamikleri ve ordu içindeki darbe yandaşlarını harekete geçirerek 27 Mayıs1960 darbesini yapıldı.
 27 Mayıs 1960 darbesiyle Menderes hükümeti dönemine son verdi. 
Menderes hükümeti sanılanın aksine Atatürkçü, laik ve batıcıydılar.
Menderes sembolik de olsa halkın inanç değerlerinin yanında yer aldı. 
Menderes demokrat bir insandı.
Atatürk'ün kurduğu sistemin çarklarını döndürmeye çalıştı. “Atatürk’ü Koruma ve Kollama Kanunu” çıkarıldı. Tarihi ve kültürel birçok eser yok edildi. İstanbul gibi şehirlerde Osmanlı mimarisi adeta yerle bir edildi.
Ezanı Arapçaya dönüştürdü, dini sembollere önem verdi, cemaatlerin, bazı tarikatların önünü açtı.
Halk tarafından çok sevildi...
Ardından dualar aldı. Ancak ABD'ye tam teslimiyetçi politikaları her zaman sorgulandı, eleştirildi, tartışıldı.
Adnan Menderes ve arkadaşları Amerika’nın desteklediği darbeciler tarafından idam edildi. 
Halkın inanç değerlerinin yanında görünerek kendilerini sevdiren siyaset izlediler. 
İdam edilmeleri toplum vicdanında derin yaralar açtı. Demokrasi adına çok büyük bir hataydı. Sistem halkın gözünde ve gönlünde derin yaralar aldı.
Demokrasi şehidi olarak ölümsüzleştiler. Allah rahmet eylesin.
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum